Kadınlar ‘yeni bir dünya mümkün’ mesajı verdi

Berlin’deki kadın konferansındaki konuşmalarda, “hedeflerimiz aynı” denildi ve “yeni bir dünya” mesajı verildi.

Almanya’nın başkenti Berlin’de Kadınlar Geleceğini Örüyor Ağı tarafından düzenlenen 2. Uluslararası Kadın Konferansı devam etti.

‘ARTIK DAHA RADİKALİM!’

Konferansın bitimine doğru konuşan kadınlar, verimli bir buluşma olduğuna dikkat çekerek, “Hedeflerimiz aynı” dedi ve “yeni bir dünya” mesajını verdi.


Barış aktivisti, feminist Genevieve Vaughan ABD’den konferansa katıldı. Vaughan, “ABD ve İtalya’dan geliyorum. 50 yıldır barış ve feminizm için çalışan bir yazar ve aktivistim. Yeni bir dünya için gerçekten çok güzel bir atmosfer. Feminizm ve dünya sevgisi, yaşam sevgisi üzerine kurulu farklı bir dünya. Ve bu çok dokunaklı ve güzel” dedi.

Vaughan, şunları belirtti:

“Şimdi daha önce olduğumdan daha da radikalleştim. Çünkü bu harekette ve bu radikalizm çizgisinde kadın gücünün ve kadın yaşamının arayışını hissediyorum.
Evdeki kadına yönelik şiddet, dünyadaki kadına yönelik şiddetle, yeryüzündeki ve tüm insanlara yönelik şiddetle ve bazı insanların diğerlerine yönelik şiddetiyle bağlantılıdır. Özellikle ataerkillik ile. Bu yüzden evet, dünyanın ataerkillikten kurtulmasını ve kadın değerlerine dayalı yeni bir şekilde yaşamasını diliyorum.”

‘KONFERANSTA BİRÇOK ŞEY ÖĞRENDİM’


Belucistanlı Sama Beluc ise şunları söyledi:

“Bu seminerlere ilk katılım deneyimim. Almanya’daki ilk yılım. Konferans çok iyiydi. Beni etkiledi. Benim için çok iyi bir deneyimdi. Birçok şey öğrendim. Kürt ailelerle yeni ilişkiler geliştirdim.

Devrim kadınlar için yaşanıyor. Burada olan devrim destekçileri gelecek için iyi bir umuttur. Kendimiz için değişimi getirebiliriz, Belucistan için, Kürdistan için ve işgal edilmiş ülkeler için, kendi hakları için mücadele edenler için. 
Benim için gerçekten en iyi deneyimdi. Burada bulunmak benim için onurdur.”

‘HERKESİ ÖZGÜRLEŞTİRMEK GEREKİYOR’


Meksikalı Violetta Gallardo, şu değerlendirmeleri yaptı:

“Paris’te kalıyorum. Bu etkinliğe katıldığım için çok mutluyum. Çünkü tüm dünyadan kadınlar bilgi alışverişi yapmak, dünyada maruz kaldığımız tüm şiddet türleriyle mücadele etmek edildi. Bu şiddet sadece kadınlara, kızlara veya çocuklara karşı değil; aynı zamanda erkeklere karşıdır. Çünkü erkek olmak için kadına karşı şiddet uygulaman gerekir, domine etmen gerekir!
Buradayım çünkü inanıyorum ki kendi haklarım için mücadele etmezsem diğer kadınlar için mücadele edemem. Sadece kadınları özgürleştirmek değil; aynı zamanda cezaevlerinde bulunan erkeklerin özgürleştirilmesi de gerekir. Bu nedenle buradayız, barışı inşa etmek için. Önce kendimizi özgürleştirmek, sonrasında dünya barışını sağlamak için.

İdealist bir dünya uğruna harekete geçmek için nahif bir yaklaşım değil; ben Paris’te bazı kolektiflerin parçasıyım. Ve bizler yapabileceğimiz bazı spesifik etkinlikleri yapıyoruz, kürtaj kampanyasını nasıl yapabiliriz, yasal olmasına karşın ‘kadınlar ve yapabilecek doktorlar yapmak istemiyorsa’ gibi konuyu anlatacak spesifik eylemler yapıyoruz. Aynı zamanda politik düşüncelerimizi inşa ediyoruz.

Atmosfer olarak buradaki tüm kadınlarla konuşmak istiyoruz. Çünkü biliyoruz ki her birimiz farklı yerlerde farklı etkinliklerde bulunduk. Ve bizler dünyada farklı amaçlar için farklı yöntemler kullanabiliyoruz. Çok mutluyum burada bulunmaktan.”

‘HEPİMİZ AYNI HEDEFLERE SAHİBİZ’


Berlin’den konferansa katılan Patricia Redzewsky ise şöyle konuştu:


“Aslen Polonya doğumluyum. Şirketler ve kurumlar için çeşitlilik danışmanı olarak çalışıyorum. Aynı zamanda güçlendirme. Bu yüzden bu alan benim için çok özel, burada çok fazla kadın var, dünyanın her yerinden kadınlar. Bu yüzden çok takdir ediyorum ve atmosfer harika! Size garip ve farklı türden düşünceler veriyor. Ama hepimizin aynı hedeflere sahip olduğunu fark ettim. Dünyanın farklı yerlerinden gelsek bile. Dünyada neler olup bittiği, nereye gitmemiz gerektiği ve dünyaya neyin gelmesi gerektiği konusunda oldukça benzer duygular… Daha fazla barış getirmek, bu kadim bilgeliği ve özgürlüğü daha fazla getirmek gibi. Bu özgürlükle ilgili. Hepimizin bu hedefi var ve ben de bunu istiyorum. Sağlık sisteminde çalışıyordum ve şimdi şirketlerde danışmanlık yapıyorum. Bu yüzden hepsini bir araya getiriyorum. Dün sağlıkla ilgili bir atölyedeydim. Gücümüzü bir araya getirebiliriz, düşüncemiz bu hareketi sürdürüyor. Bu yüzden herkesi çevrimiçi katılmaya gerçekten davet ediyorum. Böylece, her bireyin burada Berlin’de bulunmasına karşı yeni sınırlar var. Bence dünyanın herhangi bir yerinde de katkıda bulunabiliriz.”

‘KÜRT KADINLARLA ÇALIŞMAK ÇOK ÖNEMLİ’


Ukraynalı Anastasia, “Burada olmaktan ve dünyanın dört bir yanındaki kadınların farklı deneyimlerini dinlemekten mutluluk duyuyorum” derken, Anastasia H. ise şöyle dedi: “Ben de Ukraynalıyım. Sürgündeki bir Ukraynalı olarak burada Kürt kadınlarla ortak çalışmak çok önemli. Büyük bir direniş var ve diğer feminist perspektiften direniş ve patriyarkal dünyayı değiştirmek için ve dünyadaki diğer çatışmalar yoluyla hedefe ulaşmanın nasıl mümkün olduğu üzerine bir konferans. Herkes için gerçekten özgür bir alan var. Ve herkes duygularını, hislerini ve herhangi bir düşünceyi paylaşabilir. Ve özellikle bir Kürt kadının konseri gibi. Çok güzeldi. İlham verici bir konferans var. Ve bu kadar büyük bir konferans yapmak nasıl mümkün olabilir? İnsanlar ve kadınlar çok güzel.”

‘DAVAMIZ KÜRT HALKININ DAVASINA BENZİYOR’

Madrid’deki Mapuche Halkına Destek Koordinasyonu Sözcüsü Nélida Molina, “Mapuche topraklarındaki direniş davamız, Kürt halkının yurduna ve direnişine benziyor. Çok ortak noktamız var. Kürt halkıyla çok benzer tarihlere, geleneklere, kültüre ve kozmosa sahibiz. İşte bu yüzden buradayım, işte bu yüzden bu sürece eşlik etmeye, kültürümüzü, dilimizi, değerlerimizi paylaşmaya ve doğanın savunulmasının bu toplantıya katılan tüm yerli halklar için ortak olduğu fikrini gerçeğe dönüştürmeye geldim. Bu yüzden çok teşekkür ederim. Mücadelede görüşmek üzere” dedi.

ŞEHİT ANNESİ GORDİNİ DE KONUŞTU

Şehit Alina Sanchez’in annesi Patricia Gordini, şunları söyledi: 
“Alina’dan önce Kürt halkı hakkında hiçbir şey bilmiyordum ve o beni Kürt kadınlarıyla tanıştırdı. Onun sevgisi bana her şeyi anlattı. Evet, beni etkiliyor. Cenazesini kaldırmaya gittiğimde Sahba’daydım ve orada hareketin kadınları ve bazı erkekleriyle pembe kıyafetler içinde karşılaştım. Ve o alanda sevgiyi hissettim, Alina’nın her zaman bahsettiği şey buydu, insanlar insani temas için, devrim için gerçekten çok açıktı.

İletişim ve iklim çok yoğun. Benim için çok dokunaklı çünkü her şey beni Alina’ya geri götürüyor. Alina toplantılarda, yeniden bir araya gelmelerde ve yeni insanlarla ya da sırf annesi olduğumu bildikleri ya da beni ona benzettikleri için bana gelen insanlarla karşılaşmalarda hep var. Bu da insana çok şey hissettiriyor, öyle değil mi? Evet, iyi olanı da. Lolita veya Vilma Almendra gibi sosyal hizmetlerle ilgili insanlarla tanışmak, onlarla başka alanlarda paylaştıklarımı… Ben Cauca’daydım, Lolita uzaktaydı, Alina da benim evimdeydi. Ekim ayında Arjantin’de, San Luis’de düzenlenen Kadın toplantısındaydık.

Bu (konferans) iyi olanın, devrimin, kadın haklarının ve her şeyin doğrulanmasıdır. Hayata farklı bir açıdan bakmak gibi değil.

Bugün birçok kez duyduğumuz gibi, kadın cinayeti sadece bir kadın cinayeti değildir. Şiddet bir tarafın, her gün yanınızda olan bir kişinin sessizliğidir. Görmezden gelinmek ya da dışlanmak şiddettir. Farkında olmak, bir mesaj olarak kişisel farkındalıkla başlamak, kişisel olana dışsal olandan daha fazla dikkat etmek diyebilirim, çünkü eğer ihlal edildiğimi söylediğimin farkında değilsem, nasıl bir mesaj gönderebilirim veya kendimi koruyabilirim veya bu şiddete karşı mücadele edebilirim?”

‘BİRBİRİMİZE GÜÇ VERDİK’


Semra Uzunok da şu mesajları verdi:

“3 yıldır siyasi sürgünüm ben de. Türkiyeliyim, Boşnak bir kadınım. Konferans aslında 41 ülkeden gelen kadınlarla kadının kadın sözünün ortaklaştığı, sınıf, ırk farkının kalktığı ve kadınlık durumunun ortaya çıktığı bir deneyim ve gerçekten çok büyük bir organizasyon. Bütün dilleri ortaklaştıran, çevirileriyle, günleri iyi planlamasıyla gerçekten çok büyük bir başarı.
Özellikle ekonomik krizin bu kadar derinleştiği ve kadın kırımına varan bir dönemde dünya kadınlarının bir araya gelmesi ve çözüm önerileri üretmesi çok anlamlı.

Biz kadınların kurtuluşu olarak da burada izliyoruz, dinliyoruz, tanışıyoruz. Birbirimizin gözünün içine bakıyoruz ve birbirimize gülüyoruz en önemlisi. 

İran’da, Kürdistan topraklarında, dünyanın herhangi bir yerinde bir kadını kaybettiğimizde hep bütün dünya dillerini bilmek ister ve acıları bütün dünya kadınlarıyla paylaşmak isterdim. Aslında iki gündür yaşadığım bu deneyim bana bu yetiyi vermiş gibi hissettim. Dünyadaki bütün kadınların acılarını, mücadelelerini bir sesten, bir kadın sesinden dinlemek, birbirimize güç verdi. Bundan sonraki mücadelemiz buradan aldığımız güçle devam edecek.

Ve ben bu yüzyılın kadın yüzyılı olacağı inancımla Ortadoğu’da, Suriye’de, Kürdistan topraklarında savaşın ve kıyımın son bulması için bir adım olduğunu düşünüyorum.

Umarım, bu deneyimler hepimize yerlerimize döndüğümüzde daha güçlü bir atılım yapmamıza sebep olacak. Yani bu dönem artık savaşın kirli yüzünün, kimyasal silahlarla insanların katledildiği bir dönemde kadınlar birlikte daha güçlü. Buna inanıyoruz. Yani hem Kürdistan’da katledilen hem de İran’da katledilen kadın yoldaşların aslında kadın tarihi açısından bir dönüm noktası olduğunu düşünüyorum. Özellikle İran Kürdistanı’nda yaşanan bunca kadın kıyımında bir dönüm noktası olduğunu düşünüyorum. İşte kadınlar İran’da rejimi zorlayan rejimin yıkılması için -işte kırk beş gün oldu sanırım- mücadelesi ‘jin, jiyan, azadi’ sloganıyla devam ediyor. O yüzden de bu bir dünya sloganı oldu. Artık sadece Ortadoğu, Kürdistan, Türkiye topraklarında değil dünyanın her yerindeki kadınlar bu sloganı benimsediler ve hayatlarının önüne koydular.

Nagihan kadın mücadelesinde çok önemli bir çalışandı, emektardı, kadın mücadelesinin kilit taşlarından bir biriydi. Jineoloji dergisinin ve o kuramın emekçilerinden biriydi. Süleymaniye’de çok haince katledildi ve bize sorumluluk da yüklenmiş oldu. Yapamadıklarını, bundan sonra hayatta olamadıkları bütün sürelerde onların yerine de mücadeleye devam etme sorumluluğunu hissettik bir kez daha.”

‘SADECE SORUNLARI DEĞİL ÇÖZÜMÜ DE KONUŞTUK’


Uluslararası Öcalan’a Özgürlük, Kürdistan’da Barış İnisiyatifi sözcülerinden, aynı zamanda konferansın organizatörlerinden Havin Güneşer de şu değerlendirmeleri yaptı:

Tüm dünya ‘jin jiyan azadi’ sloganı ile çalkalanırken biz de burada iki günlük çok önemli konferans gerçekleştirdik. Sadece tartışmadık; gittikçe yoğunlaşan ataerkil erkek egemenlikli kapitalist modernitenin öldürücü gerçekliği karşısında ve bunun faşist devletlerce somutlaşması karşısında kadınlar bu gerçeklikle nasıl mücadele edecek, nasıl yüzleceşek, nasıl bir araya gelecek, bunları da ele aldık. Bu tartışma bugün başlamadı ama derinleştirildi. Yoğun olduğu kadar heyecan vericiydi. Tekrardan gördük, hikâyelerimiz o kadar benzer ki.

Coğrafyalar farklı da olsa birbirinden uzak da olsa aslında erkek egemenlikli sistemin yöntemi aynı. Bazı yerlerde daha sofistike olabilir, az görünebilir, bazı yerlerde daha kaba olabilir, nitekim Kürt halkı, Mapuche halkı, Maya halkının bu kapitalist moderniteyi daha kaba yaşadığını gördük. Bu yöntemleri anlamak, paylaşmak ve nasıl bir ortak anlayış, ruh, mücadeleye gidebileceğimizi tartışmaya açmak önemliydi. Konferans beklentilerimize önemli ölçüde yanıt oldu. Hedefimiz, kadınlar olarak ‘devlet dışında bir sistemi nasıl ortak inşa edebiliriz’di, çünkü sadece var olana karşı mücadelenin yetmediğini pratiklerimizden görmekteyiz. Eş zamanlı olarak neyi nasıl istediğimizi daha iyi ifade etmek, yolunu, yöntemini ortaya çıkarmaktır önemli olan ki erkek egemenlikli sistem yeniden yeniden hortlayarak fırsat bulduğunda daha vahşice yöneliyor. Kadın kırımından giderek toplum kırımına gidiyoruz ve dünyamız yok olma eşiğinde. O açıdan tabii bu tartışmalar beklentimize önemli ölçüde yanıt oldu ama devam ettirilecek tartışmalar çünkü o kadar yol ve yöntemlerle birbirimizden koparılmaya çalışıyoruz ki. Önemli bir ilk adımdı. Kapitalist modernitenin kullandığı yol ve yöntemler aslında gördük ki her yerde çok birbirinden farklı değil ama özellikle Kürdistan’da şunu gördük ki sistem ‘jin, jiyan, azadi’nin vücut bulmaması için topyekûn bir saldırı içinde. Bu saldırıyı çeşitli biçimlerde yapıyor. Sayın Abdullah Öcalan’ın bu koşullarda tutulmasının da tamamen bir stratejinin parçası olduğunu, direnen gerillaya dönük kimyasal saldırıların bu konseptin parçası olduğunu ve Bakur, Rojhilat, Rojava’da açığa çıkan tüm benzeri saldırıların sadece Türkiye patentli olmadığını, kapitalist modernitenin, NATO’nun paketi içinde geldiğini konuştuk. Ortak mücadelenin bütün bunlar kapsamında da ele almak gerektiği konuşuldu. Siyasi tutsaklar için çok çağrılar yapıldı. Sayın Hocamız Şebnem Korur Fincancı açısından da destek, dayanışma mesajları dile getirildi.”

 

/ANF/