Dağların Leyla’sı olarak ilerledim; böyle var oldum

Zilan, Newroz, Gulan ve Jiyan yoldaşlara…

Sizleri özlemle, sevgiyle kucaklıyorum. Yeni bir yıla girerken bu yılın özellikle Önderlikle buluşma yılı olması dileği ve kararlılığıyla sizlere yeni mücadele yılında başarılar diliyorum.

Bildiğiniz gibi yolcuyum. Devrime borcumu ödemeye gidiyorum. Kobani olması da anlamlıdır, tarihi direnişine layık olmaya çalışacağım.

Attığım her adımda bunun bilinci ile hareket edeceğim. Rojhılat’ın eşsiz güzelliğini Kobani’nin büyük direnişiyle buluşturacağım. Rojhilat’ta aldığım değerleri burada yeni değerlerle büyüteceğim. İddialı ve kararlı gidiyorum, sürecin ve sorumluluklarımızın da bilincindeyim, bu temelde yaklaşacağım. 

 Evet yoldaşlar, sizlerle güzel olduğu kadar zorlu geçen bir süreci birlikte yaşadık. Kadına dair, yani özgürlüğe, demokrasiye dair atılan her adımın tarihi büyük anlama sahiptir. Tabi zorluklarının da farkındaydık. Önemli olan tüm bunları kendimize mücadele gerekçesi yaparak ilerlemektir. Yitik bir ülkenin yitik kadınları olarak kendimizle buluşma mücadelemiz kolay gelişmedi, gelişmiyor. 

Önderlik bizi kendimizle, tarihimizle buluşturmanın çok yönlü mücadelesini gösterdi. Kendimizle her buluşma kadın gelenekselliği, erkek egemenliğiyle güçlü hesaplaşmadır. Bu hesaplaşma olmada buluşmada gerçekleşmiyor. Yaşam biz mücadeleci kadınlar açısından başlı başına savaş demektir. 

Sara arkadaş belki de hepimizin toplamı olan sözü ne de güzel ifade etmiş,’ Hep Kavgaydı Yaşamım’. Evet, hep kavgaydı yaşamımız. Bilen, anlayan, özgürlük yolunda yol alan kadınlar için bu böyledir, ötesi yoktur, olamaz. Yaşamını kavgaya adayan bu güzel, yiğit, özgür kadının ardılları olarak kavgamıza daha fazla anlam yüklememiz gerekir. 

Bilincimize ve yüreğimize yüklenerek bunu daha fazla geliştirebiliriz, hayata yani kavgaya yol alışlarınızın hep bu temelde olacağına inanıyorum.

Hayatımızı anlamlı kılan önemli bir yanda paylaşımlarımızdır. Sizlerle bilinci gücü kadar yürek bağıyla yol aldık. Kadının yoldaşlığı bu mücadele de kolay gelişmedi. Yüreği kirlerden arındırmak, bilinci doğma ve kalıplardan kurtarmak büyük mücadeleler sonucu gelişiyor.

 Yitik zamanlarda birbirimize de yabancılaşmıştık. Birbirimizi tanıma, anlama ve bu temelde buluşma mücadelesi de büyük bir emekle gelişmektedir. Emek en ayırtıcı güçtür. İnsanın insan olma mücadelesi irdelendiğinde emek en temel değer olarak karşımıza çıkar. 

Xwebun olmak için emek harcamak, yaşam için, mücadele için, yoldaşlar için kısacası yaşamı emekle sarmak, işte yaşamımız anlamlı kılacak yegâne değerdir.  İşte oradaki yoldaşlığımızda böylesi bir anlama sahiptir. Birbirimize emek harcadık ve emeklerimizin de karşılığını aldık. 

Hiç kısa vadeli yaklaşmadım ancak kısa vadede sonuçlarını görebildim. Önemli olan bir tarihi, topluma mal olacak emekleri geliştirmektir. Artık bir hareketin öncüleri olarak daha da stratejik düşünerek daha stratejik bir duruş içinde olacağınıza inanıyorum. Yoldaşlığı da bu değerler üzerinden büyüteceğiniz kesindir.

Güzel yüreğe sahip insanlarsınız, iyi düşünmek, güzel düşünmek hayatta her zaman bizi iyi, güzel şeylerle buluşturmuyor. Önemli olan iyi, güzel, doğru düşünceyi her zaman örgütleyebilmek, yani yaşamsal kılmaktır. En temel güçte yaşamın gücüdür. Biz yaşamı yaşamda bizi biçimlendirmeye devam ediyor. Evet, yaşam en büyük öğretmen olarak bizleri her zaman eğitmeye çalışıyor.

 Ne kadar dirensek de nafile hayat bir yolunu bulur ve bizi eğitmeye devam eder. En iyisi hayatı büyük bir aşk kadar büyük emekle sarmaktır. 

Bana hep sorduğunuz soruya gelince, ben niye gidiyorum, belki kendimle daha farklı buluşmaları yaşamak için, belki de devrime karşı borçluluk hissi, belki bir uzaklaşma hissi, belki de hep söylediğimiz ancak bir türlü güçlü başaramadığımız inşaya dönük bir pratikleşmeyi yaratmak için,  belki de yeni yüzler, yeni yerler, yeni sorunlar tanımak için aslında bunların hepsi de var. 

Alandan geldikten sonra Önderlik notlarını ve son savunmaya tekrardan okudum, önceliğim ideolojik çalışmalardı ancak sürecinde karakterinden da kaynaklı daha fazla pratikleşeceğim bir alan olsun dedim, önceliğim Afrin olsa da Kobani olması da anlamlıdır. Oldum olası hep arayışlarımın peşinde yer aldım. 

Evde iken kız kardeşim bana,’ abla seni ne tatmin eder, senin bu arayışların beni hep korkutuyor ‘derdi. Sanırım bu yanım hiç değişmedi, tatmin olmayan ruhum beni biraz yorsa da ancak peşinden sürüklemeye devam ediyor. Benden peşinden ilerliyorum, beni nelerle buluşturacak bilmiyorum, ancak peşinden yol alıyorum. Ruhu da doyurmak lazım, bir de ihmal ettiğimiz ruh dünyamızı oluyor. 

Ben bildiğiniz gibi Rojhilat’a bir virgül koydum, ileride iyi bir açılım yaparsanız ben tekrardan Rojhilat’a gelmek, yarım bıraktığım çalışmayı tamamlamak isterim. Ömrüm yeterse bu da Rojhilat’a sözüm olsun.

Rojhilat’a gelirken Şirinlerin, Ferzadların büyük direniş duruşuna layık olmak kadar, Hemin, Ronahi, Akif, Jiyan, Xane, Dılxaz, Zağros, Zilan, Afat, Sarya başta olmak üzere tüm özgürlük değerlerine bağlılık temelinde ilerledim. Az ya da yarım ancak onlara layık olma çabasıyla çalışmalara yüklendim. 

Rojhilat’ın benim için anlamı farklı idi. ilk buraya düzenlememi Önderlik yapmıştı, güçlü bir perspektif vermişti, bu alana gelirken bu perspektifle yol aldım, eksik bıraktığım erkek arkadaşların eğitimi oldu. Her alanda olduğu gibi bu alanda da özgürlük değerleri kolay yaratılmadı. 

Ay yüzlü Zilan, yıldızları kıskandıran gözlere sahip Hemin, mağrur duruşuyla Akif,  yüreğine eşsiz güzellikleri sığdıran Zağros ve daha nicelerin öncülüğünde büyük bedellerle bu günlere varıldı. Onların yol göstericiliğinde ilerlemek her zaman, her koşulda büyük güç aşılar. Onlar bizim kıblegahımızdır. Hepimiz aynı zamanda bu değerlerle varız, bu değerlere bağlılığımız yeni değerlerle onları büyütmekten geçer.

Yetersiz kaldığımı biliyorum ancak onlara layık olma temelinde yol aldım. Rojhilat halkının derin yurtseverliğin farkında derinden varan biriyim. Önderlik yakalandığında yaşanan serhildan binlerce roman, filme konu olacak türdendi. Halende ciddi bir arşivini oluşturmamız bizim de ciddi bir yetersizliğimizdir. Sel gibi büyüyen halk serhildanı halkın derin yurtseverlik duygularının dışa vurumuydu. 

Rojhılat halkı derin yurtseverlik duygularına sahiptir, isyancıdır. Onun açığa çıkması için zeminlerin oluşması, oluşturulması gerekiyor. Önemli olan bizim onlara bu imkânı sunabilmemizdir. Bu özü bizim işletebilmemizdir. Bu nedenle çok yönlü eğitime ne kadar yatırım yaparsak o kadar sonuç alırız. Alanın en stratejik çalışmalarından olan eğitime çalışmasına daha çok yüklenebilirsiniz. 

Yani yoldaşlar,  yaptığınız ve yapacağınız tüm çalışmaların sonuçlarını uzun vadeli ele alırsanız, daha sabırlı, daha iddialı bir yaklaşım içinde olursunuz. Zaten bizleri güncelin sığlıklarından kurtaran bir de bu yandır. Önemli olan kendimizi güncelin sığlıklarına mahkûm etmemek, büyük bir öngörü ile gündemi daha doğru belirlemek ve bu temelde pratikleşmek.

Benim açımdan ağır gelen diğer bir yan ise, uzun süredir dağlardan ayrılmamıştım. Şimdi bunun hüznü çökmüş üzerime. ‘’Dağların Leyla’sı’’ olarak ilerledim, böyle var oldum. Dağların bendeki ilk gün ki anlamı hiç değişmedi, artarak devam etti. Tanrıça Analarımızın soylu evlatları olarak onların mekânında yeniden doğuşu gerçekleştiriyorduk. 

Acılı, sancılı ancak umut vadeden bir doğumdu bizimkisi. Dağ patikalarında ilerlerken Tanrıça Analarımızın izlerini de aradım, peşlerine düştüm, hikâyelerini öğrenmeye çalıştım. Her bir hikâyelerinde yitik kalan tarihimizi biraz daha öğrenmeye çalıştım. Her bir öğrenme gerçeği perdeleyen sis perdelerini aralıyordu. Hakikatle bizi biraz daha buluşturuyordu.  

Dağlı Kadınlar olarak kendimize yani özgürlüğümüze ait tüm ilkleri burada yarattık. Doğuş mekânımız, yeni yaşam mekânımız dağlar, bundandır bizde aşk düzeyinde yaşanır. Ayrılığın vermiş olduğu hüzün baskın gelse de yüreğim hep buralarda atacak, yüzüm dağlara dönük olacak. Dağa ilk katıldığım yer Ağrı’dır. Gece, geç vakit yoldaşlara ulaşmıştık, sabah kalktığımda karşımda tüm görkemi ile dimdik ayakta duran Agiri yüreğimi derin heyecana, sevgiye boğdu. Yüreğim kıpır kıpır oldu. Bu sevgi seliyle aktı. İlk günden şimdiye kadar bu heyecandan, sevgiden bir şey eksilmedi. Zaten geçici bir ayrılık, uzun sürmesine izin vermeyeceğim tekrardan yaşam alanlarıma geleceğim.

Zilan arkadaş bana yazmıştı, ayrıca yazamadım, hepsinize toplu yazdım. İleri de fırsatım olursa yine yazarım. Sizlerin yoldaşlığında güç aldığımı bilmenizi isterim. Zilanla gece yarısına varan sohbetlerimiz, Gulanla yüreği kadar güzel paylaşımlarımız, Newroz’la yıllara varan, sınanan-denenen ve kendi tanımını bulan yoldaşlığımız, Jiyan’la derin bağlara sahip yoldaşlığımız, hepinizin bana kattığı güzel değerlerdi. 

Zilan özlemden bahsetmiş, özlem varsa sevgi de var demektir. Sevgiyi besleyen yegâne gıdanın kendisidir özlem. Özlemi daimi kılmak sevgiyi daimi kılmaktır. Biraz acıtır içimizi, biraz sızlatır ancak özlenecek sevdiklerimiz varsa acısına da katlanılır. 

Bende sizi özlüyorum, özlenecek yani sevilecek yoldaşlar olduğunuzu biliyorum. Sizi, hepinizi çok ama çok seviyorum. Sevgi, başarı, sağlık hep sizinle olsun. Önderlik kalın, özgürlükle kalın. Tüm yoldaşlara da selamlarımı söyleyin, cadıları sevgi ve özlemle sarıyorum. Hepinize üstün başarılar.

YOLDAŞÇA SEVGİLERİMLE

LEYLA AGİRİ.

07 01 2016

NOT. Size çok sevdiğim Halil Cibran’ın Dostum şiirini, ayrıca birkaç parça ile bir de film gönderiyorum.