Bese Erzincan: Kadınlar İzinde yürüyecek 

Leyla yoldaş düşünceleri, duruşu, konuşması, gülüşü, yaşama katılım biçimiyle unutulmaz izler bıraktı. İnsanlığın şimdilerde böylesine yıldızlaşan öncü kadınlara çok ihtiyacı var. Hele de 21. yüzyılda halen kimliksiz, dilsiz, ülkesiz halkımız açısından adeta varlık gerekçesi. Binbir hileli kapitalist sistem içinde yolu şaşırmadan ilerlemek neredeyse imkansız duruma getirilmişken, yol göstericiler olmadan ilerlememiz zor.

Kadınlar açısından öncülük ihtiyacı ise çok daha fazla. Zorba, yalancı erkeklik kadına vurdukça halkımıza vurdu. Belki de hiçbir halkın tarihi, kadın özgürlük tarihi ile bu denli iç içe gelişmemiştir. Bu yönüyle halkımızın özgürlük tarihi de kadın özgürleşmesi ile birlikte yazılıyor.

İşte Leyla Agirî yoldaş, kendi yaşamını halkın özgürlük mücadelesi ile birleştirmeyi başaran, bunu büyük bir bilinç, cesaret, emek, fedakarlık ve özveri ile yapan ateşten tarihimizin gür yanan bir alevi olmayı başarmış öncü kadın yoldaşlarımızdandır. Bu vesileyle onu bir kez daha sevgi ve özlemle anıyor, anısına özgürlük ateşini gürleştireceğimizin sözünü yineliyoruz.

Şehadetler yükümüzü ağırlaştırıyor

Bu yazıyı yazmak kolay olmadı. Elbette tüm şehitlerimizin bizde yarattığı duygu gücü, mücadelelerini sürdürme azmi çok yüksek. Her bir şehidimizin yeri farklı. Ancak birlikte yaşanmışlıklar, yılların mücadele arkadaşlığı hissedilenleri dile getirmeyi zorlaştırıyor. Devrimci yükümüzü ağırlaştırıyor en çok da. Eksikliklerimizi hızla aşmayı şart koşuyor. Yoldaşlık sevgisi ve bağlılığın bir gereği olarak bunu temsil etmenin amansız yaklaşımı içindeyiz. Leyla arkadaşımızın şehadeti karşısında Kürt kadınlar, yaşamın her alanında öncü misyonlarını eksiksiz yerine getirmenin, devrim yürüyüşünü daha güçlü ve iddialı geliştirmenin keskinliğini yaşıyor.

Ne mutlu Leyla’ya

Dile kolay; Leyla arkadaş ömrünün en taze yıllarında katıldı, özgürlüğe doğru giden zorlu yolda yürümeyi başardı ve ateşten pratiklerle kendini yarattı, özgürleşen kadın hakikatini kendi kişiliğinde oluşturdu. Önderimiz Başkan Apo’nun özgürlük öğretilerini kendine esas alarak yürüdü. O her zaman canlı, sevgi dolu kişiliği, arayışlarla dolu tartışmaları, inatla geliştirdiği itirazları, zorluklar karşısında pes etmeyen duruşu, yapıcı gücü, yoldaşlık sevgisi ile bulunduğu yerde özgürlük enerjisini yaratmayı bilen kadınlardandı. Bir kadın için ülkesinin, insanlığın sevgi ve güç kaynağı olmayı başarmak ve böyle anılmak herkese nasip olamayacak bir vasıftır. Ne mutlu bunu başaran Leyla’ya!

İnsanlık tarihinde özgürlük ilkeleri temelinde halkı, ülkesi için yaşamak, tarihin sayfalarında böyle yer almak hangi kadınların payına düşer? Hangi kadınlar acı ve zorlukları güzelliklere, paylaşıma, büyük insanlığın yaşam tezlerine dönüştürebilir? Hangi kadınlar fedaice toplumsal yaşamın, özgürlüğün yolunu açar? Kürt kadınlarının kolektif yarattığı özgürlük tarihi böyle nice kahramanlık destanları ile doludur. Kürt kadınlar hegemonik erkekliğin kadınlara nasıl ihanet ettiğinin, yaşam güçlerinin ellerinden nasıl çalındığını çok iyi bilince çıkarmış durumda. Özgür ve eşit yaşamın yerine nasıl bir zorbalık, gasp ve tecavüz sistemi içinde tutulduklarının, köleleştirildiklerinin farkında. Bundan dolayı amansız, inatçı, fedaice duruşun ve hummalı bir çalışmanın içindedirler. Bilinçlerini arttırarak, örgütlenmelerini güçlendirerek, direnerek yürüyorlar. Özgürlüğe inanmış bir kadını hiç kimse geriye çekemez, çekemedi.

30 yılın hikayesi

Leyla heval, Kürt kadın hareketinin gelişim evrelerini bir bir yaşadı. Kadın ordulaşması, partileşmesi, kadının bir sisteme kavuşması çalışmalarında hep en önde yer aldı. Kadın tarihimizin son 30 yılının hikayesi aynı zamanda Leyla arkadaşın hikayesidir. Hep özgür yaşamı geliştirme azmi ile çalıştı.

Bir toplumu gerçek özgürlüğe götürecek olan, kadın düşünceleri, emeği ve onun etrafında gelişen toplumsallaşma çalışmalarıdır. Toplumsal hafızayı en fazla geliştiren olguların başında kadın öncülüğü, emeği gelir. Kürt halkı, Başkan Apo’nun kadın özgürlükçü, demokratik, ekolojik paradigması temelinde kadınların öncülüğü etrafında gelişen toplumsallaşma eylemleri ile kendi öz güçlerini yaratıyor ve geliştiriyor. Faşist Türk devletinin, kapitalist modernist sistemin Leyla Agirî’ye karşı düzenlediği bu vahşi saldırının nedenini de bu temelde anlamak gerekiyor.

Bu saldırı Sakine Cansızlardan günümüze kadar gelen Leyla Agirî ile devam eden özgür kadın geleneğine, özgür kadın öncülüğünde kendini yeniden inşa eden, var oluşunu gerçekleştirmeye çalışan halkımıza, Ortadoğu halklarının kardeşliğine yapılmış bir saldırıdır. Kaybedişin büyük öfkesi ile özgürleşen kadına, özgürleşen halkımıza karşı büyük bir öfke duyuluyor. Yaşam kalıpları dağılan verili sistem, yaşadığı sıkışma içinde tarihin en kuralsız, en eşitsiz, çirkin savaş düzeneklerini ahlaksızca geliştiriyor. Ancak özgürleşmek, onurlu yaşamak isteyen kadınlar birlik olup yüklenirsek onlara tarihi bir ders verebiliriz. Leyla Agirî yoldaşın ve onbinlerce şehidimizin mücadelesi bize bu yolu çarpıcı şekilde gösteriyor.

Leylalar nasıl ölümsüzleşir?

Yapmamız gereken, devrimci çalışmalara güçlü katılmaktır. Şehitlerimizin hayal ettiği ve çabasını verdiği özgür yaşamı gerçekleştirmeliyiz. Düşmanın saldırıları bizi sindirme, mücadeleden uzaklaştırma, umutsuzluğu yayma temelinde. Buna karşı biz de bilincimizi, örgütlülüğümüzü, yoldaşlık sevgimizi geliştirelim, saflarımızı sıklaştıralım, halkımızın birliği için daha çok çalışalım. Basitleştiren, mücadeleden uzaklaştıran hiçbir davranışa, söze bir an bile izin vermeyelim. Düşmanı derinlikli tanıyıp, nefret ve öfkemizi güçlendirelim. İçimizde geriliğe, ihanete, işbirlikçiliğe izin vermeyelim. Verili yaşam tarzını, ilişkilerini sorgulayıp aşalım. Bizi başarıya götürecek yol şehitlerimizin yoludur. Leylalar böyle ölümsüzleşir…