Bir Afgan Kadın Göçmenin Deneyimleri: Yollarda ve Türkiye’de neler yaşadım?

Taliban’ın Afganistan’ı ele geçirmesinin ardından daha iyi bir hayat kurmak için Afganistan’dan ayrılan ve kaçak yollarla Türkiye’ye gelen bir göçmen kadın yaşadıklarını anlattı.

Afgan kadın, ailesinin okula gitmesine izin vermediğini, zorla evlendirildiğini, kocası tarafından şiddet ve cinsel istismara uğradığını, küçük çocuğunu yanına alarak ülkeden ayrıldığını, İran’da bir kaçakçı tarafından cinsel istismara uğradığını, sonra da ondan kaçıp yürüyerek Türkiye sınırını geçtiğini söylüyor.

BBC Türkçe’nin İstanbul, Zeytinburnu’nda görüştüğü kadın, tecavüz nedeniyle hamile kaldığını, geçtiğimiz günlerde intihar girişiminde bulunduğunu, çocuğunu düşünerek intihardan vazgeçmesi üzerine gittiği hastanede doktorların talebi üzerine erken doğum yaptığını belirtiyor.

Geçici olarak bir yerde kaldığını, herhangi bir birikiminin olmadığını, çocuğu olduğu için kendisine iş veren bulamadığını da ekliyor.

Video haberde, kadının güvenliği nedeniyle gerçek ismi kullanılmazken, yüzü de tam olarak gösterilmedi ve sesine dublaj yapıldı.

BBC’ye konuşan Galatasaray Üniversitesi Sosyoloji Bölümü ve Göç Araştırmaları Derneği’den Doç. Dr. Didem Danış, özellikle son 20 yıldır kadınların yoğun bir göç hareketi içinde olduklarını, İstanbul’da hasta ve çocuk bakımı işlerinde yoğun olarak göçmen kadınların çalışmasının bunu gösteren örneklerden biri olduğunu söylüyor.

Göçmen kadınlar için yolculuğun daha da tehlikeli olduğunu belirten Danış, özellikle Türkiye’ye daha doğudan gelen kadınların yol boyunca şiddet, taciz ve tecavüze maruz kalabildiğini belirtiyor.

Göç araştırmacısı Farangis Habibullah ise kadınların kaçak olarak Türkiye’ye ulaşabildiklerinde de bu kez başka türlü sorunlarla karşılaştıklarını, kimlikleri olmadığı için “birer hayalet” gibi yaşadıklarını aktarıyor.

Habibullah’a göre göçmen kadınlar vardıkları ülkelerde, ekonomik sorunlardan cinsel istismara kadar birçok sorunla karşılaşıyor.

Habibullah, Afganistan ve Türkiye’den kadınların ortak yaşadıkları sorunlar olduğunu ve ortak hareket edebileceklerini savunuyor.

Danış ise göç yolundaki bütün olumsuzluklara karşın göçün daha iyi bir hayat umudunu içerdiğinin altını çiziyor: “Bu tabii ki zorlu bir yolculuk ama unutmayalım göç sadece bir yoksullaşma ve şiddet hikayesi değil. Göç aynı zamanda daha iyisini kurmaya dair bir umudu taşıyan bir hikaye. Dolayısıyla göç yolcuna düşmek hâlâ bir umudu taze tutmak ve hala yoksullukla, karşı karşıya kalınan şiddetle de mücadele etmek adına geliyor. Gönül ister ki kadın örgütleri hep birlikte el ele verelim ve göçmen kadınlar ve yerleşik kadınlar olarak daha iyi bir dünyayı hep beraber inşa edelim.”

 

/eka/