Bir aktivistin gözünden: Kadın devrimi ve Feminizm

Gülseren Onanç

Mahsa Amini’nin (asıl adı Jina Emini) saçını yeterince kapatmadığı için ahlak polisleri tarafından gözaltına alınıp öldürülmesinin üstünden iki hafta geçmesine rağmen İran’da isyan devam ediyor. Kadınların görünür olma, özgür olma mücadelesi İslam rejimini sarsıyor. Rejimin polisleri bugüne kadar 80 kişiyi öldürdü ama kadınlar ölmek pahasına sokak eylemleri yapmaktan vazgeçmiyor. Sivil itaatsizlik eylemleri İran’dan dünyaya yayılıyor. Göstericiler sadece baş örtüsü zorunluluğuna değil, siyasal İslam’ın topluma dayattığı baskıcı rejime karşı direniyor. 85 milyon İranlı’nın özgürlüğü için mücadele veriyor.

Yıllar önce ABD’ye göç eden İranlı kadın hakları aktivisti Elnaz Sarbar İran’daki arkadaşım, kadınlarda yeni bir özgüven ve gurur olduğunu söylüyor. Sokaklarda başörtüsü olmadan her yerdeler, başörtülerini yakıyorlar. Kürtçe hayat vermek anlamına gelen Amini’nin bir Ankakuşu olduğunu ve onun küllerinden İran kadının yükseleceğini biliyorum” diyor

İranlı kadınların direnişi hepimizi güçlendiriyor, iyileştiriyor, yakınlaştırıyor

T24 yazarı Pınar Doğu, “İran’daki eylemlerin geniş çapta destek görmesi sadece oradaki kadınlara değil, dünyanın dört bir yanında varoluş ve görünürlük mücadelesi veren, baskı ve sömürüye maruz kalan, ruhu ve bedeni üzerindeki tahakkümlerden kurtulmaya çalışan tüm kadınlara can suyu oluyor. Hepimizi güçlendiriyor, iyileştiriyor, yakınlaştırıyor. SESeSES vermenin paha biçilmez bir kıymeti var” diyor.

Şarkıcı Melek Mosso, İranlı kadınlar için sahnede saçını kesti ve İranlı sanatçı Aras İdol ile bir şarkısını seslendirdi. Melek Mosso, “İran’daki kız kardeşlerimin yanındayım, onlar için söylüyorum. Kadın, yaşam, özgürlük, özgürlüğümüzü kimse elimizden alamayacak” dedi.

İran’dan yükselen direniş, dünyada bir kadın devrimine dönüşür mü?

İran’dan yükselen kadın direnişi dalgası bir kadın devrimine dönüşebilir mi sorusu beni çok heyecanlandırıyor. Kültürlere kök salmış, güçlü ataerkil düzene, siyasal İslam’a karşı nasıl bir devrim yapmalıyız? Örgütlü kadınların ülkelerindeki eşitlik mücadelesinde başarılı olmak için ne yapmaları gerekir?

Bu sorulara benim aklıma gelen en hızlı cevap; siyasette ve karar mekanizmalarında kadınların eşit temsil edilmesi. Yıllardır kadın hareketleri ülke yönetimlerinde kadınların eşit temsilini savunuyorlar.

Birleşmiş Milletler Kadın Birimi (UN Women) son raporuna göre bu hızla devam ederse, ülke yönetimlerinde kadın erkek eşitliğinin sağlanması için 130 yıla ihtiyaç var. 1995’te dünya üzerinde %11 olan parlamentolardaki kadın temsili 19 Eylül 2022 itibariyle %27 oldu.

Kadın Başbakan Aşırı Sağcı Olunca

Sadece 13 ülkenin devlet başkanı ve 15 ülkenin hükümet başkanı kadın.

Geçen hafta İtalya’da Georgia Meloni’nin ilk kadın başbakan seçilmesinden sonra bu sayı on altıya yükseldi. Ama ne yazık ki Georgia Meloni, kadın liderlerin ülkelerine ve dünyaya getireceğini düşündüğümüz barışçıl, kucaklayıcı bir siyaset yaklaşımından çok uzakta bir siyasetçi. Meloni kadın hakları için bir tehlike olarak algılanıyor.

Bir kadının iktidarı ele geçirmesi tüm kadınlar ve feminizm için bir kazanım değildir

2019 yılında Roma’da düzenlenen bir mitingde kendisini “kadın, anne, İtalyan, Hıristiyan” olarak tanımlayan Meloni’nin aşırı sağcı geleneksel bir kadın bakış açısı var. İtalyan gazeteci Giulia Siviero openDemocracy’ye verdiği demeçte, “Kadın olmak otomatik olarak feminist olmak anlamına gelmez. Herhangi bir kadının iktidarı ele geçirmesinin tüm kadınlar ve feminizm için bir kazanım olduğunu savunmak bana çok cinsiyetçi geliyor. Bu yaklaşım kişinin cinsiyetini inançlarının ya da politikalarının önüne koyuyor” diyor.

Siviero’ya göre, Meloni mevcut sistemi sorgulamadığı için mükemmel bir erkek modelini temsil ediyor. Kendi cinsiyetini tamamen anti-feminist politikaları için kullanıyor. Kendisini ‘aile yanlısı’ olarak tanımlayan Meloni ve partisi, kürtaj karşıtı ve LGBTIQ+ karşıtı hareketlerle işbirliği yapıyor. Kampanyasının ana temalarından biri, kadınları çocuk sahibi olmaya teşvik ederek İtalya’nın düşük doğum oranını artırmak ve aynı zamanda göçmenlerin “etnik ikame” tehlikesini ortadan kaldırmak oldu. Aşırı sağ aile, din ve sınırlar gibi meseleleri kimlik meselelerine dönüştürüyor.

Küba’da eşcinsel evliliğe izin veren yasa referandumla onandı

Küba’da Komünist Parti tarafından desteklenen referandumla, eşcinsel evlilikleri tanıyan yeni ‘Aile Yasası’ kabul edildi. Siyaset bilimci Rafael Hernandez, eşcinsel evlilik referandumunun 1959 devriminden bu yana Küba’nın “en önemli insan hakları yasası” olduğunu söyledi.

Kadın devrimini gerçekleştirmek için feminist örgütlenmeye ihtiyaç var

Daha fazla kadını iktidara taşıyarak kadın devrimini yapamayacağımızı İtalya’nın aşırı sağcı başbakanına bakarak söyleyebiliriz. İranlı kadınlar gibi hakim sistemi sorgulayan, eşitlik talep eden bu uğurda yaşamını ortaya koyan cesur kadınlara ve onların feminist örgütlenmesine ihtiyacımız var.

Türkiye’de bu yönde mücadele eden Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK), 2023 seçimleri öncesi taleplerini duyurmak ve dayanışmak amacıyla “EŞİK Kadın Forumları” düzenleyecek. EŞİK beş talebi dile getirecek. 1. Eşit yurttaşlık hakkımızı aşındırmaktan vazgeçin. 2.Kazanılmış haklarımızı tehdit eden söylem ve girişimlere son verin. 3. Evde, işte, sokakta, tüm toplumsal yaşamda şiddetsiz bir yaşam sürme hakkımız için acil eylem planı uygulayın. 4. Eğitimi eşitlikçi, ayrımcılıktan uzak, bilimsel, laik, parasız hale getirin. 5. Eşit istihdam, kreş ve işyerinde şiddeti önleme mekanizmaları için etkin politikalar uygulayın.

Kadın devrimini ülkemizde ve dünyada yaşama geçirmek üzere eşitliği, demokrasiyi, çoğulculuğu savunan feminist örgütlenmenin SES’i olacak feminist kadın siyasetçilere ihtiyacımız var.

2023 yılı seçimlerine feminist örgütlenmenin temsilcilerini desteklemeliyiz.

 

https://esitlikadaletkadin.org/bir-aktivistin-gozunden-kadin-devrimi-ve-feminizm/