İranlı kadın siyasi tutuklulardan ‘idamları durdurun’ çağrısı

İran’da 30 kadın siyasi tutuklu, göstericilerin idamının durdurulması çağrısında bulunan ortak bir bildiri yayınladı. 

Söz konusu tutukluların bildirisinde, “Bizler Evin Hapishanesi’nde kadın koğuşundaki siyasi ve ideolojik mahkumlar, İran’da protestocuların idam edilmesine ve mahkumlara verilen haksız cezalara son verilmesini talep ediyoruz. Dini ve siyasi inançlarımız ve kökenlerimiz ne olursa olsun, hepimiz adil olmayan ve şeffaf olmayan prosedürler sonucunda toplam 124 yıl hapis cezasına çarptırıldık. Bu da birkaç nesil insan yaşamına eşdeğerdir” ifadeleri kullanıldı.

Yetkililer protestolarla ilgili dört kişinin idam edilmesi de dahil olmak üzere baskıcı yöntemlerle protestoları bastırmaya çalışırken, Kasım ayından bu yana ülke çapında günlük gösterilerin sayısı azaldı.

Ancak Eylül ayında katı kıyafet kurallarını ihlal ettiği için gözaltına alınan Mahsa Amini’nin ölümüyle ortaya çıkan öfke dinmedi ve bu ekonomik kriz döneminde İran rejimi için hala potansiyel bir tehdit oluşturuyor.

Bildiriyi imzalayanlar arasında, Haziran 2019’da gözaltına alınan ve ardından ulusal güvenliği baltalama suçundan 5 yıl hapis cezasına çarptırılan İran asıllı Fransız araştırmacı Fariba Adelkhah ve benzer gerekçelerle 2021’de 10 yıl hapis cezasına çarptırılan İran asıllı Alman kadın hakları savunucusu Nahid Taghavi de bulunuyor.

Rejimi eleştirdiği için Ocak 2022’de 5 yıl hapis cezasına çarptırılan, eski Cumhurbaşkanı Haşimi Rafsancani’nin kızı Faize Haşimi ve 2020’de casusluk suçundan 10 yıl hapis cezasına çarptırılan çevre aktivisti Nilüfer Bayani de bildiriyi imzaladı.

İran İnsan Hakları Aktivistleri Haber Ajansı’na (HRANA) göre, beşinci ayına giren protestolarda güvenlik güçleri tarafından 525 kişi öldürüldü ve ölenler arasında 71 çocuk da vardı. Protestolar sırasında 68 de güvenlik mensubu da öldü.

HRANA’nın tahminlerine göre, 19 bin 546 kişi de gözaltına alındı.

Şimdiye kadar ki en uzun rejim karşıtı protestolar 164 şehri ve 144 üniversite ve akademik merkezi salladı.

Rejim karşıtı protestoların son dalgası, kanlı baskıların ortasında yatışmış olsa da, İranlı göstericiler rejime meydan okumaya devam ediyor.

 

İç bölünme

Bu arada protestolar, başta grevler olmak üzere farklı biçimler aldı. Bazı bölgelerde kitlesel sokak eylemleri devam ederken, rejim saflarında bölünme işaretleri ortaya çıktı.

Şarlku’l Avsat’ın AFP’den aktardığı habere göre, ABD’li İran uzmanı Ali Fethullah Nejad, “Kasım 2022’den bu yana azalan protesto sayısıyla birlikte ne rejim, ne de protestocuların birbirini alt edemediği bir çıkmaz başlamış gibi görünüyor” dedi.

Beyrut Üniversitesi Issam Fares Kamu Politikası ve Uluslararası İlişkiler Enstitüsü’nden Nejad konuya ilişkin AFP’ye yaptığı açıklamaya şu ifadelerle devam etti;

“O zamandan bu yana protestoların sayısındaki nispeten düşüşe rağmen, devrimci süreçlerin genellikle hem sakinlik, hem de kargaşa evrelerini gerektirdiğini hatırlamakta fayda var. Şimdi, İran para biriminin yılbaşından bu yana dramatik bir şekilde değer kaybetmesiyle, ekonomi odaklı protestolar beklenebilir ve bu geçmişte gösterildiği gibi hızla siyasi hale gelebilir.”

Protesto faaliyetini izleyen enqelab.info sitesi, sokak protestolarının sayısı azalırken grevlerin sayısının yanı sıra slogan yazmak veya hükümet pankartlarına zarar vermek gibi diğer muhalefet eylemlerinin arttığını bildirdi.

Sitenin yöneticileri AFP’ye yaptıkları açıklamada, “Ülke çapındaki ayaklanma devam ediyor, ancak sonbahar sırasında yetkililerin ölümcül baskıları nedeniyle insanların muhalefetlerini ifade etme biçimleri değişti” dedi.

 

Protestolar devam ediyor

Zorunlu başörtüsünün reddi olarak başlayan protestolar, kısa sürede tüm sisteme meydan okuyarak ‘velayet-i fakih’ sistemine son verilmesi çağrısında bulundu.

ABD merkezli Abdorrahman Boroumand Center insan hakları grubunun kurucu ortağı Roya Boroumand, “Protestolar şiddetli baskı karşısında durmadı ancak kesinlikle azaldılar. Yargısız infaz vakalarını da görüyoruz ve doğal olarak vatandaşlar daha temkinli” diye konuştu.

Ancak, ülkenin güneydoğusundaki yoksul Sistan-Belucistan’da düzenli sokak protestoları, petrol işçilerinin grevleri ve protestocuların ölüm yıldönümlerini anma protestoları da dahil olmak üzere eylemlerin devam ettiğini vurguladı.

Roya Boroumand, “Kısa vadede azalsa da, azalmasa da bu protestolar bitmedi. İranlıların kim olduğu ve ne istedikleri konusunda İslam Cumhuriyeti’nin on yıllardır dayattığı anlatıyı değiştirdiler” ifadelerini kullandı.

Bu meydan okuma karşısında Ali Hamaney yönetimindeki liderliğin anlamlı tavizler vermeye hazır olduğuna dair çok az işaret var ve aksine baskı daha da artabilir.

 

Güven krizi

Hamaney, bu ay yayınladığı bir kararname ile İran Emniyet Gücü Genel Müdürü olarak eski Tahran polis şefi Tuğgeneral Ahmed Rıza Radan’ı atadı.

Radan, tartışmalı seçimlerle ilgili 2009 protestolarının bastırılmasında kilit rol oynadığı düşünülen sert bir figür olarak biliniyor.

Bu arada, protestolara yönelik baskı İran’ın izolasyonunu artırdı ve Batılılarla 2015 tarihli nükleer anlaşmayı canlandırma konusunda yapılan müzakereler durduruldu.

Aynı zamanda İran, Ukrayna işgalinden bu yana Batı’dan izole edilmiş bir ülke olan Rusya’ya giderek daha fazla yaklaşıyor.

Tahran, Moskova’ya Ukrayna topraklarına saldırı düzenlemesi için yüzlerce düşük maliyetli silahlı insansız hava aracı (SİHA) tedarik etti.

Ancak bazı analistler, yetkililerin çok kan dökülmesine rağmen ‘baskıcı cephaneliklerini’ henüz tam olarak kullanmadıkları bir zamanda, protestolarla nasıl başa çıkılacağı konusunda otorite içinde ortaya çıkan bölünme işaretlerini görüyor.

Bu bağlamda alışılmadık bir gelişmeyle, İran bu ay görevden ayrıldıktan sonra İngiliz vatandaşlığına geçen eski Savunma Bakan Yardımcısı Ali Rıza Ekberi’yi İngiltere adına casusluk yapma suçlamasıyla idam etti.

Carnegie Europe Center’da araştırmacı olan Cornelius Adebehr, bunun ‘beklenmedik bir karar’ olduğunu ve muhtemelen seçkinler arasında protestoların nasıl ele alınacağı konusunda bir ‘güç mücadelesine’ işaret ettiğini söyledi.

Ekberi, protestocuların şikayetlerini gidermek için bazı reformları savunan Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi Sekreteri Ali Şemhani ve diğer şahsiyetlere yakın bir isimdi.

Ali Fethullah Nejad, “İktidarda çatlak belirtileri var. Bu idam rejim içindekiler arasında güvensizlik oluştuğunu gösteriyor” dedi.

 

/sa/