KESK’li kadınlar: Cinsiyetçiliğe ve yoksulluğa karşı birlikte mücadeleye

KESK Ankara Şubeleri Kadın Platformu yaptığı açıklamada, “Kadınları görmezden gelenlere, cinsiyetçi ve homofobik yaklaşımlara, kadın düşmanlarına birlikte karşı koymaya ve de yıllardır yılmadan sürdürdüğümüz eşitlik, özgürlük, emek, barış, laiklik, demokrasi mücadelemizi birlikte yükseltmeye çağırıyoruz” dedi, taleplerini sıraladı.

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Ankara Şubeleri Kadın Platformu, krize, yoksulluğa, zamlara, nafaka hakkı gaspına ve emek sömürüsüne karşı Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Ankara 5 Nolu Şube önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. “Krize, yoksulluğa, zamlara, nafaka hakkı gaspına ve emek sömürüsüne karşı birlikte mücadeleye” yazılı pankart taşıyan kadınlar “Sefalete teslim olmayacağız”, “Erkek vuruyor devlet koruyor”, “Erkekleri koruma nafakama dokunma”, “Saraya değil kadınlara bütçe”, “Kadın cinayetleri politiktir” ve “İstanbul sözleşmesi yaşatır” sloganları attı.

 

Açıklama metnini KESK Ankara Şubeleri Kadın Platformu Dönem Sözcüsü İlkay Ersus okudu.

 

‘İşsiz kadın sayısı 2 milyona yaklaştı’

 

Türkiye tarihinin en derin ekonomik krizi yaşanırken açlığın, yoksulluğun, zamların, ölümlerin asıl sebebinin virüs değil patriyarkal kapitalist sistem olduğuna işaret eden İlkay, “Ekonomik kriz olanca hızıyla derinleşirken, en ağır biçimde yoksullaşanlar yine kadınlar. İşgücü içerisindeki her 10 kadından yalnızca 3’ü çalışıyor. 2019 yılında 500 bin kadın ev içi bakım hizmetleri nedeniyle işinden ayrıldı! 12 milyon kadın ise ev işleri nedeniyle çalışma hayatına giremedi! Türkiye’de işsiz kadın sayısı 2014’ten 2019’a yüzde 52 arttı, 2 milyona yaklaştı! 1 milyondan fazla kadın uzun sürelerle ve kayıt dışı çalıştırılıyor! Türkiye’de erkekler, kadınlardan yüzde 8 fazla kazanıyor!” şeklinde konuştu.

 

‘Kadınlar şiddet sarmalına geri gönderiliyor’

 

Çalışma yaşamında esas hale getirilmek istenen güvencesizliğin kadınlar açısından mobbingi, ayrımcılığı artırdığını ve örgütlenme ile hak aramanın önüne geçtiğini vurgulayan İlkay, mevcut siyasal iktidarın gerici, kadın düşmanı rejimini inşa etmeye devam ettiğini kaydetti. İlkay, “Erkek şiddeti karşısında hayatını yeniden kurmaya çalışan kadınlar sürekli iktidarın ördüğü duvarlara çarpıyor. Artan hayat pahalılığı ve işsizlik yüzünden boşanmakta zorlanan kadınlar şiddet döngüsüne devlet eliyle geri gönderiliyor. Boşanmaların zorlaştırılması ve nafaka hakkımıza yönelik saldırılar yetmediği gibi özellikle boşanma sürecinde gidecek yeri olmayan ve yüksek kiralar yüzünden ev kiralayamayan kadınlar tekrar şiddet sarmalına geri gönderiliyor” dedi.

 

‘Kadınların nafaka hakkına dokunma’

 

İlkay, 6’ncı Yargı Paketi ile tartışılan nafaka hakkına dair konuşurken, nafaka miktarının Türk Medeni Kanunu’nun 175’inci maddesi uyarınca nafaka yükümlüsünün mali gücü oranında belirlendiğini hatırlattı. İlkay, “Kadınların deneyimleri bize gösteriyor ki çoğunluğu yaklaşık aylık 300 TL yoksulluk nafakası almaktadır. Nafaka miktarı standart olmayıp hakim tarafından belirlendiğinden kadınları yoksulluktan kurtaracak ya da çocukların bakımını karşılayacak nafakalar bağlanmamaktadır. Türkiye’de açlık sınırının 4 bin 13 TL olduğu düşünüldüğünde kadınların çalışmak yerine ömür boyu nafaka almayı tercih ettiği ya da kadınların nafaka alabilmek için 1 hafta evli kalıp boşandığı gibi argümanlar akıl dışı kalıyor. Bu sebeple kadınların nafaka hakkına dokunma diyoruz” ifadelerini kullandı.

 

İlkay taleplerini ise şöyle sıraladı:

 

“*Asgari ücret geçim ücreti olsun.

 

*Devlet tarafından elektrik, su, doğalgaz yardımı yapılsın.

 

*Kent yoksullarının bulunduğu mahallelerde yaşayan kadınların en önemli ihtiyacı olan hijyenik ped devlet tarafında ücretsiz karşılansın.

 

*Bu mahallelerde yaşayan kadınların en önemli harcama kalemini oluşturan ve bu sebeple ulaşamadıkları bebek maması desteği sağlansın.

 

*Grevli, gerçek bir toplu sözleşme yasası yapılsın, kadınların görüşmelerde temsiliyeti sağlansın.

 

*ILO standartları ve kamu emekçisi kadınların fiziksel ve sosyal koşulları dikkate alınarak, çalışan hamile kadına doğum öncesi 8 hafta, doğum sonrası 24 hafta olmak üzere en az 32 hafta ücretli doğum izni verilsin. Doğum sonrası ücretli-ücretsiz izin ile süt izni kullananlar sosyal ve özlük hak kaybı yaşanmaması sağlansın.

 

*ILO’nun 190 sayılı Şiddet ve Taciz ile mücadele Sözleşmesi imzalansın. Kadınlara ve LGBTİ+lara uygulanan ayrımcılık, fiziksel cinsel, psikolojik, ekonomik şiddet ve taciz, sözlü sataşma, ısrarlı takip ve dijital taciz son bulmalı, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlandığı bir çalışma yaşamı ve ortamı sağlansın.

 

*Boşanan, boşanma aşamasında olan, fiziksel, cinsel, psikolojik, ekonomik şiddet ve taciz, ısrarlı takibe uğrayan kadın emekçilerin tayin ve yer değişikliği talepleri herhangi bir belge ibrazı istenmeksizin kabul edilsin.

 

*Çalışma yaşamında şiddet ve taciz aynı zamanda çalışanların sağlık sorunu olarak görülsün ve İşçi Sağlığı ve Güvenliği Kurulu’nun çalışmalarının bir parçası haline getirilsin.

 

*8 Mart’ta tüm kamu çalışanı kadınların ücretli izinli sayılması için yasal düzenleme yapılsın.

 

* Kamu kreşleri yeniden açılmalıdır. Kadın erkek fark etmeksizin en az 50 çalışanın olduğu işyerlerinde, ücretsiz, nitelikli, anadilinde ve gerektiğinde 7/24 hizmet verecek, istihdam biçimine bakılmaksızın tüm çalışanların yararlanacağı kreşler açılsın.

 

*İstanbul Sözleşmesi’nin feshi iptal edilsin, sözleşmenin etkin bir biçimde uygulanması sağlansın.

 

*Kadınların çifte mesaisi göz önünde tutularak erken emeklilik ve yıpranma payı sosyal güvenlik sistemine dâhil edilsin.

 

*Nüfusu 50 bini geçen belediyelerde şiddete ve istismara uğrayan kadın ve çocuklar için sığınma evleri açılmalı, sığınma evlerinin uluslararası standartlara uygun hizmet verecek hale getirilmesi sağlansın.

 

*Kamuda toplumsal cinsiyet eşitsizliklerini ortadan kaldırmak ve kadınların yönetim düzeylerinde yer almalarını sağlamak için cinsiyet eşitliği sağlayan mekanizmalar uygulansın.

 

*HPV aşısı (rahim ağzı kanser aşısı) ücretsiz olsun.”

 

‘Eşitlik, özgürlük demokrasi mücadelemizi yükseltmeye çağırıyoruz’

 

Tüm kadınları talepleri etrafında KESK’e bağlı sendikalarda örgütlenmeye çağıran İlkay, “Kadınları görmezden gelenlere, cinsiyetçi ve homofobik yaklaşımlara, kadın düşmanlarına birlikte karşı koymaya ve de yıllardır yılmadan sürdürdüğümüz eşitlik, özgürlük, emek, barış, laiklik, demokrasi mücadelemizi birlikte yükseltmeye çağırıyoruz” dedi.