Lazy Women : Kadınların Tembellik Hakkı Üzerine

Dünyada ölümcül bir pandemi varken bile tembel olmaya hakkımız yok. Evlerimizden bir şekilde hem daha çok yemek tarifi bilen hem de daha fit mitolojik bir yaratık gibi çıkmalıyız. Nihayet okumayı ertelediğimiz tüm kitapları okumalı, egzersiz yapmalı, çocuğumuzla yaratıcı oyunlar oynamalı ve belki online eğitimlere katılmalıyız. 

 

Lazy Women ise bu temel hakka sahip çıkan, hayatının en azından bir dönemimde tembellikle suçlanan tüm kadınlara ithaf edilmiş bir platform. Misyonlarını tembelliğin olumsuz çağrışımlarıyla ve özellikle kadınları hedef alan “üretkenlik” baskısıyla savaşmak olarak tanımlıyorlar.

 

5 Harfliler   Lazy Women internet sitesinin kurucuları Zsofi ve Bori ile konuştu…

 

Bize biraz kendinizden bahseder misiniz? Kendinizi ne zaman feminist olarak tanımlamaya başladığınızı da merak ediyorum. 

 

Zsofi: Ben Zsofi, Budapeşteliyim. Uzun süre İngiltere’de okudum ve yaşadım. Daha sonraysa bir süre Fransa’da yaşadım ve şimdi tekrar buradayım. Eğitim ve iş açısından geçmişim her zaman siyasetle yakından ilgiliydi. Siyasete hep ilgi duydum, bu yüzden üniversitede de bu bölümü seçtim. AB, Macaristan ve belediye siyaseti alanlarında çalıştım. Şimdi daha diplomatik bir alanda çalışıyorum.

 

Feminizm fikri bir bakıma uzun zamandır çalıştığım alanlarla yakından ilişkili çünkü feminizm doğası gereği politik. Çevremizdeki sosyal yapıları ve normları sorgulamak ve daha eşit bir toplum için çabalamakla ilgili. Bununla birlikte, kendimi genç yaşta feminist olarak tanımlayıp tanımlamadığımdan emin değilim. Ama tanımlasaydım bile şu an kastettiğimden farklı bir şeyi kastetmiş olacağımdan eminim. Muhtemelen son 4-5 yılda cinsiyete, kendimizi ve çevremizi tanımlamaya olan ilgim daha yoğun ve odaklı hale geldi.

 

Bori: Ben Bori, ben de Macaristan’da doğdum ve 5 yıldan fazladır Birleşik Krallık’ta yaşıyorum. İlk olarak üniversite okumak için geldim ve o zamandan beri burada çalışıyorum. Eğitimim ekonomi üzerineydi, şimdi de ekonomistim. Ekonomi ile eşitsizlik kavramı arasındaki ilişki, gelir ve servet eşitsizliğiyle cinsiyet arasındaki kesişmeler benim için ilgi çekici. Zsofi’nin dediği gibi, işlerin neden böyle olduğunu sorgulamak ve cinsiyet açısından nasıl geliştirilebileceğini araştırmak tutkulu olduğum bir şey.

 

Zsofi ve ben Macaristan’da büyürken feminizm o zamanlar birçok sosyal çevrede olduğu gibi, şimdi tanımlayacağım gibi tanımlanmamıştı. Belki de bu yüzden erken yaşta kendimi feminist olarak tanımlamadım. Karmaşık aile geçmişim nedeniyle, toplumsal cinsiyet normları ve eşitsizlik hakkında kişisel olarak düşünmek hayatımda erken yaşlardan beri vardı. İş etiketlere gelince, muhtemelen kendimi 17-18 yaşına kadar açıkça feminist olarak tanımladığımı sanmıyorum. Feminizm tanımım o zamandan beri gelişti. Dolayısıyla bugün bile feminizmle ilişkimi tanımlama şeklim yarın geçerli olmayabilir çünkü bakış açımı değiştiren yeni şeyler öğrenmeye devam edeceğim.

 

Bugünlerde size kim ilham veriyor?

 

B: Genç iklim aktivistleri bana çok ilham veriyor. Muhtemelen çoğumuz fikirlerimizin karar verme gücüne sahip yaşlı adamlar tarafından reddedildiği durumlar yaşıyoruz. Genç iklim aktivistleriyse bu durumla sıklıkla, geniş kitlelerin önünde karşılaşıyor. Durumu ele alma biçimlerine ve daha iyi bir gelecek için davalarını sürdürmelerine hayranım.

 

Z: Zor bir soru. Klişe gibi gelebilir ama günlük hayattan, diğer kadınlarla olan günlük ilişkilerimden bahsetmek istiyorum. Benim için kadınların diğer kadınları desteklemesinden daha ilham verici bir şey yok. Hiyerarşik olarak en yüksek seviyelerde yer alan kadınların yeni gelenlere gösterdiği destekten çok ilham alıyorum. Çok az kadının bulunabileceği konumdalar, diğer kadınları destekliyor ve güçlerini paylaşıyorlar.

 

Somut (ve tamamen alakasız) bir örnek vermek gerekirse, Lazy Women yazılarım söz konusu olduğunda Haley Nahman’ın çalışmaları bana çok ilham veriyor. Maybe Baby adlı aylık bir bülten hazırlayan Brooklyn’li bir yazar. Kişisel denemelerinde etkileyici konularla ilgileniyor.

 

Lazy Women’ın kuruluşundan bahsedelim biraz da. Bize bu yolculuğun nasıl başladığını ve devam ettiğini anlatır mısınız?

 

Z: Pandeminin patlamasıyla başladı. Karantinanın başlangıcında anaakım medya özellikle kadınları “bu zamanı kendinizin daha iyi bir versiyonu olmak için kullanın” ya da “nihayet egzersiz yapabilirsiniz”, “karantinadan daha zayıf ve fit çıkın” gibi bir bombardımana tutuyordu. Lazy Women, kadınların kendilerini kötü hissetmelerine odaklanan medyaya bir yanıttı. Sıfır zorunluluğun olduğu, istediğinizi yapabileceğiniz, düşünebileceğiniz ve ifade edebileceğiniz, dünyanın her yerinden kadınlara ifade alanı sağlayan bir platform.

 

Lazy Women yazarları genellikle Macar olarak görülse de aslında biz uluslararası bir takımız. Amacımız Macar kitlesinin ötesine geçmek, bu nedenle tüm makalelerimiz İngilizce. Karantina sırasında bunun üzerinde çalışmak için çok zamanımız oldu. Bu nedenle hızlı bir başlangıç yaptık. Şimdi, düzenli olarak katkıda bulunan üyelerimizin olduğu bir topluluk oluşturma aşamasındayız. Çevrimiçi varlığımızın yanı sıra, birkaç etkinlik de düzenledik. Pandemi şartları elverdiğinde her Çarşamba Macaristan’da düzenlenen bir hareket oturumu olan Lazy Movement Lab’a devam etmek istiyoruz. Aralık 2022’de, ilk fiziksel ürünümüz olan 2022 Lazy Women Calender’ı paylaşmanın heyecanını yaşıyoruz.

 

Sözü feminst yayıncılığa getirelim öyleyse. Tüm önyargılara rağmen kapsayıcı bir yayıncılık yapmaya çalışan birçok feminist yayın organı var. Sizin için zorluklar neler?

 

B: Durumu epey zorlaştıran birkaç şey var. Bence en zorlu kısımlardan biri, insanların çoğu hikâyeyi erkek bakış açısıyla okumaya ve duymaya alışması. Açıkça belirtilmese bile, anaakım yayıncılıkta duyduğumuz ses erkek sesi. Genel anlamda kadınların makyaj, moda ve benzeri gibi geleneksel olarak kadınlarla ilişkilendirilen konularda yazacağına dair bir beklenti var. Feminist yayınların, çok sınırlı bir alanda yalnızca teorik feminizm tartışmalarından oluşması da beklenebiliyor. Aslında feminist yayıncılık siyaset, kültür ve benzeri gibi önemsediğimiz sıradan şeyler hakkında yazmak da olabilir ama kadın bakış açısıyla. Bu giderek daha yaygın hale geliyor, ama Macar medyasında hâlâ çok sınırlı.

 

Bağımsız bir internet sitesi olmanın diğer bir zorluğu da kaynak eksikliği. Biliyorsunuz, “rakiplerimizin” çoğu, büyük reklam kaynaklarına ve içerik bulmayı, bir internet sitesini yürütmeyi çok daha etkili hale getiren tam zamanlı çalışanlara sahip. Çok sınırlı kaynağımız var, bu da internet sitesini daha görünür kılmayı, başlıkları ya da çizimleri seçmek gibi günlük işleri idare etmeyi kesinlikle zorlaştırıyor. Çalışmaları sosyal medyada çok dikkat çeken harika illüstratörlerimiz gibi bize çok yardımcı olan inanılmaz yetenekli insanlarla çalışıyoruz. Çünkü biliyorsunuz, hepimiz sosyal medyada insanların dikkatini çekmek için yarışıyoruz. Pek çok kişi sosyal medya hesaplarımızla bizi tanıyıp düzenli okurumuz oldu. Bir topluluk oluşturmak çok heyecan verici. Ancak reklama çok para pompalayan şirketlerle rekabet etmek veya sayfamızı olabildiğince profesyonel hale getirmeye çalışmak zor. Ama yapmaya çalıştığımız şey bu.

 

Evet, kullandığınız illüstrasyonları çok seviyorum. Farklı sanatçılarla çalışıyorsunuz, bu ağı nasıl kurdunuz, yazar ve çizerleri nasıl bir araya getiriyorsunuz?

 

Z: Çizimler, internet sitemiz için makalelerle aynı değer ve öneme sahip. İllüstratörlerin ve yazarların birlikte çalışmasını sağlıyoruz. Farklı insanların birbiriyle tanışmasını ve harika diyaloglar başlatmalarını sağladık. Çok geniş bir illüstratör ekibimiz var. 2022 takvimi için birlikte çalıştığımız 12 illüstratörümüz var. Tüm çalışmalar gönüllülük esasına göre yapılıyor. Bu da birçok genç sanatçının çizimlerini paylaşabilmek için alana ihtiyaç duyduğunu gösteriyor. Genelde makalelerle yakından ilgilenen kişilerle çalışıyoruz. Metinleri okuyup hangisine daha yakın hissedeceklerine ve hangisini çizeceklerine karar veriyorlar. Lazy Women topluluğunun çok önemli bir bölümünü temsil ediyorlar.

 

B: Evet, yazarların ve çizerlerin birlikte çalışması, birbirleriyle konuşması ve makaleye en uygun illüstrasyonun ne olduğuna karar vermeye çalışması çok iyi bir süreç.

 

Zsofi’nin “Sabah İnsanı Olmamak Tembellik Değildir” yazısını okuduğumda kendi kendime dedim ki, “Yalnız değilim”. Kapitalizmin bu “üretkenlik, pozitif olma” dayatmalarıyla savaşmak kişisel olarak sizi nasıl etkiliyor?

 

Z: Bu konu hakkında uzun uzun konuşabilirim ama kısa kesmeye çalışacağım. Şahsen Lazy Women’da şimdiye kadar yazdığım tüm yazılar bir şekilde platformun etrafında oluştuğu ana konulardan biri olan üretkenlikle ilgili. Tüm çalışma dünyası, üretkenlik terimleriyle kavramsallaştırılır. Bununla birlikte, yeniden üretim ve üretken iş arasındaki ikilikten nadiren bahsederiz. Geleneksel görüşte hiçbir zaman verimli iş olarak görülmeyen işlere ses vermek de bizim için önemli. Günün sonunda, tüm konu seçimlerle ilgili. Yürüdüğümüz yolları neden seçtiğimizi, gitmezsek ne olacağını sorgulayarak tüm kadınların seçimlerini genişletmekle. Geleneksel olarak iş olarak kabul edilen bir işi seçmemizde de, seçmememizde de sorun yok. Değerimiz buna bağlı olmamalı.

 

 Macaristan’daki mevcut feminizm ve aktivizm durumunu nasıl tanımlarsınız?

 

B: Son 5 yıldır Macaristan’da yaşamadığım için bu konuda değerlendirme yapmam zor. Üniversiteye gittiğimde taşındım. Feminizm açısından, kesinlikle gidilecek uzun bir yol var. Bence aktivizm oldukça büyük bir sorun ama bu konuda yardımcı olamayacağım, Zsofi, sen ne dersin?

 

Z: Bir Budapeşte algı havuzu var, bir de ülkenin geri kalanı. Bence feminizm en çok ihtiyaç duyulan yerlere ulaşmıyor. Feminizm hâlâ çoğu zaman post-materyalist, burjuva bir şey olarak görülüyor ve bunun tehlikeli bir oyun olduğunu düşünüyorum. Bori ile her zaman “Feminizmi ihtiyacı olan insanlara getirmek yerine onun hakkında konuşmanın amacı nedir?” diye tartışıyoruz. Onu tanımlamak için çok fazla enerji harcamak yerine, eğer mümkünse, temel değerlerini geniş bir insan yelpazesine sunmaya odaklanmalıyız.

 

B: İfade etmekte zorlandığım şey buydu. Entelektüel bir algı havuzu demek istemiyorum ama Budapeşte’de feminizme ilgi duyan ve okuyan genç öğrencilerden bahsedebiliriz. Fakat aksiyon alma oranı bence çok düşük. Harekete geçtiğinde de genellikle çok sınırlı kalıyor. Örneğin, Macaristan’daki regl yoksulluğu sorunu son zamanlarda epey konuşuluyor, bu da esasen birçok genç kadının hijyen ürünlerine erişimi olmadığı anlamına geliyor. Epey popüler bir tartışma oldu. Ancak burada kadın yoksulluğu konusunda daha geniş bir tartışma eksikliği var. Bence regl yoksulluğu ülkenin sadece küçük bir alanını kapsıyor. Diğer yandan bu ülkede kadınlar genellikle erkeklerden daha mı yoksul? Ve eğer öyleyse, bunun eğitim, istihdam fırsatları ve normlarla nasıl bir bağlantısı var? Bu kadınların hijyen ürünlerinin satın alınabilirliğinin ötesinde karşılaştığı diğer mücadeleler nelerdir? Böyle sorulara gösterilen ilgi çok düşük. Bu tartışmanın kapsamının ne demek istediğimize iyi bir örnek olduğunu düşünüyorum. Spesifik konular zaman zaman gündeme gelebilir ki bu kesinlikle iyi bir şey, ama yapısal eşitsizlik konusunda hâlâ kitlesel tartışmaların eksikliği var. Yani daha gidilecek çok yol var. Aktivizmde güzel gelişmeler var, sadece zaman alacak.

 

Hükümetin yeni LGBTQ+ yasası ve Kadın Sağlığının Geliştirilmesi ve Ailenin Güçlendirilmesine İlişkin Cenevre Mutabakatı Bildirgesi gibi konular yoğun tartışmalara neden oldu. Bu politikalarla nasıl başa çıkıyorsunuz? Bu siyasi gündeme rağmen geleceğe umutla bakmak için neler yapıyorsunuz?

 

Z: Yakın zamanda günlük Macar siyasetine epey dahildim. Sanırım bu durum beni hem korkuttu hem de umut verdi. Umudun nedeni, Macar siyaseti için yozlaşma ve karamsarlıktan uzak yeni siyasi figürlerin olmasıydı. Onlardan biriyle çalışma fırsatım oldu: Birinci bölgenin belediye başkanı Márta V. Naszályi.

 

B: Mevcut siyasi gündemde, kadın ya da trans olabilirsiniz ya da sizi ideal aile için bir tehdit olarak gördükleri geleneksel heteroseksüel normların dışında olabilirsiniz. Geleneksel evlilikler, işe gidip ailesinin ekmeğini kazanan erkekler, çok sayıda çocuk doğuran kadınlar gibi idealleri düşünün. Dünya, onlarca yıl önce bazı gruplar için böyle olabilirdi ama artık değişti. Ancak hayatınız için farklı planlarınız varsa bu aile ideali için potansiyel bir tehdit olacaksınız. Nihayetinde de politikaların hedefi olacaksınız. Pek çok insan için, özellikle de LGBTQ+ topluluğu için gerçekten zor.

 

Bence LGBTQ+ alanındaki mevcut aktivizm durumu ve kamuoyu çok umut verici. Bu yıl protestolara büyük katılım oldu, bu da bu topluluklara artan desteği gösteriyor. Ne yazık ki hükümetin gündeminde LGBTQ+ ile ilgili daha fazla politika olabilir. Ancak hükümet değişirse, toplumun LGBTQ+ topluluğunu daha fazla kabul etmeye başladığını düşünürsek, gelecekten umutluyum.

 

İngilizce olarak gerçekleşen ve röportajın orijinalini de buradan okuyabilirsiniz. 

 

/Kapak görseli: Nori Csendes/