Sana kardeş tadında bir mektup yazamadım

Özlem ve sevgi ile seni kucaklıyorum. Her ne kadar yani kelimenin tam anlamıyla ‘DEHŞET’ bir yıl yaşasak da, yeni yılını Barış’a inancımla kutluyorum.  Yeni yıl ne getirecek kim bilir, ancak son yaşanan katliamdan sonra da farklı bir beklentiyi insan taşıyamıyor. 

Bir ara umutlanır gibi oluyor insan, belki bu kez hep özlemini duyduğumuz BARIŞ’ a dair iyi bir şeyler olabilir derken, yaşanılanlar yeniden bu umutları da kursağımızda bırakıyor. 

Gerçek olan şu ki kan bağında barış yeşermez…Bu kan durmadan zor ama konu biz Kürtler olunca da oluk oluk akan kanlar kimin umurunda. Önüne de geçemiyoruz. Ve hayatlarımız da bu kıskaç altında geçiyor. Duygularımız, davranışlarımız bununla biçimleniyor. Neredeyse hayatımızda nüfuz etmediği an ve yer kalmamış gibi. 

Ne aşabiliyoruz, ne değiştirebiliyoruz ayrıca her şey bizimle de bitmiyor…

Bu nasıl bir yıldı be abiciğim?

Yıla acılarla başladık, acılarla bitiriyoruz. Yüreğimizin kanamadığı neredeyse bir gün yok. Savaş tekrardan tırmandırılırken kendisiyle onarılması güç yaralar açıyor. İster ortasında ol savaşın, ister kenarında kal, az çok hepimizi yaralıyor. Hep birlikte dur diyebilme gücünü göstersek belki de sarabiliriz yaralarımızı. Ancak sarılmadık yaralarımız duruyorken onlara habire yeni ekleniyor. 

Bugün yarım gün dolaştım…

Dağ patikalarında gezintilere çıktım. Dağlıların bir arkadaşı da yollar, patikalardır. Ben mi yürüdüm, o mu yüreğimin patikalarında gezindi bilinmez. Her şeyin iç içe geçtiği, karıştığı anlardır bunlar. Bu patika gezintilerinde ben onlarla konuşurum, onlar da benimle. Ve mutlaka her yürüyüşte burada bırakılan izlerin de peşinden giderim. 

‘İnsan bir yerden geçerken bir iz bırakmalı ‘diyor ismini şu an hatırlamadığım bir yazar, sanırım bu söz gerilla için oldukça geçerli.

Bu patikalarda gezinmek, izlerin peşine düşmek ruhuma iyi geliyor. Bazen bu patikalarda yıldızların altında yıkıyorum yüreğimi, bazen gün batışını kızılımsı ışıklarıyla, bazen de gözlerimden nisan sığınakları gibi inen damlalarla…

Sana kardeş tadında bir mektup yazmadın diye sen hep sitem ettin. Haklıydın…

Ya benim bu dogmatizmim ya da kahrolası bu gerçekler bunu engelledi. Yine yazamıyorum, çünkü dün gerçekleştirilen katliamın yarattığı atmosfer hâkim şu an…Matem, yas, öfke ne dersen var..

Sizin oradan gelen birilerini duyunca, birkaç kelime de olsa sana yazayım istedim. 

Benim durumum genel gelişmelerle bağlantılı, ne kadar iyi ise o kadar iyidir. Bu yıl benim açımdan zorlu geçti. Gerilla hayatımda son yıllar açısından oldukça hareketli idi. Bu koşullara yabancı değiliz.  Sorun onun ötesinde. Benim açımdan maceralı geçti.

Görüşme imkânımız olursa paylaşırım. Eee artık genç de değiliz, ama buna rağmen beden iyi dayanıyor. Eski gerilla performansı kadar olmasa da iyiydim… 

Bu süreci parça parça yazmaya çalıştım, bir yerden sonra da ilerletemedim. Ruhuma iyi gelen diğer bir alan da yazmak. Hep aynı gündemler etrafında aynı şeyleri yazmak bir yerden sonra zorluyor. 

Şimdi içinden şöyle bir sesin yükseldiğini duyuyorum,’  Tamam kardeşim, hayatın kendisi zor sen de daha fazla zorlaştırma’. Haklısın. Hayatı bir de biz zorlaştırmayalım. Gerilla acı kadar neşenin de farkındadır, hüzün kadar mutluluğun da ve belki yaşam gücü aşılayan en önemli bir yan da budur…

Her şeye rağmen hayata güler yüzle bakabilmek, gözlerdeki umudu koruyabilmek ve yürekteki sevdayı büyütebilmek…

Ben bildiğin yani eski alanımdayım. Jineoloji çalışmalarındayım. Yeni bir takım örgütlenmeler içindeyim. Çalışmamızı materyal temin ederek beslerseniz sevinirim. Yani kadına dönük kitap ve yazıların yanında, A. Gunder Frank’ın Dünya Sistemi kitabını da bulup, gönderebilirsen iyi olur. 

Son yazılarını da istiyorum…

Bu yıl o kadar çok deprem yaşadık ki Van depremin acılarını kendi tadında yaşamadık. Güzel memleketimizi de mahvettiler.

N.. ile görüştüm bizimkilerin iyi olduğunu söyledi. Gençleri merak ediyorum. Durumları hakkında yazarsan iyi olur. Tüm aile fertlerine sevgilerimi, özlemlerimi gönderiyorum. Sık sık rüyama geliyorlar. Sanırım sürecin yarattığı enerji akışıdır…

Azat nasıl, durumu iyi mi? Yanına gelmiş mi, onu sevgiyle, özlemle sarıyorum.

Yanımda E.. yoldaş var ve yabancı müzikleri çok seviyor. Ona bir türlü dengbejleri sevdiremedim- sen en iyisi ona bir dosya yap gönder.

Ekipte bulunan D…, A…yoldaşların da selamları var. Kendine iyi bak. Seni, sizleri özledim. Süreç –ki umarım- iyiye giderse gelme imkânın olursa görüşürüz. Böyle devam ederse çok sağlıklı olmaz. 

Size son yılın birkaç resmini de gönderiyorum. Seni, Azat’ı çok seviyorum ve öpüyorum…

30 Aralık 2011