Kadın siyasetçiler: Seçim için hesap yapan hiçbir ittifakın içinde olmayacağız

HDP’nin “Demokrasiye ve Barışa Çağrı” şiarıyla açıkladığı 11 maddelik deklarasyonun tüm kesimleri kapsadığını ve tarihi önemde olduğunu ifade eden siyasetçiler, seçim hesabı içinde olunacak hiçbir ittifakın içinde olmayacaklarını ve  HDP’nin Kürt sorununda bir taraf olduğunu, demokratik, toplumsal ittifaklar oluşturacaklarını vurguladı.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Türkiye’deki sorunlar, çözümler ve muhataplarına ilişkin “Demokrasiye ve Barışa Çağrı” şiarıyla 11 maddeden oluşan bir deklarasyon açıkladı. Çokça tartışılan Kürt sorununun demokratik yollarla çözülmesi gerektiğine dikkat çekilen deklarasyonda, Meclis’in diyalog ve çözüm zeminini kurarak, demokratik müzakere yöntemleriyle tüm toplum için geleceğin kazanılmasına önayak ve odak olması gerektiğine vurgu yapıldı. Deklarasyonda ayrıca anadil ve evrensel kimlik hakkının tanınması gerektiğine işaret edildi.
Deklarasyonun hazırlık aşamasında yer alan HDP Adana Miletvekili Tülay Hatimoğulları ile HDP Muş Milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, HDP Ağrı Milletvekili Dilan Dirayet Taşdemir, HDP Mardin Milletvekili Pero Dündar, Devrimci Parti Genel Başkanı Elif Torun Öneren ve Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) Eş Genel Başkanı Canan Yüce  ajansımıza değerlendirmelerde bulundu.
HDP Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları, kamuoyunda bir beklenti oluşturan deklarasyonun masa başında kaleme alınmadığını belirterek,  şunları dile getirdi: “Mesele, Türkiye’nin özellikle bu son süreçte artan otoriter rejimin baskılarını ve bu ülkenin nefessiz bırakılması, bu ülkenin yurttaşlarının nefessiz bırakılması. Bu ülkede yaşanan işsizliği, yoksulluğu, bu ülkede artan açlığı, zamları bunlar karşısında insanların çektiklerini bilmeyen kalmamıştır. Yine bu ülkede 40 yıldır devam eden Kürt sorunun demokratik ve barışçıl yöntemlerle çözülmemesinin, hem Türkiye halklarına ödettiği ağır bedeller, ekonomik, demokratik haklar açısından hem de Kürt halkının bugüne kadar sürekli katliamlara ve baskılar maruz kalması ve bu baskıların da aynı zamanda Suriye ve Irak’a Türkiye’den doğru yansıyor olması bizim açımızdan temel gündemler. Yine özellikle mevcut olan bu iktidar zamanında kadına yönelik şiddette, kadın cinayetlerinde oranlar çok yüksek. Yaşanan iklim krizi ve bu iklim krizi karşısında yine mevcut olan bu iktidar döneminde özellikle doğayı talan etme, doğayı kendi sermaye gruplarına peşkeş çekme çok arttı.”
‘Ülkeyi karanlıktan aydınlığa çıkaracak bir deklarasyon’
Deklarasyon öncesinde HDP’nin, ‘HDP’liyiz Her Yerdeyiz’, kampanyası kapsamında Türkiye’nin birçok bölgesine gittiğini ve halkın yaşadığı sorunları yerinde tespit ettiğini kaydeden Tülay, şöyle devam etti: “Deklarasyon, bu başlıklarla ilgili sorun alanları ve çözüm noktaları konusunda halklarımızla bu buluşmalar zincirinden elde ettiğimiz sonuçların yansıması oldu. Bir bakıma bu metin bunların çözüm önerilerini somutlaştıran bir metin. Türkiye gerçekten çok karanlık bir girdabın içinde. Bu ülke kurulduğundan beri tam anlamıyla demokratikleşmeyi başarabilmiş bir ülke değildir. Demokrasi ve insan hakları konusunda eksiği çoktur. Fakat özellikle artan faşist ve otoriter rejimin baskıları ülkeyi daha da yaşanmaz bir hale getirdi. Biz bir bakıma bu deklarasyonla ‘demokratik bir cumhuriyeti inşa etmek için nasıl bir yol ve yöntem izlemeliyiz?’ sorusuna yanıt olmaya çalışacağız. Bu deklarasyon, bunun reçetesini, ülkeyi karanlıktan aydınlığa çıkartmak için Türk, Kürt, Laz, Arap, Çerkez fark etmeksizin bütün halkların, bütün ezilen ve sömürülenlerin kurtuluşunun yolu bakımından bir çıkış sergileyecektir. Bu deklarasyon, bize önümüzdeki sürecin yol haritasını çizecektir.”
‘Ya demokrasi ya otoriterlik kazanacak’
Demokrasi güçleri, siyasi partiler, toplumsal dinamikler, seçmenler tarafından değerlendirilip tartışılmasının çok kıymetli olacağını dile getiren Tülay, “Deklarasyonu dar manada bir seçim deklarasyonu gibi algılanmaması için özen gösterdik. Bununla ilgili eşbaşkanlarımız her fırsatta ‘bu bir seçim deklarasyonu değil’ dedi. Ama elbette önümüzdeki süreçte olası seçimlere dönük, ister erken ister zamanında elbette bir yol haritası da çizmektedir. Önümüzdeki seçimlerde Türkiye açısından ya demokrasi kazanacak ya da otoriterlik kazanacak. Bu deklarasyonda çizilen yol haritasıyla hep birlikte bir demokrasi ittifakı kurmayı başarabilirsek, önümüzdeki seçim sürecinin de Türkiye halklarının yararına atlatabileceğine dair inancımız sonsuzdur. Bu çerçevede bütün kamuoyu tarafından deklarasyonun bu çerçevede değerlendirilmesini önemli ve kıymetli buluyoruz” sözlerini kullandı.
‘Demokrasi çağrısı’
Deklarasyonun iki aylık bir çalışma gibi gözüktüğünü ama yılların birikimi olan bir demokrasi mücadelesinden süzülerek ortaya çıktığını vurgulayan Tülay, “Buradaki asıl mesele bundan sonraki süreçte bu deklarasyonun hayata geçebilmesi, konu başlıkları ve sorun alanlarını tartışabilmek toplumsal mutabakat sağlamak. Örneğin Kürt sorunu, artan işsizlik ve yoksulluktaki çözüm önerileri,  kadına yönelik şiddet, İstanbul Sözleşmesi. Bütün bunların bahsettiğimiz bütün demokrasi güçleriyle ve siyasi partilerle tartışılmasını hedefliyoruz. İzleyeceğimiz pratik olarak bu dönemdeki işleyiş biçimimiz bu olacak. HDP olarak, başından beri bu otoriter rejime karşı demokrasi ittifakını ön plana çıkardık. Çünkü gerçekten kurtuluşun orada olduğuna yürekten inanıyoruz. Bunun inşa edilmesi için yeni çalışma programını bu deklarasyonla birlikte hayata geçireceğiz. Bununla ilgili gerekli bütün çalışmalarımızı planlamak için bir MYK toplantımız daha olacak. Yol haritamızı, pratik manada nasıl yol yürüyeceğimizi açıklayacağız ama bu deklarasyonun püf noktası toplumun bütün kesimleriyle tartışacak pratik sergilemek. Bu deklarasyon bir demokrasi çağrısı yapıyor. Demokratik bir cumhuriyetin inşasının çağrısını yapıyor ve kurtuluşun hep birlikte olması için hep beraber mücadele etmeye çağırıyoruz” şeklinde konuştu.
‘Herkesi kapsayan bir anayasa’
Deklarasyonun Türkiye’nin tahlilini içerdiğini kaydeden HDP Muş Milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit,  Türkiye’nin çoklu kriz içinde olduğuna vurgu yaptı. Deklarasyonda, ekonomik, siyasi ve sosyal açıdan bir rejim krizinin yaşandığının ifade edildiğini belirten Gülistan, “Deklarasyonda, HDP olarak ne önerdiğimiz başlıklar altında ifade ediliyor. Kadın başlığından ekoloji başlığına, ekonomi başlığından demokrasi başlığına, anayasa başlığından gençlere dönük eğitim başlığına kadar aslında Türkiye’nin her bir temel sorununa dair ne yapılması gerektiğini ve neleri, nasıl birlikte yapabileceğimize dair bir tarif var. Herkesi kapsayan bir cumhuriyet, herkesi kapsayan bir anayasa tartışması ifade ediliyor. Kadın başlığında İstanbul Sözleşmesi’nden kadına yönelik bütün cinsiyetçi yasaların arındırılması ve toplumsal cinsiyet rollerinin ortadan kaldırılması gibi çoklu başlıkları var” diye konuştu.
‘Mesele seçim kazanmak değil, demokratik ülkeyi inşa etmek’
Deklarasyonun, Türkiye’nin sıkıştırılmaya çalışıldığı seçim ittifakı tartışmasından çıkarıp mevcut rejim krizinin nasıl aşılabileceğine dair bir yol haritası önerdiğinin altını çizen Gülistan, “Sadece siyasi partilere değil, bütün topluma seslenen, bütün toplumun mücadelesini yükseltmeyi hedefleyen bütün toplumla beraber yol almayı hedefleyen bir deklarasyon. Seçimin ötesinde Türkiye’yi nasıl yeniden inşa edebiliriz? Türkiye’yi nasıl demokratikleştirebiliriz, saç ayakları oturmuş, yargının bağımsız olduğu, kuvvetler ayrılığının olduğu, denge denetleme mekanizmasının çalıştığı bir demokratik cumhuriyeti nasıl inşa ederiz? Deklarasyon bu tartışmalara çok iyi bir yerden cevap oluşturdu. Bütün toplumsal kesimlere, kadınlara, gençlere bu toplumun emekçilerine ve gönlü demokrasiden, eşitlikten, özgürlükten yana olan herkese seslenen bir deklarasyon. Türkiye’de siyaset yapma biçimini de bir kez daha dönüştürmeye dönük bir deklarasyon. Mevcut siyaseti getirip bir seçim meselesine indirgeyen, Türkiye’nin bütün esaslı sorunlarını pas geçen, oraları görmeden sadece seçim kazanmaya endeksli siyaseti de reddettiğimizi ifade ediyoruz. Mesele sadece seçim kazanmak değil, mesele demokratik bir ülkeyi inşa etmek, Kürt sorununun demokratik, barışçıl çözümünü gerçekleştirmek, kadın sorunundan iklim krizine kadar bütün sorunlara çözüm oluşturmak temel hedefimiz” sözlerine yer verdi.
‘HDP’nin bu çağrıyı yapması tarihidir’
HDP’nin, uzun zamandır toplumun çeşitli krizler içinde olduğunun tespitini yaparak bir kampanya süreci yürüttüğünü hatırlatan SYKP Eş Genel Başkanı Canan Yüce, “Önce ‘Adalet Kampanyası’ sonra HDP’liyiz, Her Yerdeyiz’ kampanyası ve yoksullukla ilgili bir kampanya yürüttü. Bunların hepsinin toplamında halkların, ezilenlerin, emekçilerin, kadınların, gençlerin taleplerini almış oldu. Bu deklarasyon da bu taleplerin bir yansımasıdır aynı zamanda. HDP, bu deklarasyonla ‘Biz bu sorunların çözümüne adayız, elimizden gelen her şeyi yapmaya hazırız’ çağrısı yaptı. Bütün mücadele güçlerini, toplumsal güçleri demokrasi isteyen, barış isteyen, adalet isteyen bütün güçleri hep birlikte bu ilkeler etrafında birleşmeye çağırmış oldu. HDP dönem dönem bu açıklamaları yapıyordu ama krizin bu kadar derinleştiği bir dönemde bu çağrıyı yapması tarihidir. Bugün demokrasi güçlerine düşen bu çağrıya yanıt vermektir ve 3’üncü yol dediğimiz, ezilenlerin tarihsel ittifakı dediğimiz bu yolu büyüterek ülkeye hep birlikte barışı, demokrasiyi, adaleti getirmektir” ifadelerini kullandı.
‘Tarihi bir deklarasyondu’
HDP Ağrı Milletvekili Dilan Dirayet Taşdemir de, uzun bir dönemdir Türkiye’de ciddi bir yönetememe sorunu ve derinleşen bir krizin içerisinde olduğunu söyledi. Bu krizlere karşı Türkiye halklarında ciddi bir itirazın da olduğunu dile getiren Dilan, “Herkes bir yol, çözüm bulma arayışında. Eşbaşkanlarımız tarafından açıklanan deklarasyonumuz barışa, demokrasiye, adalete çağrıdır. Türkiye’de yaşayan tüm farklılıklara, farklı kimliklere, aidiyetlere, inançlara, emekçilere, kadınlara, ezilenlere, Kürt halkına ve yılların biriktirdiği, derinleşen tüm bu sorunlara karşı bir yol haritası sundu. HDP’nin uzun yıllardır mücadelesini verdiği ilkeleri kamuoyuyla paylaştı. Çok önemli, tarihi bir deklarasyondu. Uzunca bir dönemdir partimize, mücadelemize yönelik saldırılar da gittikçe derinleşiyordu. Bu saldırı konsepti karşısında yayınlanan deklarasyon, bir kez daha HDP’nin halkların, gençlerin umudu olduğunu, Türkiye’deki bütün yaşanan sorunların da muhatabı, çözüm gücü, yol göstericisi olduğunu gösterdi” diye belirtti.
‘HDP ilkelere evet diyenlerle yürümeye hazır’
Deklarasyonda yer alan tüm maddeleri desteklediklerini aktaran Devrimci Parti Başkanı Elif Torun Öneren, kadınlar, Kürt halkı, diğer halklar, işçiler, gençler ve doğa katliamları olmak üzere her şeye değinen bir perspektif çizildiğini vurguladı. Elif, “HDP, bu perspektif doğrultusunda bu ilkelere ‘evet’ diyen herkesle seçime veya yol yürümeye hazırdır. Basında ittifaklara yönelik bazı spekülasyon haberler var. Bu ilkeler doğrultusunda HDP, ittifak yapacağı her birimle her yapıyla, her partiyle yol yürümeye hazırdır. Özellikle kadına da ağırlık verilmesi bizim olmazsa olmazımızdır” dedi.
‘Bizim kendi ilkelerimiz, duruşumuz var’
HDP Mardin Milletvekili Pero Dündar ise, deklarasyonun şimdiye kadar yürüttükleri çalışmaların ardından bir tutum belgesi mahiyetinde olduğunu ifade ederek, ihtiyaçlara ve Türkiye’de yaşanan krizlere cevap olmak için gerekli dönemlerde deklarasyon açıkladıklarını belirtti. Kürt sorununa dair süren tartışmalara da değinen Pero, “Tüm aktörler HDP üzerine bir tartışma yürütüyor. Hem iktidarın hem muhalefetin hem de toplumun beklentileri vardı. Bundan dolayı da bu deklarasyona ihtiyaç duyduk. Bizim kendi ilkelerimiz, duruşumuz var. HDP halktır, kadınlardır, gençlerdir. Biz de halk adına, tüm mücadele eden aktörler adına buradaki sözümüzü söyledik. Çözümünü de,  tartışmaları da,  müzakereleri de ancak tüm aktörlerle, halkla, kadınlarla, gençlerle yapabileceğimizi söyledik” şeklinde konuştu.
‘Kürt sorunu temel sorun’
Kürt sorununun Türkiye’nin temel sorunu haline geldiğine işaret eden Pero, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Kürt sorunu çözülmeden hiçbir sorunun çözülmeyeceği biliniyor, bu yüzden de bir haftadır tüm dünya Kürt sorununu tartışıyor. Herkes sorunun kimle çözüleceğini, kiminle oturulacağını, kiminle yapılacağını biliyor. Biz sadece tutumumuzu söyledik. Kendi çıkarı olan ya da seçim için hesaplar yapan hiçbir ittifakın içinde olmayacağımızı belirttik. Halklarla, kadınlarla, gençlerle ve tüm aktörlerle ittifak içinde olacağımızı ve Kürt sorununu bu temelde çözmeye hazır olduğumuzu, iktidara talip olduğumuzu söyledik. Sadece HDP Kürt sorununu çözemez, bir taraftır, aktördür. Onun için de böyle bir deklarasyonu açıklama ihtiyacı duyduk.”

 

/Jin News/