Dilo Leyla…

Sen yazmıştın bir mektubunda:” Burada insanlar sevdiklerine ’dılo’ diye hitap ediyorlar, yani ‘kalbim’ diye…”

Dılo kardeşim, kalbim Leyla…Bugün senin doğum günün. 1 Haziran. Çoğunlukla Ocak ayında doğan Kürtlerden farklı olarak Haziran’da doğmuşsun. Aynı anneden yaşayan 7. kardeş olarak…Sen henüz 4 yaşındayken 37 yaşında kaybettiğimiz annemizi hiç hatırlayamadın, bu, sende hiç kapanmayan bir yara oldu. 37 yıllık bir ömre sığdırılmış 10 doğum, birkaç da düşük… Bu lanetli coğrafyada kadının bu acılı kaderini ilkin ailede yaşadın, sonra da bulunduğun her ortamda…

İsyanın büyük oldu, inadın ve iddian da…

Kalbim kardeşim…Dılo Leyla…Bir grup arkadaşınla sohbet ederken sormuşsun “Bir daha dünyaya gelme şansınız olsa ne olmak isterdiniz?” diye. Sıla arkadaşın “Keçi olmak, bütün bu dağları gezmek isterdim.” demiş. Hedar arkadaşın “İnsan elinin uzanamadığı uçurum başlarında açan bir çiçek olmak isterdim.” demiş. Sema arkadaşın “Kuş olup uçmak, her yeri görmek isterdim.” demiş. Sen de “ su olarak gelmek istediğini” söylemişsin ve “İlginçtir, hiçbirimiz bir daha dünyaya gelme şansımız olsa insan olarak gelmek istememiştik.” diye eklemişsin. 

Evet, kalbim kardeşim…Dılo Leya… su olmak istemişsin…Su gibi berrak…

Hep öyleydin ve hep de öyle kaldın, her saldırıda yaralanmalara açık ve çıplak…su gibi. Ve yine su gibi hep yaşam kaynağı oldun bu halka, arkadaşlarına ve en çok da kadınlara…Kendini tereddütsüz, şikayetsiz onlara sundun…bir tas su gibi, öyle yürekten… kalbim kardeşim…Dılo Leyla.

1 Haziran doğum günün…Ne iyi etmişsin de gelmişsin dünyamıza. Fakir dünyamızı zengin, karanlığımızı aydınlık, kirimizi pirüpak, bencilliğimizi umut, dikenlerimizi gül etmişsin, hoş gelmişsin. 

Kör gözlerimizde ışık, boyun eğmişliğimizde direniş oldun.

 “Onurlu hayat yolunda ilerleyen, bu yeni hayatın nişancısı” güzel kadın hoş gelmişsin, iyi ki gelmişsin, iyi ki kardeşin olmuşum…

Özlemin çok büyük ve bil ki “Sana çok şey biriktirmişim.”

Abin