HDP Kadın Meclisi: Kadınlar İçin Adalet kampanyası başlattı

HDP Kadın Meclisi “Herkes için adalet” kampanyasının kadın programı kapsamında bir dizi eylem ve etkinlik düzenleyecek.

HDP Kadın Meclisinin, Haziran ayına kadar sürecek “Kadınlar için Adalet” kampanyasının  deklarasyon metni şöyle:

ERKEK ADALET DEĞİL, KADINLAR İÇİN GERÇEK ADALET 

Yaşanan adaletsizliklere karşı partimiz 8 Şubat itibariyle başlattığı “HERKES İÇİN ADALET” kampanyasının startını verdi. Bizler de partimizin başlattığı bu kampanya kapsamında HDP Kadın Meclisi olarak bileşen kadın yapılarımızla birlikte; cinsiyetçi, militarist, kadın düşmanı politikalara karşı “KADINLAR İÇİN ADALET” diyoruz.

Toplumun dinamik ve direnen kesimi olan kadınları düşmanca saldırılarla susturmak isteyen iktidar, adaletin terazisinde konu kadınlar olunca her türlü tahakkümcü uygulamaları kefeye koymaktan geri durmamaktadır. Bugün bir kez daha ERKEK ADALET DEĞİL, KADINLAR İÇİN GERÇEK ADALET demek için buradayız.  

Değerli Basın Emekçileri;

Şiddet ve kaostan beslenen AKP-MHP erkek iktidarının, içeride ve dışarıda yürüttüğü savaş politikaları, bugün başta kadınlar olmak üzere toplumun her kesimini tecrit ve adaletsizlikle karşı karşıya bırakmaktadır. İktidarını, kendinden olmayanları yok sayarak tekçilik üzerinden inşa eden AKP; yaşadığı siyasi krizden çıkmanın yollarını, başta kadınlar olmak üzere muhalif kesimleri susturmaya çalışarak, baskı ve zulüm aygıtlarını en ağır şekilde kullanarak bulmaktadır. Faşizmin kurumsallaştığı, ülkenin adeta açık bir cezaevine çevrildiği, yürütülen savaş politikaları ile toplumun bir bütünen tecrit altına alınmak istendiği bir süreç yaşanmaktadır. İşte tam da tüm topluma dayatılan tecride ve adaletsizliğe karşı bugün en büyük tepki cezaevlerinden gelmektedir. Cezaevlerindeki siyasi tutsaklar başta Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki ağırlaştırılmış mutlak tecridin kalkması ve cezaevlerinde işkence boyutuna varan hak ihlallerinin son bulması için başlatılan açlık grevinin 75’inci günündedir.

Bilinmelidir ki tecrit bir insanlık suçudur, adaletsizliğin ta kendisidir. Tecrit bugün savaşın, kadına yönelik şiddetin, açlığın, yoksulluğun, işsizliğin adı olmuştur. Şüphesiz ki bu tecrit ve adaletsizliği en çok hisseden kesimlerden biri de kadınlardır. Erkek iktidar, kadınları yaşam alanlarından çıkararak, evleri hapishaneye çevirerek demokratik siyaset haklarından men ederek kadınların özgürlük, adalet ve eşitlik sözünü tecrit etmek istemektedir.

1-SİYASİ KADIN TUTSAKLAR İÇİN ADALET

Erkek siyaset karşısında toplumsal cinsiyet eşitliğini savunan ve bunun mücadelesini veren kadınlar AKP-MHP ittifakının hedefi haline gelmektedir. 

Kadın seçilmişlerimiz demokratik siyaset yürüttükleri,  kadın özgürlük mücadelesi verdikleri, çıktıkları mahkemelerde yargılanan değil, yargılayan oldukları için rehin tutulmaktadır.  

“Bizi rehin tutanların tarihteki hükümleri bir mahkeme tutanağı kadar bile olmayacak” diyen Figen Yüksekdağ, “Ben kaçmak istesem sizin ruhunuz duymazdı” diyen Leyla Güven, “Sizin devletinize tapmak zorunda değilim” diyen Ayşe Gökkan, 12 Eylül darbecilerine diz çökmeyen Gültan Kışanak, Sebahat Tuncel, Aysel Tuğluk, Şevin Alaca ve adlarını sayamadığımız tüm seçilmişlerimiz için; erkek egemenliğine karşı eşitlik, özgürlük, adalet mücadelesi yürüttüğü için tutuklanan, SİYASİ KADIN TUTSAKLAR İÇİN ADALET diyoruz!

Çıplak aramaya maruz kalan, birincil ihtiyaçlarına dahi ulaşamayan, çocukları ile birlikte cezaevinde kalmak zorunda bırakılan, cezaları bittiği halde tahliye edilmeyen, keyfi disiplin cezalarıyla infazları yakılan, insanlık dışı koşullarda yaşamaya zorlanan tüm KADIN TUTSAKLAR İÇİN ADALET diyoruz.

2-KADIN KIRIMINA SON KADINLAR İÇİN ADALET 

Erkek egemenliği yıllardır kadınları yok sayarak, iradesini tanımayarak yaşamın her alanından soyutlamak istemektedir. Bu zihniyetin taşıyıcısı olan iktidar, kadına yönelik şiddeti meşrulaştıracak ortama her türlü zemini hazırlamaktadır. Nitekim bu ülkede her gün en az 3 kadın, erkekler tarafından katledilmektedir. Kadın katliamları adeta bir kadın kırımı haline gelmektedir. Ve bu veri bir savaş tablosunu çağrıştırmaktadır. Keza AKP iktidarı döneminde en az 7 bin 600 kadın katledilirken, binlercesi şiddetin her türlüsüne maruz kalırken kadınlar, fail erkekleri aklama kurumu haline gelen adliye koridorlarında verilen kararlarla ölüme mahkûm edilmektedir. “İyi hal” , “takdir” indirimi adı altında kravatlı erkeklere ceza vermek yerine ödüllendiren erkek yargıya karşı en büyük kazanımımız olan İstanbul Sözleşmesini savunmak için “KADIN KIRIMINA SON, KADINLAR İÇİN ADALET” diyoruz. 

3-EŞBAŞKANLIK SİSTEMİNİ SAVUNAN KADINLAR İÇİN ADALET 

İktidarın hedeflerinden biri de yaşamın her alanında eşit temsiliyeti savunan eş başkanlık sistemi olmaktadır. Dünyada örnek olan, ülkemizde “suç” olarak hedef haline getirilen “eş başkanlık” sistemi, yargılama konusu yapılmaktadır. Kadınların, erkek egemen yönetim anlayışına karşı uzun mücadeleler sonucu elde ettiği eş başkanlık sistemi, yerel yönetimlerimizde uygulamaya konulmuştur. Ancak, halk iradesine atanan kayyımlar, kentlerimizi erkekleştirmekle kalmayıp, kadına yönelik şiddetle mücadele merkezlerimizi, kadın sığınma evlerimizi kapatarak kadınların başvuracağı mekanizmaları yok etmek istemiştir. İşte tam da bu yüzden kayyımcı rejime karşı “EŞBAŞKANLIK SİSTEMİNİ SAVUNAN KADINLAR İÇİN ADALET” diyoruz!

4-YOKSULLUĞA MAHKÛM EDİLEN KADINLAR İÇİN ADALET 

Erkek egemen kapitalist düzen içerisinde ucuz iş gücü olarak görülen, emeği sömürülen, kamusal alanda mobinge uğrayan, ev içi emeği görülmeyen kadınlar pandemi süreci ile birlikte işsizliği, yoksulluğu en ağır şekilde yaşayan kesimlerin başında gelmektedir.  Pandemi sürecinde işten çıkarmaları güya yasaklayanlar, KOD-29 adı altında birçok işçi emekçi kadının cinsiyetçi uygulamalar sonucu işten çıkarılmalarına sebep olmuştur. Yine ev içi emeği görülmeyen kadınlar, işsizliğin, yoksulluğun bir yansıması olan erkek şiddetiyle baş başa bırakılmaktadır. Şiddeti doğuran koşulların sorumlusu olan bu iktidar, biat etmeyi, “makbul kadın” olmayı dayatmaktadır. 

Yoksulluğun karşısında kadınlar güvencesiz istihdama karşı güvenceli istihdam, işyerlerinde yaşanan ayrımcılığa adaletsizliğe karşı eşit işe eşdeğer ücret diyerek yaşamın her alanında “YOKSULLUĞA MAHKÛM EDİLEN KADINLAR İÇİN ADALET” diyoruz.

5-ÖZSAVUNMASINI YAPAN KADINLAR İÇİN ADALET 

Militarist ve cinsiyetçi politikaların erkekliği yücelttiği Türkiye’de, erkekler iktidarın “cezasızlık ödülünden” cesaret alarak kadınlara şiddet uygulamaktadır. Şiddete maruz kaldığında kolluğa başvuran kadınlar, evlerine geri gönderilmekte, sığınma evlerine yerleştirilmemektedir. Yani erkek şiddetine maruz kalan kadınlar başvuracağı bir mekanizma bulamamasından kaynaklı öz savunmasını yapmak zorunda kalmaktadır. Erkek şiddetinin her türlüsüne maruz kalan kadınlar, yaşamlarını savunmak zorunda bırakıldıkları için erkek yargının kendini en bariz şekilde gösterdiği alanlardan olan mahkemelerde adaletsizlikle karşı karşıya kalmaktadırlar. Kadına yönelik şiddet uygulayan erkeklere cezai yaptırım çoğu zaman uygulanmazken, infaz yasası ile serbest bırakılırken bugün öz savunmasını yapan kadınlar ağır cezalara çarptırılmaktadır.  

Erkek şiddetine karşı  “ÖZSAVUNMASINI YAPAN KADINLAR İÇİN ADALET” diyoruz. 

6-YAŞAMI VE DOĞAYI SAVUNAN KADINLAR İÇİN ADALET 

Doğa düşmanı ataerkil düzene karşı yaşam alanlarını savunan kadınlar, rant politikalarına ses çıkarmaktadır. Kentlerini, köylerini, mahallelerini sermayedarların insafına terk etmeyen kadınlar, ekoloji mücadelesi vererek doğa katliamına dur demektedir. HES, kömür, maden, rant yapılaşmasına karşı verilen mücadelelerin ön saflarında köyünü, ormanını, deresini yani; “YAŞAMI VE DOĞAYI SAVUNAN KADINLAR İÇİN ADALET” diyoruz. 

7- GENÇ KADINLAR İÇİN ADALET 

Kürt illerinde özellikle genç kadınlar üzerinden yürütülen kirli savaş politikaları ile birlikte bugün onlarca kadın katledilmişken bu suçu işleyen kolluk güçleri elini kolunu sallayarak dışarıda yaşamaya devam etmektedir. Boğaziçili genç kadın öğrenciler ve onlarla dayanışma içinde olan üniversiteli kadınlar, erkek-devlet şiddetine karşı direndikleri için saçlarından sürüklenerek işkenceye ve cinsiyetçi hakaretlere uğradı. İktidarın en fazla yöneldiği kesimler arasında yer alan “GENÇ KADINLAR İÇİN ADALET” diyoruz.

LGBTİ+ bireylere yönelik nefret söylemleri giderek artmaktadır. Boğaziçi direnişinde de gördüğümüz gibi farklı cinsel yönelime sahip bireyler, iktidar yetkilileri tarafından hedef gösterilmektedir. Ayrımcılığın olmadığı, farklı renklerin suç olarak görülmediği bir toplum için ADALET diyoruz. 

Adaletsizliğin adı olan, sokakları, evleri, fabrikaları, okulları hapishanelere çeviren, kadınları tecritle nefessiz bırakan AKP-MHP faşist blokunun kadın düşmanı politikalarına itirazımız var. Mumla aranan adaleti bu ülkeye biz kadınlar getireceğiz. Tüm baskılara karşı her alanda, her meydanda, her kürsüde KADINLAR İÇİN ADALET diye haykıracağız.

Buradan tüm kadınlara çağrımızdır. 8 Mart’a giderken;

Eşit, özgür ve adil bir yaşam için,

Savaşa karşı barışı savunmak için,

Yaşanılabilir bir toplum için,

Yaşam alanlarını savaş ve yoksulluktan kaynaklı terk etmek zorunda kalan mülteci ve göçmen kadınlar için,

Gasp edilen haklarımızı geri almak ve kazanımlarımıza sahip çıkmak için,

Yaşanılan tüm bu adaletsizliklere karşı isyanımızı haykırarak örgütlü direnişimize dönüştürelim.

Bu erkek egemen sistemi kadın iradesi ve kadın dayanışmasıyla biz değiştireceğiz. Biz kazanacağız.

KADINLAR İÇİN ADALET!

HDP Kadın Meclisi

10 Şubat 2021