Şiir:  Aşksız Doğmasın Çocuklar

                   
1
Bir evet kadar yakınım sana
Bir hayır kadar uzak.
Kim bilecek oysa
Giden bir ömrün toplamıdır iki hece
Kalanın fermanı olsan da olmasan da

Yine de, suretleri yaşamın
sökülüp alınır gibi duvardan
sökülüp atılmıyor hafızadan
ya günlerime akacak cismin
ya benliğime resmin
2
Bir acıları unutmak kadar yakınım sana
Bir ihanet tanıklığı kadar uzak
Ben tüm yaşamı doldurmak istiyordum seninle
Sen içindeki canavarı doyurmak istiyordun benimle

Ve sevda hep yanlış adreslerde
Hep buruk, suçlu
Ayrılıyordu dünyamızdan

Düşünsene kaç milyarınca versiyonu bu filmin
Şarkılar, şiirler, kitaplar
Bizi anlatır da
Bize öğretmez.
Kırılınca anlıyoruz
Her insanın başı kendi taşına çarpar
Çarpınca anlıyorum.
Aşk bağrında ihaneti saklar da
aşkı saklayacak bağrı yoktur ihanetin.
3
Bir otobüs yolculuğu kadar yakınım sana
Biletsiz yolcu kadar uzak
Otuzunda kırılıyor fayım
yıkılıyor bir bir saflıklarım
Bir gerçek enkazında
Can çekişiyor niyetlerim
Ben can çekişiyorum.
Çığlığıma yardım değil duyduğum
Tozlu bir aksi seda
Otuz yaşım miladım oluyor
Milattan önce
Pembe mavi bir saflık
Tüm dünyayı kucaklıyorum
Milattan sonra
siyah beyaz bir bilinç
kucağıma sığmıyor yalnızlığım.
4
Yedi kapı açılması kadar yakınım sana
Bir gardiyan kilidi kadar uzak
Yine de kapılar değildir alıkoyan
Kilitler değil
Yüreğin kaç kilometre uzak bana
Hangi tünel
hangi firar beni ulaştırır sana

Sen politika ile kirlenmiştin
Ben seninle.
Senin gözünü hırs köreltmişti
Benimkini sen,
Er(k)il putların vardı
benim zincirlerim.
Köyümüzden, şehrimizden, genlerimizden kalan

 


Gözlerinin derinliğine bakıyordum
Gözlerini kaçırıyordun
Bir gazete yazısı geliyordu aklıma
Hoşlanmaz erkekler
gözlerinin derinine bakan kadınlardan
Anlıyordum
Aşksızlıktı çağımıza bakan
Gizlendikçe gözlerinin derininde yalan
Aşk da yalan.
5
Bir firar kadar yakınım sana
Dur ihtarsız bir ölüm kadar uzak
Tehlike çemberleri örülüyor çevremde
Bir cadıya dönüşüyorum
Her bakış, her yürek bir avcı
Avlanıyorum kansız

Kansız olmuyor sana gelişim
En çokta kanarken özlüyorum
Kimse görmüyor
ruhun kanaması renksiz
Kimse duymuyor.
Ruhun çığlığı sessiz
Ve şairlik güçsüzlükmüş aslında
Onuru kalkan
giremediği kapılardan kendine dönüş yapan
6

Bir imza kadar yakınım sana
Bir karar kadar uzak
hep tersini yaptığım kararlar alıyorum
kararı ebedi yasanın ne bilmiyorum
tanrısal iğfali ruhun diyorum

 

Yenilgi kokuyor bu kibir, bu gurur
dervişleri kıskanıyorum.
Yenilgilerden zaferler yüreklerinde
kederlerle örselenmez mutluluklar.
ve ben artık düşü okyanus bir ırmak değilim
okyanusum düşleri kıyılarla boğulan
sınırları vuruyor öfkelerim
kırıyorum
yıkıyorum
duruluyorum
bir sevda gömülüyor içime
ben gömülüyorum kendime
7
Barış kadar yakınım sana
Müebbet kadar uzak
Bir bomba patlayacak sanıyorum
Bir uçak bombalar yağdıracak her an
Hep çatışmalardayım rüyalarımda
Kolları, bacakları kopmuş insanlar kurtarıyorum
Hep tutukluk yapıyor silahım
Ölecekken uyanıyorum
Bilgi, sanat, söz değil
Son bir umutla rüya satmak istiyorum
Biliyorum
Doygunluk noktası savaşın
Kana bulanmasıdır rüyaların
8
Bir an kadar yakınım sana
Sonsuzluk kadar uzak
Kendi düşlerimin tanrısıyım
Savaşları kaldırıyorum önce
Bilcümle eşitsizlikleri sonra
Zıtlar gerçekten birlik oluyor
Uzaylılara yenilmiyoruz
Var oluş bir muamma değil
Saklanmıyor bizden ilahlar
Bilen yok, masal ne düş ne
Ölüm, insanüstü bir yaşam


Olmayacak düşleri düşlüyorum
Takılı kalıyor bir mayından arta kalan protezlerim
Dişsiz, düşsüz olmuyor
Bir dişçiye gidiyorum
Bir düşçüye gidemiyorum.
9
Özel bir fahişe kadar  yakınım sana
Bir azize kadar uzak
Bitmeyecek bu araf
Bu mahşeri sorgu bitmeyecek
Ne cennete yetecek sevaplarım
Ne cehenneme günahlarım
Hep seni isteyecek baştan çıkmış yanım
Hep seni itecek vicdanım
Duymayacak ne çağ, ne tanrı
Kendime kalacak isyanım
İçimde yönsüz öfkeler
İkilemsiz yaşamları özleyeceğim
Savaşsız-barışsız
Şeytansız-meleksiz
Vicdansız
Namussuz
Tabusuz
İhanete, ihanet edilmiş
Kehanete aşk eklenmiş
10
Kendim kadar yakınım sana
Sen kadar uzak
‘Kavuşmak ölümüdür aşkın’ diyorlar
Yani aşksız doğuyor tüm çocuklar
Düşün, bir yüzyıla kaç savaş sığar
Kaç yüzyıla bir  peygamber
Kaç bin yıldır ihanette
Doğuran  rahme erkekler
Ve kaç bin yıldır kadın
Gayri resmi müebbetlik çeker
Bilmezsin belki
Maldan, mülkten, silahtan önce
Çobansız yaşadılar sürüler
Bir av kanıydı damarlardan akan
Bir de aybaşı kanı
Belki de bu yüzden kadın
Bütün kanamalardan nefret eder
Belki de bu yüzden
Ölümü  değil yaşamı besler
Belki de bu yüzden
Şimdilik HOŞKA KAL
Aşksız doğmasın çocuklar.

                                      Selver Yıldırım

 

“ Fidan yoldaşın yıllar önce cezaevinde yazdığı bu şiiri yeni okuma fırsatım oldum. Kendisini, yaşadıklarını, duygularını, düşüncelerini oldukça yalın ve derin güzel ifadelere kavuşturmuş. Bu şiir aynı zamanda biz acı çeken kadınların da duygu ve düşüncelerinin toplamıdır.” Leyla

Not: Nice cevherler gelip geçmiş çok fazla bilinmeden. Kahramanlar, yiğitler, güzel insanlar…Nice yetenekler, her biri bir dünya harikası…Ah, işte!