​​​​​​​Emîne Osê: Özerk Yönetim’in stratejik hedefi işgal edilen toprakları özgürleştirmektir

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi Yürütme Meclisi Eş Başkan Yardımcısı Emîne Osê, Türk devletinin Lozan’ın yüzüncü yılında kendi politikalarını dayatmaya çalıştığını belirterek, işgal altındaki toprakların özgürleştirilmesinin Özerk Yönetim’in stratejik hedefi olduğunu söyledi.

Türk devletinin Girê Spî ve Serêkaniyê’ye yönelik işgal saldırılarının üçüncü yıl dönümünde Emine Osê, Türk devletinin Suriye topraklarındaki işgaline karşı uluslararası sessizliği kınadı.

İşgalci Türk devleti, 9 Ekim 2019’da başlayan ve 300 bin kişiyi yerinden eden saldırılar sonucunda Serêkaniyê ve Girê Spî’yi işgal etti.

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi Yürütme Meclisi Eş Başkan Yardımcısı Emine Osê, Türk devletinin Serekaniyê ve Girê Spî’ye yönelik saldırılarının amacının 30 kilometre derinliğindeki Suriye-Türkiye sınır hattını işgal etmek olduğunu belirtti. Türkiye’nin ekonomik krizden kaçmak ve bölgenin demografik yapısını değiştirmek için Suriye’deki planlarını gerçekleştirmeye çalıştığını dile getiren Emine Osê, “Türkiye ve onun özel savaş yöntemlerine sessiz kalan uluslararası kamuoyu bu saldırılardan memnun görünüyorlar” diye konuştu.

İşgal altındaki bölgelerde durumun kötüleştiğine dikkat çeken Emine Osê, “İşgal altındaki bölgelerdeki istikrarsızlık diğer bölgelerden net olarak görülebiliyor. İşgal altındaki bölgelerdeki durumun kötüleşmesi ekonomik açıdan da görülebiliyor. Türk devleti Özerk Yönetim bölgelerinde karışıklık ve istikrarsızlık çıkarmak için gizli hücreler kullanıyor” ifadelerine yer verdi.

ʹGİZLİ HÜCRELERİN KÖKENİ İŞGAL ALANLARIDIRʹ

Gizli hücrelerin kaynağının işgal altındaki Serêkaniyê ve Gire Spî olduğuna dikkat çeken Emine Osê, burada bölgenin güvenlik ve istikrarını zedelemek için çaba verildiğini, bunun yanı sıra terör olaylarını da beraberinde getirdiğini ifade etti.

Baxoz’un kurtarılmasının ardından DAİŞ elebaşlarının çoğunun kendileri için güvenli olan işgal altındaki bölgelere kaçtığını hatırlatan Emine Osê, “Bu çeteler istikrarsızlığın, ülkenin güvenliğinin ve ulusal dokusunun tahribatının sebebidir. Kuzey ve Doğu Suriye ve şimdi bir şekilde işgal altındaki topraklarda aynı rolü oynuyorlar” şeklinde konuştu.

“Bu nedenle çeteler tarafından gerçekleştirilen birçok saldırı, bu bölgelerden kaçan çetelerin talimatıyla ve Kuzey ve Doğu Suriye’ye saldırmak için zayıf kişilerle ilişkiler yoluyla gerçekleştirilmiştir” diyen Emine Osê, Türk işgalinin Suriyeli mültecileri bu bölgelere yerleştirme projelerini uygulamak için asıl sakinleri göç etmeye zorladığını ifade etti.

Özerk Yönetim’in stratejik hedefinin işgal altındaki toprakları çetelerden ve Türk devletinden kurtarmak olduğunu vurgulayan Emine Osê, konuşmasının devamında işgal altındaki bölgelerde yaşayanların ihlal ve suçlara yönelik tepkilerine dikkat çekti. Emine Osê “İşgal altındaki bölgelerde halk Türk çetelerine tepki gösteriyor. Bunun da ötesinde ekonomik durum zorlaştı ve özgürce nefes alma imkanı yok. İşgalcilerin bu alanları terk etmelerini isteyen gösteriler görüyoruz. Ayrıca ihlallere karşı günlük protestolar var” dedi.

Emine Osê, Özerk Yönetim’in Suriye topraklarının egemenliğine inandığını, terör grupları ve DAİŞ ile mücadelede, işgal ve bölünmeye yönelik her türlü saldırıda üzerine düşen görevi yerine getirdiğini söyledi.

Suriye halkına Suriye topraklarına ve egemenliğine karşı sorumluluklarını yerine getirme çağrısında bulunan Emine Osê, Özerk Yönetim’in, işgal altındaki bölgeler özgürleştirilinceye, kamplardaki asıl sakinler topraklarına dönene kadar sorumluluklarını sürdüreceğini ifade etti.

Türk devletinin Lozan’ın yüzüncü yılında yeni bir statüko dayatmaya çalıştığına işaret eden Emine Osê, “Bu nedenle tüm Suriyelilerin Türk devletinin sömürü planlarına ciddi şekilde karşı çıkmaları gerekiyor” ifadelerine yer verdi.

Lozan Antlaşması, faşist Türk devleti ile Kürdistan’ı bölmek için hegemonik güçler arasında 1923’te imzalandı. Bu anlaşma, 1916’da Fransa ve İngiltere arasında Sykes Picot Anlaşması’ndan sonra gerçekleşti.

/ ANHA /