Rize İkizdere’de Direnişin Sembolü Kadın Köylüler

Rize’nin İşkencedere Vadisi’nde köylülerin Cengiz İnşaat’ın taş ocağına karşı başlattığı direniş, sekizinci gününde. İkizdereli kadınlar, hem kepçelerin önüne geçerek direnmeye devam ediyor, hem de çektikleri videolar ile seslerini duyurmaya çalışıyorlar.

Rize’nin İşkencedere Vadisi’nde köylülerin Cengiz İnşaat’ın taş ocağına karşı başlattığı direniş, sekizinci gününde.

“Bana köşk verseler, villa verseler vadimi değişmem. Burası bizim doğamız, yaşam kaynağımız. Burası taş ocağı mı olur?” diyen köylüler pazartesi günü askerler tarafından yapılan müdahaleye rağmen direnmeye devam ediyorlar.

Sabah saatlerinde bölgeye gelen iş makineleri ağaçları sökmeye başladı. Jandarma, çalışmaları durdurmak isteyen yurttaşları barikat kurarak engelledi. Ağaç sökümü ve yol yapımı sırasında iş makinesinin yuvarladığı taşlar nedeniyle yaralananlar oldu.

Bölgede toprak kaymalarının yaşanabileceğini ifade eden jandarma “Bulunduğunuz yer tehlikeli” diye anons yaptı. Köylülerin yanıtı “Sizin bulunduğunuz yer tehlikeli. Biz buradayız” oldu.

Sürecin nasıl devam edeceği henüz belli değil. Proje sahibi Cengiz İnşaat’tan ise bugüne kadar herhangi bir açıklama gelmedi.

Emine Tuncer: “Nasıl bal yapalım şimdi?”

İkizdere barındırdığı endemik çiçekler sayesinde dünyaca ünlü Anzer Balı’nın üretildiği tek alan. Köylülerden biri olan Emine Tuncer “Burada arıcılık yapıyoruz, otlaklarımız burada. Suyumuz var. Devlet bize arı verdi. Petek verdi, bal yapalım diye… Nasıl bal yapalım şimdi?” diyor.

Taş ocağı yapılmak istenen bölgenin evinden sadece bir kaç yüz metre ileride olduğunu söyleyen Emine Tuncer’in en büyük korkusu ise, dinamitle yapılacak patlatmalar sırasında evinin zarar görmesi.

Köylüler, Valiliğin kararına rağmen vadilerini korumakta kararlı. Zorlu koşullarda bir yandan ateş yakarak ısınmaya, bir yandan da kepçelerin önüne geçerek direnmeye devam ediyorlar.

‘62 yaşındaki annem yerlerde sürüklendi’

Taş ocağına karşı direnen kadınlar videolar yayınladı. Kadınlar ‘Müteahhit, dur diyoruz sana’ diyerek tepkilerini gösterdi.

Polisin müdahalesi sırasında annesinin yerlerde sürüklendiğini belirten başka bir kadın ise “Biber gazı attıkları zaman annem, 62 yaşındaki kadın yerlerde sürüklendi. Şu anda anneme destek olmaya geldim. O kadın yerlerde sürüklenirken ben perişan oldum. Tek isteğimiz burayı katletmemeleri” ifadelerini kullandı.

‘Müteahhit dur diyoruz sana’

Çay yetiştirdiği bölgede video çeken bir kadın ise burada yetiştirdiği ürünler ile eve ekmek götürebildiğini ancak taş ocağı yapılırsa bunu yapmasının mümkün olmadığını belirtti.

“Ne olursun müteahhit dur diyoruz sana. Başka bir yer bul. Yok etme burayı…Biz çok zor durumdayız. Suyumuz bile yok. Şişeyle su alıyoruz” ifadelerini kullandı.

‘Hatıralarım, çocuklarım var’

İkizdereli bir başka kadın ise “Taş ocağı olursa her yer mahvolur. Yaşadığımız, büyüdüğümüz, nefes aldığımız yer burası. Taş ocağına hayır diyorum. Ne olursa olsun mücadeleyi bırakmayacağım. Doğa bizim doğamız. O ormanda hatıralarım var, çocuklarım var, annem var, babam var, dedelerim, atalarım babaannelerim var. Herkes ormanın içinde. Üç kuruş için heba ediyorlar” tepkisini gösterdi.

Ne yapılmak isteniyor?

Taş ocağı yapılmak istenen alan, 130 futbol sahası büyüklüğünde. Bir liman projesinde denizi doldurmak için taş ocağından 16 milyon ton taş çıkarılması planlanıyor. Bölge halkı ise alana çay fabrikası yapılmasını istiyor.

Köylüler, Ağustos 2020’de dava açmış, mahkeme taş ocağı ruhsatının iptali ve yürütmeyi durdurma kararı vermişti. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı da İkizdere’yi kısmen ‘doğal koruma alanı’ olarak tescil etmişti. İkizdere aynı zamanda dünyada koruma altındaki 200 vadiden biri.

Buna rağmen geçen ay, Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle ‘acele kamulaştırma’ kararı çıkarıldı.

Halihazırda altı hidroelektrik santrali ve iki taş ocağı, vadide aktif faaliyet yürütüyor.

Köylüler ise Rize Valiliği ve Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne karşı 17 Mart 2021’de dava açtı. Köylülerin beklentisi tıpkı iki yıl önce olduğu gibi yine mahkemenin bu kararı da iptal etmesi.

/Kaynak: Kapsül, DW Yeşil Gazete/