Bir türlü azalmıyor hayatımızdaki ‘keşke’ler

Merhaba yoldaş,

Buralara kadar gelip de seni görmemek başka bir acı olup oturdu yüreğime… oysa bu umutla da gelmiştim. Seni görmek, sana tekrar sarılmak ve kısa da olsa ama bir asra yetecek kadar biriktirdiklerimi paylaşmak ve senin yüreğinin dile gelmesini sağlamak. Aslında en fazla da seni dinlemek, yüreğinin derinliklerinde kendine bıraktıklarını… Belki bizim bencilliğimiz belki de senin hep abla takınmalarında dolayı kendi acılarını bizimle yeterince paylaşmadın. Belki hepimiz kendi acımızda yalnızızdır. Ama en çokta kendime kızıyorum, senli zamanlarda ben ne yapıp edip bir yolunu bulmalıydım, kendine biriktirdiklerini daha fazla paylaşabilirdim. 

Çok kızıyorum ya da kızıyoruz ama ‘keşkeler’ de bir türlü azalmıyor hayatımızda, azalmadığı gibi gittikçe çoğalıyor. Bizden, zamandan, çağdan artık birçok sebepten kaynaklı, hep bir şeyler yarım kalıyor bu hayatta. En kötüsü de sanki yarım kalmak zorunda gibi düşünmek ya da öyle ele almak. Oysa bazı şeyler hiçte yarım kalmamalı, kalmak zorunda değil.  Sınırları zorlama gücü ve cesareti olsa belki küçük de olsa değiştirebiliriz bazı şeyleri…

Cane, yarın yolcuyum, epey burada kaldık. Ben, Şilan, D… Malatya epey tartıştık. Bir süre Ş… ve Ç… birlikte kaldık. Senin eksikliğini hep hissettik. Tablonun bir parçası hem de önemli parçası eksiktir. Bundandır ki ne kadar resim çektirdiksek de bir türlü beğenemedik. Birçok arkadaşı gördüm, en son F….de geldi, onunla eğitim süreci ve sonrasını tartıştık. Kulakların çınladı mı bilmiyorum, sosyal alanı, misafirleri, senin makarnanı ve bir de F… ve Ş… için getirdiğin hediyeleri anlatıp anlatıp güldük. Her anı bir başka anıya yol açtı, zaman nasıl akıp gitti bilmedik. Yine de seninleydik ve hep seninle olacaktık. Fatma yoldaşı iş yoğunluğu biraz da onun duyarsızlığı nedeniyle fazla göremedik. Kurultayda birlikteydik. A…. her şeyi anlatmıştır. Ben de bu süreci, yaşadıklarımızı günlüğüme yazacağım. Benim de tanımım, yorumum tarihe mal olsun. Şimdi bunlara girmeyeceğim.

Burada kaldığımız süre boyunca kitap okudum, Kaybedenlerin Belleği romanı beni çok etkiledi. Ne kadar benziyoruz birbirimize. İsmi değiştir sanki hikâye bizi, bizleri anlatıyor. Devrimin, devrimcilerin ortak kaderi mi bilemem. Oysa biz bu kaderi değiştirmek içinde yol almıştık? Neyse bu konulara girmeyeceğim demiştim. Ama hiç olmadığında daha fazla yoğunlaştığımı bilmeni isterim. Aslında Rojava özelde Kobani iyi oldu. Daha fazla somutlaştırdı, yoğunlaştırdı. Sen haklıydın, farklılıklara daha fazla açık olmam gerekiyor! Aslında açık birisiyim ancak alanlar ayrı!.. Kısa ama öğretici bir süreç oldu.

Kurultay sonrası artık Kongra Star çalışmalarına bakacağım. Sanırım daha iyi olur. Gittiğimde beri tüm bu değerlere, direnişe layık olma temelinde yol aldım, alacağım. Ama yüreğim hep Bakur’da. Cizre’de, Sur’da, Nusaybin’de takılı kalmış zamanım. Bir türlü akmak bilmiyor. Bir kıvılcım çakılsa ertesi gün oralardayım. Zaten bir adım ötesi. Ekip de tamam. Sanki kopacak bir tufan, bu böyle devam etmeyecek. Ve bu sefer kıyısından, köşesinde izlemeyeceğim tam ortasında yer alacağım. Artık memleketine de giderim. Belki yarım kalanı orda tamamlarım!

Beritan yoldaş, bir daha ne zaman görüşürüz bilemem ancak o gün gelene kadar kendine çok iyi bakacaksın. Benim için ne kadar değerli olduğunu söylememe gerek yok. Yürek karemdeki yerin hep aynı anlamını koruyor, aynı tadını. Kendin için, seni sevenler için kendine çok ama çok iyi bakacaksın. 

Başta Hezil ve Arjin olmak üzere orada bulunan tüm arkadaşlara selam söyle. Özlemle sizi kucaklıyorum. Sana birkaç parça ve son resimleri de gönderiyorum. Yeğenim Harun orda Cilo’dadır.  (Harun şehit oldu) Ona da imkan olursa gösterirsin. Onu da sevgiyle kucaklıyorum. Seni yüreğine, yüreğimize emanet ediyorum. Sağlık, başarı ve sevgi hep seninle olsun.

Sevgilerimle

Leyla Agiri

19 eylül 2017 Mahmur