Hegemonik erkeklik krizi

Kamu barışını bozan nedir biliyor musunuz? Kadın erkek eşitliğinin devlet politikası olmamasıdır. Erkeklerin her gün sayısız kadına, çocuğa, LGBT+ bireye uyguladığı şiddettir, kadınları eziyet çektirerek öldürüp onların hayatlarını çalmasıdır.

*

Selin Nakıpoğlu/ BirGün

Bu yazımı içinde bulunduğumuz ekim ayı içinde verilen bir mahkeme kararı sebebiyle kaleme almaktayım. İnanılması güç bu karar, zaten ancak Türkiye’de karşımıza çıkabilirdi. Temmuz 2020’de yaptığı sosyal medya paylaşımı sebebiyle “Pucca” mahlaslı Pınar Yıldırım aleyhinde Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından iddianame hazırlanmıştı. İddianamenin dayanağı ise, Pınar Yıldırım’ın sosyal medya hesabı aracılığıyla halkın bir kesimini sosyal sınıf, din, mezhep, cinsiyet, bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılamaya yönelik paylaşımlar yaptığına dair bir ihbar. Bu tuhaf durumu pek çok noktadan ele alabiliriz. Öncelikle, kutuplaşmanın altına odun atanların öteki gördüğünü adeta öğretmenine ispiyonlar gibi araç olarak kullandıkları CİMER web servisine yapılan bu ihbarın ciddiye alınmasıyla başlamak gerekir diye düşünüyorum.

Pınar Yıldırım’ın erkeklere hakaret ettiği iddiasıyla kamu adına davayı açan savcı, Pınar’ın halkın bir kesimini yani erkekleri alenen aşağıladığına ve kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlike ortaya çıkardığına ikna olmuş demek ki. Çünkü suçun oluşması için gereken maddi unsurlar bunlar.

Ama örneğin TDK’ye kadın yazıldığında açıklama olarak “müsait”, “yollu”, “oynak”, “serbest” gibi kelimelerin çıkmasına hiç ses etmedi aynı koltukta oturanlar.

Ya da dört harfli bir gazetenin gün aşırı 6284 Sayılı Kanun’da yazmayan ne varsa manşetine taşımasına, hayat kurtaran kanunu kötülemesine ve yanlış bilgi vermesine, kadın mücadelesinden isimleri hedef göstermesine, Medeni Kanun’a açılan savaşa karşı kulaklarının üstüne yatanlar da o koltuklarda oturanlar.

‘ERKEKLERE HAKARET’

TDK örneğine dair hafıza tazelemekte yarar var; içinde bulunduğum bir grup kadın avukat ile dava açarak bu ayrımcılığa karşı ses çıkardık, mücadele ettik ve ayrımcılığın bir kamu kurumu eliyle beslendiğini açık ettik.*

Mesela aynı sözlüğe erkek kelimesini yazınız, yedi adet açıklama çıkar. Biri de sözüne güvenilir, mert’tir. İşte hegemonik erkeklerin görmek istediği tek açıklama!

Kadınlara hayatın her aşamasında haddini bildirmeye çalışan; ne giyeceğinden, saat kaça kadar sokakta olabileceğine, hamileyken dışarı çıkıp çıkmamasına kadar laf söyleme cüretini gösteren erkeklerle ve 25 yaşındaki Şebnem Şirin’in gırtlağı kesilerek öldürüldüğü bir ülkede yaşamaya çalışırken Türkiye’de bir kadın ‘erkeklere hakaret’ ettiği gerekçesiyle 5 ay 18 gün hapis cezasına mahkûm edildi. Erkeklere hakaret etti ihbarı esas alındı, iddianame hazırlandı, kabul edildi ve nihayetinde mahkeme cezalandırmayı uygun gördü. Çünkü erkekliğe laf edilmişti. Erkeklerin ellerinde bulundurdukları öncelikli konumları sarsılmıştı.

Malûm, hegemonik erkeklik ve ataerkinin bir arada gidebilmesi için böylesi ihbarlara ve çeşitli kurumlara ihtiyaç̧ vardır. Hegemonik erkeklik toplumsal kurumlarca üretilmektedir. Bu dayanışma hali okullardan, ders materyallerinden, Türk Dil Kurumu’na kadar uzanan bir yelpazedir. Örneğin bir kadın IŞİD yöntemleriyle erkek şiddeti sonucu katledildiğinde sosyal medyada yapılan yorumları okuduğunuzda kanınız donar. Çünkü o yorumlarda bir erkek bir kadını öldürürse ya ‘namusunu temizler’ ya da ‘kıskançlık krizi’ yaşar. İşte bu araçlarla hegemonik erkeklik yeniden yeniden üretilmektedir.

KAMU BARIŞI…

Pınar Yıldırım’ın ceza aldığı halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçu, TCK m. 216’da “Kamu Barışına Karşı Suçlar” bölümünde düzenlenmiştir.

Kamu barışı! Yani “halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama” suçu için korunan hukuki değer kamu barışının korunması. Pınar’ın erkekleri rahatsız eden mesajının kamu barışını bozduğu gerekçesiyle suç oluşturduğu iddia edilmiş ve karar bu yönde verilmiş. Yani esasen kamu barışını sağlamak için toplumun hoşgörülü olması gerekmekteyken ve bu noktada devlete de pozitif yükümlülük yüklenmekteyken devlet kurumları bunun tam tersini yaparak hoşgörüsüzlüğü yaymış bulunuyor.

Esas kamu barışını bozan nedir biliyor musunuz? Kadın erkek eşitliğinin devlet politikası olmamasıdır. Erkeklerin her gün sayısız kadına, çocuğa, LGBT+ bireye uyguladığı şiddettir, kadınları eziyet çektirerek öldürüp onların hayatlarını çalmasıdır. Kadınlara tecavüz edip haksız tahrik indirimiyle, iyi hal indirimiyle üç dört sene içinde tahliye olmalarıdır.

Tavır almayıp ayrımcılığı körükleyenler, bu nefret yayan yükün ağırlığına ortaksınız. Siz erkekliğinize laf gelmesin derdine düşerken, memlekette cins kırımı yaşanıyor.

Kadın düşmanı politikalarınız sebebiyle 25 yaşındaki Şebnem bugün aramızda değil. Bu cümleyi okuduğunuzda içiniz cız etmiyorsa o da sizin insanlık sorununuz. Geçmiş olsun.

* https://sendika.org/2018/02/gozaltindayken-kadin-dusmanligini-mahkum-etti-dilsat-aktas-tdkye-actigi-davayi-kazandi-476998/