Avaşin’de yıkıyorum yüreğimi

Bilirim dilsizdir özlem. Dilsiz olan acılarımız gibi. Özlem yakınca sevgi daha da kökleşiyor yürekte ve ben özledim seni güzel dost. Derler ki zulası özlem yüklü olanın hayatı sevgiyi aramakla geçermiş. Çünkü özlenene ulaşmak en zor olanıymış. 

Aslında kim söylemiş bilmiyorum ama bize  de uygun, çünkü zulamızda yüklü olan bir şey de  özlemdir. Özlemlerimiz, bitimsiz özlemlerimiz var ve bir de yitik kalan özlemlerimiz… 

Bir daha yitik kalmasın diye özlemlerimiz yükleniyoruz zamana. 

Bir tanımı var mıdır bilemem yoldaşım, ancak bildiğim bir şey varsa da o da özlemin tanımsız olduğudur. Şimdi sana özlemi, özlemlerimi nasıl anlatsam?  Vazgeçtim anlatmaktan, en iyi her bir satıra yükleyip, göndereyim… 

Bugün karla karışık yağmur yağıyor. Biz bu sene Xınıre’de bir ilki yaşadık. Kar fazla yağmadı. Karla barışık olmayan bir insan olsam da, yine fazla yağmamasına üzüldüm. Kimileri küresel ısınma, kimileri de küresel soğuma diyor ama ne olursa olsun olan doğanın dengesine oluyor. Ve ben bu büyük görkemli doğanın dengesini alt-üst eden zihniyet ve yapılanmalarına öfkeleniyorum. 

Şimdi karla karışık yağan yağmur yüreğime belirli-belirsiz hüznü resmediyor. Düşen her damla ile yol alıyorum. Rüzgâr kuru yaprakları dereye savuruyor,  yüreğimdeki izlere dokunuyor. 

Uzaklarda bir yerlerde sesler, eller uzanıyor Bu seslere ve ellere uzanarak hüznün gölgesinde yüreğimin derinliklerine iniyorum. İçimdeki öteki bene, öteki sese. Her dilden, her dinden, her cinsten ve yeryüzünün her döneminden yükselen insana, hayata, sevdaya ve kavgaya dair sesler içimden yankılanıyor. 

Ve ben o seslerin toplamı olan içimdeki Öteki’yle konuşuyor, onun dinliyorum ve o sese göre yol alıyorum. Çok uzaklarda sevinçle coşan çocuğun, hüzün yüklü çocukların sesine ve yüreğine sarılıyorum. Gözlerindeki güzelliklerle sarıyorum hayatı. Bu hayatın tüm zorluklarını, acılarını yaşayan kadınlarımıza uzanıyorum. 

İsyan yüklü yüreklerini öpüyorum ve kavgamla sarıyorum onları. Analarımızın, kadınlarımızın acılarını dindirme çabasıyla uzanıyorum zamana. Bu sefer toprağa düşmüş seslerin ardına düşüyorum. Bitimsiz özlem ve sevgimle sarıyorum onları.  Kavgamın güzelliğiyle öpüyorum ve onlarla aynı yolun yolcusu olduğum için onuru daha derinden yaşıyorum. 

Ötekinin peşinden devam ediyorum yolculuğa. Bu sefer özlemin ve sevdanın diyarı mavi adaya uzanıyorum. Yitik ve yarım kalan tüm özlemlerle sıkı sıkı sarıyorum Bilge İnsanı.  Özlemi çatlata çatlata gideriyorum.

Zaman duruyor, doğa duruyor, içimdeki acının barajları yıkılıyor ve an sadece sevgiye, coşkuya akıyor. Ada yolculuğu tüm kapalı mekânlarla devam ediyor.

Dost yürekli, sevda yürekli ve kavga yürekleri insanlara uzanıyorum. Onları yaşama dair tüm güzelliklerle sarıyorum.

 Sonra yüreğimin yarısını bıraktığım diyarlara yöneliyorum. Ağrı’nın eteklerinde baharın en güzel çiçeklerini topluyorum, derin ve sessiz çığlığımı yükseltiyorum ve o muhteşem görkemiyle yaralarımı sarıyorum. Avaşin’de yıkıyorum yüreğimi ve bir türküyü yakıyorum sevdalım Çarçella’ ya. 

Mervan bir şiir olup düşüyor dilime ve ben onunla yola devam ediyorum. Zap’ ta Sıla ile vuruşuyorum, yüreğim binlerce kez dağlanıyor ve ben Hedar’ın yarım kalan gülüşüne tutunuyorum. Sema ve Cudi olup düşüyorum yarım kalan sevdamın yolunda ve C…’le binlerce parçaya bölünüyorum… Parçalandıkça parçalanıyorum ve öfke doluyorum, acı doluyorum. 

Ne de çoğalıyor acılarımız ve biz acılardan dağlar yaratıyoruz.  Ve bu dağlarda sürekli yolculuklara çıkıyoruz… Yüreğimin yangınıyla uzanıyorum Xazır’a. Yüreğimin bir yanı kanasa da, bilirim ki bazı yaralar kabuk bağlamaz, sürekli kanarlar… Yüreğimin diğer yarasıyla özlemini derin hissettiğim, hayatımın güzel olduğu kadar zorlu süreçlerini yaşadığım yoldaşlarıma uzanıyorum.  

Ve ben başlıyorum konuşmaya. Zamanla sanki yarışıyorum, biliyorum ki bir düş yolculuğundayım ve kısa sürer düş yolculukları… ve ben kelimeleri kovalıyorum yoksa kelimeler mi beni kovalıyor bilmiyorum. Bildiğim tek şey var ki yüreğimde kopan özlem fırtınasını dindirebilmek, çok uzaklarda gelen yoldaşlara yine orada bulunan yoldaşlara sarılabilmek.. Ben ve Öteki uzun bir yolculuk sonrasının tatlı heyecanına sahibiz. Bazen böylesi bir kış gününde düş yolculukları da güzel. Belki bir parça da olsa dillendirebildik yüreği…