Öncü bir kadın: Şîlan Kobanê

Sistemin, toplumun, aşiret ve ailenin yaratmak istediği köle kadın olgusuna başkaldıran, özgürlük yolunda bir ömür adayan Şîlan Kobanê, devrimci kadınlara öncü bir siyasetçi ve komutan olarak ardından anlamlı izler bıraktı.

 “Ey Kürdistan dağlarının çiçeği, ey Mezopotamya tanrıçası, ey devrimci kadınların komutanı; Kara gözlü, sarı saçlı kardeşim ve yoldaşım. Ey gücünü Kürdistan dağlarının tanrıçaları İştarlardan, İnannalardan, Bêrîtanlardan ve Zilanlardan alan cesur yoldaşım.”

Yukarıdaki sözler devrimci ablası Meysa Baqi’yi (Şilan Kobanê) tanımlarken kardeşi Qudret Baqi’nin söylediği sözler.

PYD Merkez Komite Üyesi Şehit Şîlan Kobanê ve mücadele arkadaşları Zekeriya, Ciwan, Fûad ve Cemîl’in, şehadetlerinin 16’ncı yılı. 29 Kasım 2004’te Musul’da komployla katledilişlerinin üzerinden tam 16 yıl geçti.

Kobani’de dünyaya geldi

Şehit Şîlan Kobanê 1971 yılında, Kobanê kentinde, Kêtikan aşiretine mensup, yurtsever, 5 kız ve 4 erkek çocuklu bir ailede dünyaya geldi.

Şilan yetiştiği çevre, ailesel ve aşiretsel geleneklerin kadın üzerinde baskı oluşturduğu bir yapıdadır. Kardeşi Qudret, Şilan’ı anlatırken kadının rolünün ve geleceğinin olmadığını gören Şîlan’ın, toplumsal gericiliğe karşı küçüklüğünden beri baş kaldırdığını söylüyor.

Şilan’nın ailesi ekonomik zorluklardan dolayı Halep’e göç eder. Göç ettiklerinde Şilan daha 5 yaşındadır. Babası kızlarının okumasına izin vermez. Qudret Baqî, o döneme ilişkin şunları anlatıyor: 

“Yeni evimize taşındığımızda babam, aşiretçi toplum geleneği gereği kızlarını okula göndermemişti. Onlara göre kızların evden çıkması ayıptı. Fakat annem bize destek oldu ve babama, kızlarının kendisi bilgisiz kalmasını istemediğini, kızlarını okutacağını söyledi.”

Annesinin de desteğiyle Şilan, toplumun kadına çalıştığı role karşı ilk mücadelesini kazanır ve ailenin okula giden ilk kızı olur. Derslerinde okulun en başarılı öğrencisi olan Şilan, her gün derslere girer fakat okula kaydı yapılmamıştır. Okul yönetimi derslerinde başarılı olan bu kızın neden kayıt yaptırmadığını sorunca da Şilan, “Babam okumamı istemiyor, annem de okumam için bana gizlice destek veriyor” yanıtı verir. Okul yönetimi de kendisinden kayıt için gerekli belgeleri getirmesini ve kayıt yaptırmasını ister.

12 yaşında 5 gün hapis

Qudret Baqî, okuldan dönen kardeşi Şilan’ın ailesine başkaldırarak kendi iradesine ve isteklerine saygı duyulmasını sağladığını belirtiyor.

Şilan Newroz Bayramı’nı kutlama etkinliklerine katıldığı gerekçesiyle, ortaöğretimini tamamladıktan sonra, yani 12 yaşında Halep’teki bir zindanda 5 gün hapis yatar.

Şilan, daha 9 yaşındayken Kürdistan Özgürlük Hareketi’yle tanışır. Ailesi, Özgürlük Hareketi’ne destek veren Suriye’deki ilk ailelerdendir ve Şilan’ın direnişçi özelliği de buradan gelmektedir.

Yurtseverlik mücadelesine Kürtçe öğrenerek başlayana Şilan, kardeşlerinin de Kürtçe öğrenmesi için yoğun çaba sarf eder. Qudret Baqî, ablasının bu çabasını şu sözlerle anlatıyor: 

“Şehit Şilan’dan 4 yaş küçüktüm ve bana, Kürtçe öğretmeye çalışıyordu. Yürüttüğü siyasi ve örgütsel çalışmaların yanı sıra kendisi, Halep’teki ilk Kürtçe öğretmenidir. Tüm bunları yaparken okuluna da devam ediyordu. Kendisi Halep’teki Agirî Kürt müzik ve folklor grubunun kurucularındır aynı zamanda. Ben de o grupta yer aldım.”

Şilan, 12 yaşındayken yaz tatilinde babasından kendisini  PKK lideri Apo’nun eğitim sahasına götürmesini ister ve böylece babasının aracılığıyla önder  Öcalan’ı görme fırsatı bulur.

Ailenin güç kaynağı

Şilan aile içinde kız kardeşlerine moral ve güç verir; aile ve aşiret kavramlarının yarattığı zihnî engelleri aşmaları için çalışır. Ablası, Şilan’ın kendisi için kardeşten ve yoldaştan önce ikinci anne olduğunu söylüyor. Şilan’ın kendisini güçlü bir iradeye ve karar sahibi bir kişiliğe kavuşturduğunu belirtiyor ve O’nun kendisiyle paylaştığı bir sözünü şöyle dile getiriyor:

“Bana, direniş ve ısrar ile başarabileceğimizi ve hedeflerinden asla geri adım atmayacağını söylemişti. Şîlan, idealistti ve yürüttüğü tartışmalar aile fertleri üzerinde büyük etki yaratıyordu. Bir keresinde babamıza karşı durarak annemizi savunmuştu. Anneme, ‘neden kendi haklarını korumuyorsun? Zulmü kabul etme ve egemen zihniyete teslim olma’ demişti.”

Rojava’dan dağlara giden ilk kadın

Meysa, 1991’de PKK saflarına katılır ve o artık Şîlan Kobanê’dir.  O, Rojava’dan PKK saflarına katılan kadınlardan ilkler arasında yer alanlardandır. Katılımı, ailesi üzerinde ve Rojava’daki tüm kadınlarda büyük etki yaratır ve bölgeden gerilla saflarına katılımların önünü açar.

Şilan dağlarda 14 yıla yakın bir süre geçtikten sonra  siyasi çalışmalar için Rojava’ya gitmeye hazırlanır. O dönem Musul’da ablasıyla görüşen Qudret o görüşmeye ilişkin şunları söylüyor:

 “Bir hafta boyunca Musul’da beraber kaldık. Rojava’ya gideceği için çok mutluydu. Kadınların bana ihtiyacı var’ demişti. Rojava’ya gideceğini duyduğumda kendisini uyardım. Çünkü o dönem Rojava’da durum karışıktı. Şam hükümeti Şîlan’ın PYD yöneticisi ve Kongra-Gel üyesi olduğu, Rojava’ya geçiş yapacağını öğrenmişti. Bunları söylediğimde bana, ‘Suriye’nin ve Rojava’nın içinde bulunduğu bu süreçte halkımın ve yoldaşlarımın yanında olmazsam kendime nasıl devrimci, Özgürlük Hareketi’nin siyasetçisi derim. Ne olursa olsun, tutuklansam bile halkımın yanında olmalıyım’ dedi.”

Ablasi, Şîlan ile görüşmesini anlatmaya şu sözlerle devam ediyor: 

“Birçok konuyu ve başımızdan geçen olayları konuştuk. Hâlâ O’nun yanında olduğuma inanamıyordum. Yıllar sonra birbirimize kavuşmanın verdiği sevinçten gözyaşlarımı tutamıyordum. Bana hep, ‘Özgür kadın kimliğiyle mücadele etmeliyiz. Kadınları egemen zihniyetten kurtarmak, bu hareketteki kadınların başlıca görevidir. Kadın kendini ve kimliğini tanıdıkça, bunun arayışı içinde oldukça özgürleşir. Böylece özgür bir iradeye kavuşur ve kendisine biçilen rollerden kurtulur’ derdi.”

Son buluşma

İki kardeş 5 ay sonra yeniden buluşur ve 18 gün beraber kalırlar.

Qudret, O’nun geçirdiği son zamanları şöyle anlatıyor:

 “Şîlan, Fûad, Cemîl, Zekeriya ve Ciwan arkadaşlar Rojava’ya gitmek için hazırlanıyordu ve çok coşkuluydular. Suriye’deki durumun ve Şam rejiminin neler yapabileceğinin farkındaydılar. Fakat her şeye rağmen onlar için önemli bir gündü. Her bir arkadaşı Rojava’da önemli görevler bekliyordu.

Irak saatine göre 08.40’tı. Fûad arkadaş hızlıca kahvaltı hazırlıyor, Cemîl, Zekeriya ve Ciwan arkadaşlar da valizlerini hazırlıyordu. Yola çıktıklarında Şîlan bana, ‘kendine iyi bak’ demişti.”

Qudret, Şîlan ve yoldaşlarıyla tek tek vedalaşır, ama bu vedanın son veda olacağından ikisi de habersizdir. Ayrıldıklarından sadece 4 saat sonra şehadet haberlerini alır Qudret.

29 Kasım 2004 günü, Musul’dan yola çıkarken Şîlan Kobanê ve yoldaşları bir suikast sonucu katledildiler…