Leyla’ya Gelen Mektuplar- 5

Merhaba Leyla Yoldaş,

Sana ne yazmalı diye düşünüyorum. Anlatılacak o kadar çok şey varken kalemimin kilitlenmesine ne dersin? Bazen sözcüklerin engin dünyası dahi sana yetmiyor. Sevgin, özlemin, acın o denli büyük olur ki hiçbir sözcüğe sığmaz. Kor bir ateş gibi yakar eritir içini. Bazen öyle anlar gelir ki kendine mi sevdiklerine mi üzüleceğini bilmezsin. Acıların bitimsiz olur. Birinin yarası kabuk bağlamadan bir yenisi eklenir. Yaşamak, katlanmak tanrım ne kadar da zor geliyor bana. O bir avuç büyüklüğündeki et parçası ne denli muhteşem…O Yürek denen, o muhteşem et parçası ki yüzyılları saklar içinde.

Kendinde bu denli çokluğu- zıtlığı barındıran insandan başka bir varlık var mı sence? Bu kadar zıtlıkları, uçurumları ve de birliktelikleri aynı anda, aynı yerde barındırmanın gücüne, ilkesine inanılmazlık besliyorum. Bak bize, bunca acıya rağmen hayata gülümseyebiliyoruz.

Her neyse fazla edebiyat yapmadan, seni dost sıcaklığıyla selamlıyorum. Umarım turneden dönmüşsündür. Turnenin sana yaradığına inanıyorum. O yerlerin havası, suyu, insanı güzeldir. Sadedir oranın insanı ve insanı en fazla çirkinleştiren şey sadeliğini, doğalitesini yitirmesi değil midir sence? Sadeliğini koruyan insan güzeldir, huzur doludur.

Ruhuna iyi gelmiştir Behdinan turun, bundan hiç kuşkum yok. Ruhuna iyi gelmiştir lakin bedenine de iyi gelmiş midir? Unutma çekirge bir sıçrar, iki sıçrar, sonrasını biliyorsun.

Ben bu aralar neye yoğunlaştım biliyor musun? Ben geçmişte bütün yatırımı ruhuma, yüreğime ve fikirlerime yapardım. Bunların ölümsüzlüğü için çok uğraş verdim. Ama bedenime bir tek gün bile özen göstermedim. Ben buraya ölmeye gelmiştim. Bedenim  bugün ya da yarın toprakla buluşacaktı nasılsa, bu yüzden önemsemedim. Kendim özen göstermediğim, bedenime kulak vermediğim için, bunu yapanları, bedenlerine özen gösterenleri de kınardım. Anlamsız bir gaye derdim.

Ruhun diriliğine, düşüncenin derinliğine, yüreğin ise özgürlüğüne çok önem verirdim. Bedeni değil bunları önemserdim. Hayat felsefemi bu üç şeye göre yapılandırmıştım. Artı bir de anlamlı bir ölüme…

Ama hayat yüzüme koca bir tokat indirdi. Hayat gibi insan olgusu da bir bütündür. Parçalı bir algılayış yanılgıları besler. Bedenin ruhun kafesi olduğunu çok geç anladım. Hurda bir beden o güzel gelecek düşlerini nasıl taşıyacak? Ya da hurda bir bedenle arayışların işçiliğini ne kadar yapabilirsin ki?

Kısacası Leyla yoldaş, insan her zaman büyüklerinden öğrenmez, bazen küçüklerinden de öğrenir. Bedenini ihmal etme yoldaş. Bir şey olmaz deme, gereken özeni göster. Yani benden öğreneceğin çok şey var ve umarım bu yönlü gereken özeni gösterirsin.

Yanılgılarımı görmeye, aşmaya çalışıyorum. Bundan böyle bu hurda halimle nasıl yürüyeceğimi düşünüyorum. Bazen başım çatlayacak gibi oluyor. Tartışabileceğim kimseler de yok yanımda. Geride kalmanın acısına eklenen kabarık hastalıklar listesi yakında kalbimde bir sorun yaratmaz ise şaşarım.

Seninle o tatlı sohbetlerimizi çok özledim. Ben sansürsüz sohbetleri severim. Eşitler arası paylaşımlar güzeldir. Bir daha öyle bir şansımız olur mu, kim bilir? Belki eğitime giderim. Gerçi doktor çok yorulmaman gerek diyor.. Ha bir de ameliyat yapalım mı diye sordu, katiyen olmam dedim. İlaç bağımlı bir hayata mecbur oldum. Dilerim yan etkileri yeni rahatsızlıklar üretmez.Neyse, her şeye rağmen iyi olmaya çalışıyorum.

Konferansı düşünüyorum. Gelişebilecek sonuçları düşünüyorum. Galiba kızgın, çatışmalı geçer. Taraflar ortak bir konsensüste uzlaşırlarsa sonuçlar farklı olabilir. Ama bence ciddi bir sorgulamaya ve gerçekçi çözümlere ihtiyacımız var. Çünkü sorunlarımız ağır, çözüm güçlü olmak zorunda. Yanılıyor muyum? Gerçi bu konuda kapsamlı yoğunlaşmalarım var. Belki raporlaştırırım. Bu konuda gücünüze, sağduyunuza inanıyorum. 

Çok mu uzattım? Bağışla beni, yazmayı çok seviyorum…

Heval Leyla, Rojinda’yı duymuştun değil mi? Sana telefonda sorduğumda biliyor muydun? Ben onları rüyamda görmüştüm. Hissetmiştim. Hayatta en fazla duyarlı olduğum şey sevdiklerimdir. İnanamıyorum ve yüreğim de, bilincim de kabul etmiyor.

Ölüm niye hep en güzellerimizi alıyor? Bu iğrenç ölüm tanrısı ne kadar kaprisli ki hiçbir güzel insanın varlığına dayanamıyor. Ne kadar kıskanç ve çekilmez ki en güzellerimizi bir bir çekip alıyor içimizden. Düşündükçe kahroluyorum. Sırf bu yüzden unutmaya çalışıyorum. Çünkü gerçek olduğunu düşünsem çıldırabilirim…

Lütfen heval Leyla, Sterk’i çekin. Onun ne kadar duygusal olduğunu biliyorsun. O da ölmeye gitmiş. Senden tek istediğim onu çekmendir. Bir de Rojinda giderken günlüğünü bana teslim etmişti. Varsa ona ait yazılar, bana gönder, sevinirim. Günlüğünü kitaba dönüştürme fikrim var. Emanetine karşılık yapmam gereken bir şey. Bu konuda yardımcı olursan sevinirim.

Seni en içten sevgi ve özlemlerimle kucaklıyor, o güzel yüreğinden öpüyorum. Beritan, Adar ve Zozan arkadaşlara selamlarımı sunuyorum.

Devrimci sevgilerimle…
Şilan Dilara

Tarih ve yer yok…

NOT: Heval Beritan ş. Sorxwin günlüğünü ne yapmış? Beni bilgilendirirsen sevinirim.

***

Leyla Yoldaşa,

Sabahın şafağında koca bir ateşin önünde heyecanla açtım notunu. Akşama ulaşmıştı güney grubu. Ve bana 4 tane not gelmişti. Bayramı bekleyen çocukların heyecanıyla bekledim sabahı ve okudum o uzak diyarlardan gelen sıcak yoldaşların sıcak satırlarını….

Cihazlardan sürekli takip ediyorum sizleri. Durumunun iyi olduğunu ses tonundan, çok yoğun olduğunu da tartışmalarda hep vurgulamaksızın geçemediğin ê ê ê ê ve ımm ımm’lamalarından anlamıştım.

Biz ne kadar yoğun olsak da sizlerin bizden daha yoğun olduğunuzu biliyorum. Her şeye rağmen iyi olduğuna, çalışmalara canla başla katıldığına epeyce sevindim.

Ben mi? Yazmama gerek yok, birkaç kelimeyle ifade etmişsin zaten. Yasaklar sadece akıcılığıma dair SAĞOLUN- VAROLUN yasakları tüm çılgınlıklarıma konuldu. Botan’da savaşçıyken tattığım bağımsızlık günlerimi yürekten öyle çok arıyorum ki…

Bana çok borçlusunuz unutmayın. Önce koca yetki elbisesini giydirdiniz. Peşinden beni Dersim kapısından geri çekip bir yılımı yolculuk ve adaptasyon sorunlarıyla uğraştırdınız. Sağolun- Varolun…

Olgunlaştığımı ve çılgınlıklarımı bıraktığımı sanma heval Leyla. Ama sadece yaşanan kriz dönemlerinde…. yük olmak istemediğim için kabul ettim, çok şeyi. Ve bir de o insanlar karşısında inat ve çalışma azmimi geliştirdim. Çok şey yaşadım ve gördüm. Artık yüreğim kaldırmıyor çok şeyi. Bu son sorumluluk çok ağrıma gidiyor. Savaş komutanlığı zorluyor beni. Hele o gencecik insanların sorumluluğu…nasıl da zorluyor vicdanımı bir bilebilsen.

Bu sorumluluğu aldığımda Amara arkadaş şehit düştüğünde kesinlikle bunu yapmayacağım dedim ama ne yazık ki bu kez D…ve H… arkadaşlar Önderliğin durumunu ve şehitleri ayrıca Besta bölgesinin sorunlarını vs. vs. vs önüme koydular. Bir haftalık yoğun bir tartışma sonunda yine aldım başıma belayı.

Ben Önderlik ve şehitler için her şeyi yapmaya amadeyim ama en ufak bir hatada kırılıp dökülüyorum. Çünkü tanırsın beni, benim özelliklerim komutanlık özellikleriyle uyuşmadı. Yapının beklentilerine yenildim. Tabi onca umut ve beklentiden sonra kendime yakıştıramadım.

Neyse baharda umarım D… arkadaşın yanında yoğunlaşma fırsatı bulurum.

Son derece duygusallaşmışım artık. Yüreğim gencecik insanların toprağa gömülüşünü kaldıramıyor…

Neyse, başka da genel arkadaşların durumu iyi, hepsi de cıvıl cıvıl yoldaşlar. Onlara layık olma çabasındayım. Bir komutan olarak en zorlandığım şey kurallar noktasında oldu. Kendim en büyük kuralsızlığı yaparken arkadaşlara kural dayatmam melle meselesi gibi oldu. Yani zorunluluktan artık kurallı da oldum.

Neyse fazla ağrıtmayayım başını, zaten epey sorunlarınız var. Burada her gün arkadaşlara sizden bahsediyorum, kulağınız çınladı mı acaba?

Karlar yağdı Kele Meme, Herekol ve Katolar’a…Harıl harıl üslenme hazırlığı, eylem hazırlığı yapıyoruz. Bu yıl Şırnak ve Siirt tümen komutanlarını epey kızdırdık. Adamların öfkelenmeleri normal, çünkü eylemler etkiliydi.

Tüm herkese çok selam söyle,

D. selam ve sevgilerle

Sorxwin

26. Ekim. 2005

Besta- Şehriban

***

Sevgili Leyla Heval,

mektubunu alalı epey zaman geçti. Zamanım olmadığı için değil uygun zamanı yakalayamadığım için yazmadım. Uygun zamandan kastım ruh zamanı…

Tanıdığımız çokça insan var her birimizin, çokça yoldaş. Ama her insan farklı bir ruh zamanında buluşuyor. Farklı bir duygulanımla hatırlanıyor, anımsanıyor kişi. 

Nedenini bilmiyorum ama seni her andığımda çocukluğuma gidiyorum. Annesizliğimi hatırlıyor, onu ne kadar sevdiğimi, özlediğimi ve hayatın nasıl da acı biriktirerek mutluluğa yol aldığını yürekten duyumsuyorum. Ve seni öyle sık hatırlıyor, anımsıyorum ki…Bilmiyorum, gerçekten hissediyor musun…

PJA’daki süreci, çok tanımadığım halde sana karşı bir yerlerde bir şeylerin yanlış yapıldığı duygumu, özellikle de oradan düzenlenip gittiğin zaman hissettiklerimi…

Zap sürecimizin anı dolu, paylaşım dolu güzellikleri, Xakurkê karargahınızdaki o tarihi sohbetimizi, zehirlenme sürecine karşı birlikte eylem yapma planlamalarımızı, senin eylem için bana yardımcı olacağına dair temennilerini, sonraki Zap sürecinde daha doğrusu Behdinan sürecinde yaşadıklarının bana yansıma biçimini, yeniden Xınerê’de görüşmemizi ve sonrasını…

Neden böyledir bilmiyorum fakat insanları buluşturan şeyin sadece mevcut hayattaki paylaşımları, birliktelikleri olmadığını düşünüyorum. Elbette bu sınırlarda buluştuğumuz insanlar da çoktur. Ama hayatımızın özellerini, özgünlüklerini oluşturan buluşmaların farklı bir gizemle, ruh dünyasıyla ilgili olduğunu biliyorum. Yani tanımlayamadığım bir şeylerin bizi buluşturduğunu sezinliyorum. Sanki biz yüz yıllardır aynı yerdeyiz ve  tarih kadar uzun zamanlardır tanışıyoruz. Bundan olsa gerek seni ilgilendiren, seninle ilgili olan her şeyin bir şekilde benimle de ilgili olduğu psikolojiyle doluyum…

Diyeceksin ki, ‘’amaç, yol arkadaşıyız da ondan böyle hissediyorsun. Bu duygulanım için amaçdaş, yoldaş olmak yetmez mi?’’  Elbette bunların etkisi çok fazla ve zaten buluşmamızın, birlikte yürüyor olmamızın nedenidir amaç ve yol. Fakt bu daha öte bir şey…Bunu bilmeni isterim ki seni düşündüğünden daha çok seviyorum ve seni sadece bu günümün değil, geçmişim özgün bir parçasıymışsın gibi seviyorum. Bu yüzden seni biraz hüzünle, biraz acıyla, biraz gözyaşıyla duyumsar, bu duygulanımla anımsarım…

Kim bilir belki bir gün Axtamar tepelerinden yakamoz bağlamış, zümrüt yeşili Behra Van’e dalarak konuşur, geçmiş ve gelecek kesişmelerindeki gizemin sırrını çözeriz.  Neden olmasın değil mi? O günü özlemle bekleyeceğim. Tatvan’dan tekneye binecek ve Axtamar’ın zirvesinde seni bekleyeceğim. Hem korkma zirve dediysem çok yüksek değil, yirmi dakika bilemedin yarım saatlik bir çıkış sadece.

SONY DSC

Bu aralar Ermeni- Kürt ilişkilerini ve 15.yy’dan sonraki Kürt isyanlarını inceliyorum. Bana göre bu toprakların iki kadim halkı ve gerçek sahipleri olan Ermenilerle Kürtlerin ortak kaderi, ortak tarihi, ortak travmaları iyi çözümlenmeli ve gelecek mutlaka ortak örülmelidir. En önemlisi de hiçbir gücün bizi bir kez daha birbirimize zarar verecek, birbirimizin kötülüğünü isteyecek duruma getirememesidir. Xoybun ve Ararat (Agiri)’ın aynı yürekte atan direniş ruhu daimi olmalıdır.  Bunun bir toplumsal aktiviteye düşürülmesi de elzemdir.

Sizi takip ediyorum, gelenlerden soruyorum. Konferans ve kurultay yaptınız, umuyorum ve inanıyorum ki güçlü tartışınız. Gerekli planlamaları çıkarıp, sürece yanıt olabilecek örgütlenmeleri ve yönetim ekiplerini oluşturdunuz. Hepinize, sizler şahsında hepimize başarılar diliyorum. Kadınlar isterlerse çok büyük başarılara imza atabilirler. Yeter ki birbirimizi sevelim, önemseyelim, birbirimize inanalım. Herkese yetecek kadar iş var bu devrimde. Yeter ki birbirimizin yerlerini kendimiz için problem yapmayalım, tamamlayıcı olalım, bütünleyici olalım. Önderlik bu anlamda kadınlara büyük güç veriyor. Uygarlık tarihinin yok saydığı, vahşi-ilkel gördüğü ve elbirliğiyle kırıma uğrattığı Kürt, Önderlik şahsında görkemli bir doğuş yaptı. Bu küllerinden kendini yaratan Anka Kuşu’nun hikayesidir. Bunu görmek, buna layık olabilmek önemlidir…

Arkadaşlar çok zayıfladığını söylüyorlar. Eğer benim baharda gördüğüm gibiyse bence iyi bir formdu. Bu şekilde formunu korumanı öneririm. Doğrusunu istersen şişman, bir sürü çıkıntısı olan kadınların devrimci, özellikle de gerilla formuna uymadığını düşünür, bunu bir zaaf gibi görürüm. Umarım sağlığın iyidir. Eylem hevalin çok değerli defterini aldım ve Fatma hevalin anlamlı notunu.  Her ikisini de ayrıca Beritan, Jiyan, Besê, Dilan hevalleri benim yerime sıkıca kucakla öp. Nudem oralarda mı biliyorum fakat onu çok özledim. Onu çok sevdiğimi biliyor musun bilmiyorum. Oralardaysa selam, sevgi, özlemlerimi söyle ve sıkıca kucakla. Başka kimler var bilmiyorum ama herkese selamlarımı, sevgilerimi gönderiyorum. 

Tüm güzel zamanlar senin olsun.
Sevgiyle

Yoldaşın Feride Alkan

20 Aralık 2013

Gare

***

Merhaba değerli yoldaşım Leyla,

Öncelikle Kandil dağlarından Behdinan’a kadar özgürlük güvercinleriyle ve güneşin güzelliğiyle selamlarımızı yolluyorum. Sizi çok özledik. Gelen giden arkadaşlardan durumunuzu soruyoruz . İyi haberleriniz bizi çoşkulandırıyor. Umarım çalışmalarınızda daha da başarılı olacaksınız.

Benim durumumu sormak istiyorsan durumum iyidir. Ayrıca Bınevş arkadaşın selamları var. Kendisi PJAK’a gidecek.

NOT: Çiğdem ark. Türk, görürseniz selamlarımı iletirseniz sevinirim. Görüşmek umuduyla, hoşçakal.

Devrimci selamlar ve saygılar. 

Adar Ayhan

15.10. 2015

***

Sevgili Can Yoldaşım Leyla’ya,

işte kar

bak gece aydınlandı

aydınlandı anılar

konuşsan büyüsü bozulurdu akşamın

eteklerinde rüzgarlarla gelirdin

ürperirdi bedenin, avuçların terlerdi

bir yangının yankısı dururdu ellerinde

işte kar

bak gece aydınlandı

ve ısındı anılar (H. İzgören)

Can yoldaş nasılsın? Sevgi ve hasretle kucaklıyorum. Kaç zamandır yazmak istiyor, yazmaya yelteniyordum ama anlatılacakları, paylaşılacakları nereye, nasıl sığdıracağımı bilmiyordum. Yarım kalacaktır yine de biliyorum. Her ana yetecek anıları biriktirdikçe biriktiriyorum. Paylaşımları gerçekleştirip anıya dönüştürmemek zorluyor. Anılar güzel paylaşımlarla değer buluyor. İşte bendeki şimdi biraz tek taraflı kalıyor.

Zamansız bir sürecin yersiz mekanında hissediyorum kendimi, sizlerden uzakta. O zaman kendime dönüyorum. Kendime baktıkça da sessizliğin derinliğinde yüzüm yine size dönük oluyor. Elde kalanların kaybolmaması çabası mıdır benimkisi yoksa anlamlı bir yerde odaklaştırmak mıdır? Varoluşumun toplumsallıkla (arkadaşlarla) aidiyet sağlaması mıdır? Belki de hepsidir. Hepimizin yüzüne çarpan geçen yılların ayrılıkları ağırlığını koysa da sevgi ve dostlukta anlam somutlaşıyor.

Evet güzel yoldaş notunu aldığımda çok sevindim. Çok derin bir duygu yaşatıyor insana. Birkaç kez okudum benim de üzerinde yoğunlaştığım konulardı. Hissettiğim duyguların benzeriydiler. Kendimi buralarda bazen yabancı hissediyorum. Yoğun kalabalığın bizler açısından böyle bir yalnızlığı var. İçinde yaşadığın duygular ile dışarıya yansıyan farklı oluyor. Dağlı insanların aidiyetini derinden yaşıyorum.  Zorunlu öz- biçim paradoksu yani. Yine de hilesiz, çıkarsız bir bütünlük sağlamaya çalışıyorum. Dedim ya kendimizin ve gerçeğimizin arasındaki uçurumu görmek ve kapatmanın arkadaşlık ahlakıyla ve sevgiyel olabileceğine her zaman inandım.

Evet can yoldaş, seninle saatler boyu yorulmadan yaptığımız sohbetleri gerçekten özlemişim. İhtiyaç da duyuyorum. Ya biz hiç yorulmadan ne konuşurduk:) ağ..ağ

Notunda düzenleme isteyeceğini belirtmişsin. Ne oldu, nasıl oldu merak ediyorum. Oraları çok özlemişim, buralar cehennem sıcaklığı, tozu da cabası. İnsanlar burada sadece mekanlarla varlık buluyor. Tanımaya çalışıyorum. Halkla ilişkideyim anlamaya çalışıyorum. Benim durumum aynen devam ediyor. Bu aralar sıcaklar çok etkiledi ama sorun yapmamaya çalıştım. Kuzey halkıyla ilişkideyiz. Tedavi için arkadaşlar aile ile görüş dediler. Bir girişimde bulunacağım, bakalım nasıl olur. Onun dışında biliyorsun yıllar alıyor.

Buralarda kötü olan şey yazıp, okuyamıyor, bu yönlü üretimde bulunamıyorum. Bakalım ilerde nasıl olur. Çalışmanın gidişatına bakacağım artık. Böyle olunca da bak daldan dala atlıyor insan. Gerçekten paylaşılacak çok şey var. Buralara gelme durumun olmaz mı? Bakarsın ben gelirim ama sen gelirsen…. arkadaşta numaram var ararsan sevinirim…

Bu mektubu B….arkadaşın yanından yazıyorum. Toplantı için onun yanına gelmiştim. Fırsattan istifade geziyorum. Tüm yoldaşlara; isimlerini tek tek yazamayacağım ama hepsine çok çok özlem dolusu sevgilerimi ilet.

Seni seven yoldaşın, özlemle kucaklıyorum.

Not. Garzan Gewer’in sana selamları var.

Devrimci selam ve saygılar

Çarçel Engizek

18.08.2012

***

Ji Bo Keça Min Leyla

Beri her tiştî ez sîlava xwe li te û hemû hevala dikim. Min geleki beriya te kiriye. Min xwest ez bêm gel te lê belê ez şerm dikim. yadin jî dibê ku tu ne li cihê xwe be. ger derfetê te hebe tu bê gel min ez kêfxweş û bi hestiyar dibim.

Mam Xidir

Gundê Sûredê

Silav û Rêz

31.05.2015