Keskin: Cinsel işkence toplumsal direnişi çökertmeye yöneliktir

İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin, Boğaziçi eylemleriyle tekrar gündeme gelen devlet kaynaklı cinsel şiddetin uzun yıllardır kullanılan bir yöntem olduğunu belirterek, “Kadınlara yönelik cinsel işkence toplumsal direnişi çökertmeye yöneliktir” dedi. 

Ülkedeki toplumsal olaylara öncülük eden kadınların gözaltına alınarak, cinsel işkenceye maruz kalmasını Mezopotamya Ajansı’na değerlendiren İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin, tamamı asker, polis, korucu ve infaz koruma memurlarından oluşan faillerin cezalandırılmadığını, bu yöntemlerle kadınlar üzerinden toplumsal direnişin çökertilmek istendiğini ifade etti.  

Ülkede giderek artan baskıcı ortama karşı tepkiler kitlesel eylemlere dönüşürken, buna öncülük eden kadınlar, gözaltına alınarak götürüldükleri kolluk birimlerinde taciz ve çıplak arama gibi cinsel şiddet uygulamalarına maruz kalıyor. 

Boğaziçi Üniversitesi’ne atanan kayyım rektör protestoları sırasında gözaltına alınan gençlerin götürüldükleri emniyette maruz kaldıkları uygulamalar, devlet kaynaklı cinsel şiddet ve işkenceyi tekrar gündeme getirdi. 

Devlet tarafından cinsel işkenceye maruz kalan kadınlara hukuki destek vermek amacıyla 1997 yılında kurulan Gözaltında Cinsel Taciz ve Tecavüze Karşı Hukuki Yardım Bürosu 23’üncü yılını geride bırakırken, bugüne kadar 800 kadına hukuki destek verdi. 

 FAİLLER POLİS, JANDARMA, KORUCU…

 Büronun son verilerine göre, 2020 yılının ilk 10 ayında 75 kadın başvurdu. Kadınların 50’si gözaltında, 20’si cezaevlerinde tacize maruz kalırken, 5’i ise tecavüze uğradı. Yine büronun verilerinde suç failleri, polis, jandarma, özel tim, korucu, infaz koruma memurları ve kamu görevlileri olarak sıralandı. Bu failler hakkında 29 dava açılırken, kapanarak arşive kaldırılan dosyaların sayısı 46 olarak kayıtlara geçti. 

Gözaltında Cinsel Taciz ve Tecavüze Karşı Hukuki Yardım Bürosu’nun kurucularından İHD Eş Genel Başkanı Avukat Eren Keskin, kadınların devlet birimlerinde maruz kaldığı cinsel saldırı, taciz ve çıplak aramayı değerlendirdi.  

YAŞADIKLARINI ANLATAMADILAR 

Büroyu kurdukları ilk yıllarda cezaevlerindeki kadınların yaşadıklarını kayıt altına aldıklarını ancak bir süre sonra özellikle Kürt kentlerinden yoğun başvuruların yapıldığını belirten Keskin, 1990’lı yıllarda bölge  kentlerinde görüştükleri kadınlara askerlerin “çok kötü şeyler” yaptığını ancak hiçbir zaman ne olduğunu anlatamadıklarını söyledi. 

Cinsel işkencenin artık konuşulabildiğini ifade eden Keskin, “Başladığımız günden bu yana 800 kadın ve trans kadın başvurdu. Ama bu sayı hiçbir zaman gerçeği yansıtmıyor. Cinsel işkence, en zor açıklanan işkence türüdür. Birçok kadın utanıyor, korkuyor, kirlenmişlik hissediyor. Yalnız kalacağını düşündüğü için anlatamıyor. Ayrıca anlatmak da kolay değil. Feodal değer yargılarıyla donatılmış bir toplumuz” ifadelerini kullandı. 

Çıplak arama ve cinsel işkencenin uzun yıllardır kullanılan bir yöntem olduğunu sözlerine ekleyen Keskin, daha önce yaşadıklarını anlatamayan kadınların özelikle son yıllarda hak arama bilincinin gelişmesiyle artık anlatabildiklerini dile getirdi. 

 KADIN ÜZERİNDEN TOPLUMA MESAJ

Bu yöntemlerin hepsinin kadın üzerinden toplumu korkutma ve sindirmeye yönelik olduğuna dikkat çeken Keskin, “Kadınlara yönelik cinsel işkence toplumsal direnişin direncini kırmak ve çökertmeye yöneliktir. Amaç toplumsal olaylarda öncülük eden kadınların direncini kırarak gelişen direnişin önünü almaktır” diye belirtti. 

 TEK FAİL CEZA ALMADI

Keskin, büroya başvuran kadınların maruz kaldığı hak ihlallerini yaptıkları başvurularla yargıya taşımaları ve cinsel işkenceyi belgelemelerine rağmen yaşanan cezasızlığa değinerek, “Ancak mahkemeler cinsel işkence için Adli Tıp Kurumu (ATK) raporunu kabul ediyor. Adli Tıp Kurumu da bir devlet kurumu. Bu konuda büyük sorunlar yaşıyoruz. Kaldı ki rapor olsa bile faillere ceza verilmiyor. Bugüne kadar açtığımız davalarda tek bir cinsel taciz ya da tecavüz failine ceza verilmedi. Ancak AİHM de kazandığımız çok sayıda dava var” dedi.   

 HUKUKİ HAKLARINIZDAN VAZGEÇMEYİN

Türkiye’nin birçok uluslararası sözleşmeyi imzaladığını ancak bu sözleşmelere tamamen aykırı davrandığını vurgulayan Keskin, şöyle devam etti: “Mağduriyete uğrayan kadınlar yasal olarak haklarının olduğunu bilip mutlaka suç duyurusunda bulunsunlar. Yargıya haklı olarak büyük bir güvensizlik var, ama yine de mutlaka başvursunlar. Çünkü yargı iç hukukla bitmiyor. Uluslararası hukuka başvuru imkânları da var. Kadınların biat etmeyerek, hukuki haklarından faydalanmalarını istiyorum.”  

/MA – Semra Turan /