Sarya Aslan: Leyla

Bir haftadır istemsiz Mem Ararat’tan Cemila dinliyorum. İstemsiz değil aslında beynim ve ruhum 23 haziranı karşılıyor. Senin bu parça için yüreği delip geçiyor yorumunu hatırlıyorum. Neden yüreği delip geçen bu şarkıya tutuldum sanırım delip geçilen yer aynı yüreğin dağıldığı yer aynı ne bir eksik ne bir fazla….İnsan yarasına yakın olanı buluyor. Eskisi kadar cayır cayır yakmıyor ama çok güçlü bir yara yurt edinmiş içimi öylesine mağrur ve başı dik bir vatan gibi. Ve bu yaralı vatan yaşadığımı hissettiren tek şey şimdi…

Yıkılan inançlarımızın enkazına yeni olan hiçbir şey ekemiyoruz yeni yaşamlar yaratma umudumuz da vuruldu. Herkes kendi umudundan ben ise umutsuzluğumdan sorumluyum. İnsan umudundan vurulduğunda ölürmüş, bizim aşil topuğumuzda umudumuzdu işte.

İncinen ruhlarınız daha fazla incinmesin diye arkanızdan “yattığınız yer incitmesin” diyebiliyoruz sadece. Zira bu dünyada ruhlarınız yeterince incindi.

Yaşayanlar hala ölülerin gücüne erişemediler. Bizim hala ölülerimiz konuşuyor. Tüm suskunluklar içinde hep onların sesi yankılanıyor kulağımızda. Asıl ölüm yaşayanların sessizliğinde…biz neden hala ölülerimize umudu bağlamışız yattıkları yer nasıl incitmesin hala onların omuzlarında bütün yük, yaşayanlar nerde?

Senin yaptığını yapıyorum müziğe kendimi verip gözlerimi kapatarak soyutluyorum kendimi her şeyden. Kocaman bir hiçlik dünyası içinde varolan sadece senin gülüşün. Sahici, saf ve hayat dolu gülüşün. Seni tanımayanlar nasıl biriydi diye bana sorduklarında ağzımdan tek cümle dökülüyor, “hayatı çok severdi ve hakkını da verirdi”. Nereye gitsek hemen fotoğrafımı çek derdin, çay içerken dans ederken halaya dururken bir manzarayı izlerken hasta yatarken bile… her anın zamanda asılı kalsın isterdin. Şimdi ben kaybolduğumda Onun izini sürüyorum. İzin kalsın isterdin gittiğin her yerde … buradan Leyla geçti desinler. Ve zamanın ruhunu avuçlarında tutarak gittiğin her yere izini bıraktın. Ben dahil birçok insan bu izleri takip ederek yolunu buluyor.

Büyük bir haksızlık diyorum sonra çok büyük haksızlık bu kadar çok severken hayatı bu kadar çok anlamına uygun yaşarken şimdi burada olmaması çok büyük haksızlık. Sınırlı insan ömrü ve sınırları olmayan bir ömür sürdü diyorum. Yolculuğunda yürüdüğü her yerde çok temiz ve çok derin izler bıraktı. Ayağını bastığı yeri ve o izleri takip edecekleri unutmadan yürüdü yolunu. Sendelerken bile ayak izini hiç şaşırmadı sağlam bastı zikzaklar çizmedi, doğru yürüdü.

Bu gücü nerden alıyordu diye hep sormuşumdur kendime. İnsan içine nasıl bu kadar yücelik sığdırır? Gücünü duygularından alıyordu hissetmediği hiçbir şeyi anlamıyor karşı duruyordu. Ve eğer bilgelikse bu, o saf duyguların bilgesiydi. Ne yaşarsa yaşasın ne görürse görsün ne duyarsa duysun kirlenmesine asla izin vermediği o saf duygularının rehberliğinde yürüdü yolunu gücünü duygularından aldı yaralarını da…

Kocaman bir göğün altındayım yıldızlar toplanmış başıma acını ver bize diyorlar. Acımız yük değil bize, ben bu yarayı taşırım diyorum…Herkes yarasını taşımalı unutmamak için, yolunu bulmak için…senin acın da yaran da baş göz üstüne. Bıraktığın izler silinmeyecek, sen iz bıraktığın her yerde, her canlıda yaşayacaksın.