Ruhun özgürlüğü düşüncenin özgürlüğüdür

Merhaba A… Yoldaş

Gece yarısı başlıyorsa çığlığım

Duyulsun, söylensin diye değil

Duymadan, söylemeden sevmeyi biliyorsa bu yürek

Görmeden de sevmeyi bilir elbet.

Özleminin yakıcılığı kadar sevginin bitimsiz güzel anlamlılığıyla seni ve orada bulunan tüm yoldaşları sarıyorum. Senin ve G..’in mektubu ulaştı. Büyük bir sevinçle okuduğum mektubunuzu, yanımda olan herkese de okudum. Bu an hepimiz, yüreğimizin tutsak yanı olan sizlerleydik. Bu yanımız hep bizi kanatan bir yan olsa da, verilen çabaların bir anlamı da bu yanın özgürlüğü içindir.

Ve biliriz ki bu yan özgürleşmedikten sonra, özgürlüğü derinlikli ve bütünlüklü solumak, yaşamak zor. Az ya da yetersiz ama inanın ki hep bu çabalarla yol alıyoruz. Biliyoruz ki bizim gibiler  için en ihtiyaç duyduğumuz şey budur. Yenilenen inanç ve bilincimizle olması gerekeni  yaratmanın çabası içinde olduğumuz kesindir. Mektubunuz, bu çabaların daha da derinleştirilip, ilerletilmesinde bir kıvılcım oldu.

A…yoldaş, bilirsin biz de yoldaş dedin mi tüm tanımlar yetersiz kalır. Yürek dilsiz kalır. Belki binlerce romana, şiire, kitaba konu olacak bu olguyu derinlikli yaşayanlar insanlar olarak  dile getirmekte zorlanırız. Aslında biz umudu, güzelliği, inancı ve sevdayı hep birbirimizin gözlerinde biledik. 

Sevda ve kavga tohumlarını yüreğimizde büyüterek, emeğin güzelleştirici ve ayırt edici çabasıyla da,  yürek gücü ile sardık birbirimiz. Ortak amaçlar kadar ortak hayallerin de ürünü idik. Beyin ve yürekle kenetlenen nice bedenle tüm zorluklara, acı ve sancılara rağmen ilerledik. Tanrıların gazabından korkmadan, Tanrıça Analarımızın soylu birer evladı olma çabasıyla yol aldık. 

Bu anlamlı yolun yolcuları olarak , sadece bir parça ekmeği , ya da bir kefiyeyi  değil her şeyden önce yürekleri paylaştık. Nice yürekte sevda olup aktık. Bu sevda bazen öyle büyüdü ki önünde set olan hiçbir şeyi tanımadı, akıp geçti. Ve ne varsa , çirkinlik, sahtelik adına yok edip,söküp attı. Bilir ki sevda yalın olmalı, yalın olduğu kadar derin olmalı. 

Yürek bin yılların eril sisteminin kirlerinden temizlenmedikçe bu sevda sevda olmaz. Bu sevda bağrında kavga büyütmez. Yeniden daha da anlamlı yaşamak için kavgaları bağrında sevdayı kendi anlamlılığında ve yalınlığında yeşertmez. 

Bu nedenle ilkin yüreği ve beyni temizlemeye çalıştık. Ruhumuzu satın alan tüm köhne alışkanlıklara karşı bir savaşa koyulduk. Tıpkı  ilk Analarımız gibi ,ruhumuzu yaşamın ve doğanın birlikteliği  temelinde büyük bir ahenk ile yaratamazsak ne kadar çaba verip, acı ve zorluk çekersek çekelim sonuçta eril sistemin bir uzantısı, yedekçisi ya da en sonunda ona eklemlenmekten kurtulamayacağımız kesindir.  

Ruhun özgürlüğü yüreğin özgürlüğünü, yüreğin özgürlüğü düşüncenin özgürlüğünü getirir. Bu açıdan bedenini tutsak olup, olmaması bir yerden sonra çok anlam ifade etmiyor. Eğer ruh özgür değilse, her şey tutsaktır zaten. 

İşte canlarım önemli olan ruhu özgür kılacak gücü yaratabilmektir.  Bilirsin  o fırtınalı süreçleri hep bu ruh birlikteliği temelinde aştık. Tüm toyluklarımıza, yarımlılıklarımıza rağmen Tanrıların gazabından korkmadan, tüm sahteliklerin, geriliklerin üzerine inadına yürüdük. Bu ruh bize hep mücadele azmi ve kararlılığı aşıladı. Hep yüceltilerde seyretmemize yol açtı. Tıpkı  Beritanlar gibi kanatlı düşünmeye, kanatlı yaşamaya ve kanatlanarak uçmaya götürdü.

Tüm gerilikler çepeçevre kuşatınca bizleri, bu ruh bombaya dönüşen bedenler oldu, ateşten bir top oldu. Tüm çirkinlikleri, sahtelikleri bir kez daha yok ederek, yakarak  GERÇEĞİN kendisi oldu. Ve  bu gerçek tüm görkemiyle hepimizi kendisine çekiyor…

Hatırlarsın fırtınalı süreçleri. Hiçbir korkuya, kaygıya kapılmadan salt inandığımız doğruların yaman eylemcisi olmaya çalışırdık…Ne yaşanan derin acılar, ne de zorluklar hiçbir şey bizi yıldırmazdı. Nerde olursak olalım, Dersim ya da Zap fark etmezdi, aynı türkülerde, aynı sevda ve kavgalardaydık. Aynı ruhla sarılırdık zamana ve zamana sel gibi akardık. Hep söylüyorum yoldaş, bize  şimdinin bilinci,  o zamanlarını ruhu  gerekiyor diye. Bazen çok çabuk duruluyor sularımız…

Yani yoldaşım anlayacağın hangi mekanda olursa olalım bu ruh ve inanç ile ayaktayız.Biliyoruz ki birileri hep vardır ve olacaktır.Ama bu mücadele onurlu bir sonuca kadar kendisini  hep yenileyerek yaşamsal kılacaktır.Ve bu insanlar hep aşk ve gerçeğin peşinde yılmadan,korkmadan, geriye düşmeden emin adımlarla hep ileriye akacaklardır.

Ve biz sizi bıraktığımız hep mavi yolculuklarda arayacağız. Baharı tüm görkemiyle yaşadığımız bu mekanlarda sizinle hep baharlara akacağız. Bu nedenle bahar kokan gözlerinizi ve yüreğinizi özledik. Gözlerinizden ve yüreğinizden öperiz…