Sistematik şiddete karşı birleşen kadın mücadelesi

“Biz kadınlar kendimizi daha çok anlatacağımız, birbirimizi anlayacağımız dayanışmalarda buluşmalıyız. Tekçi, erkek egemen iktidar ve sermayeye karşı örgütlülüğümüzü büyüteceğimiz, bizden çalınanları geri alacağımız ve öznelliklerimizi koruyacağımız bir siyaseti birlikte örmenin yılındayız.”
Halide Türkoğlu
Geçtiğimiz yıl kadın mücadelesi tek adam rejiminin sistematik saldırılarına ve rejimin sonuçlarına karşı sokaklarda seslerini yükselten direnişlerin başında gelmekteydi. Elbetteki kadın mücadelesi durağan değildir bu yılda mücadelemiz kesintisiz devam edecektir. Biz kadınlar eşit, özgür ve demokratik bir yaşamda ısrar ediyoruz. Bunun örgütlenmesinin hepimizin gündelik hayatından geçtiğini, dayanışmaların ve direnişlerin birbirimizi bağladığını biliyoruz. Bu politik bilinç hali bizi değiştiren güç haline getiriyor. Korkuları büyük, bu yüzden her yönüyle saldırdılar, saldırıyorlar.
Rejimin herkesle savaş hali, toplumun her alanda tecrit edilmesine götürürken toplumsal itirazların ve demokratik siyaset bilincinin yerle bir edilmesi bu savaşın asıl amacıdır. 2022 yılında kadın mücadelesinin daha çok sirayet edeceği bir siyasete ihtiyaç duymaktayız. Kadınlar bu rejimin kıskacında adaletten ekonomiye, yaşam hakkından yaşam alanlarına kadar sistematik bir şiddetin hedefiyse, mücadelesi de bu rejimin beslendiği tüm kaynaklara dönük birleşik bir mücadele yılını bize hatırlatmaktadır.
Emine Şenyaşar, Gülistan Doku, İpek Er ve erkek şiddetine maruz kalan kadınlar için adalet talebi mevcut adalet sistemine karşı bir direniş çağrısıdır. Cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri ve hasta tutsaklara dönük saldırılar nefret politikalarının fiziksel ve ideolojik olarak yok etme gayesi üzerine kurulu bu rejimin aynasıdır. Sağlık durumu her geçen gün kötüleşen Aysel Tuğluk şahsında rejimin direnen, örgütlenen ve siyasi bir irade olan kadınların toplumsal gerçekliğine karşı politik kadınları cezaevinde rehin tutmaya devam etmesi ile İzmir HDP il binasında Deniz Poyraz’ı katleden Onur Gencer aynı ideolojik motivasyona sahiptir.  2021 yılında 64 tutsak cezaevinde yaşamını yitirdi. Adalet nöbetleri ve eylemleri sürüyor. Kadın mücadelesi ile adalet nöbetlerinin keşisimselliğini gören direnişler, 2022’de erkek adalete karşı gerçek adaleti birlikte inşa etmenin yollarından biri olabilir.
Derinleşen kadın yoksulluğu erkek egemen ideolojiyi nasıl güçlendiriyorsa, savaş politikaları yoksulluğu derinleştirdikçe cinsiyetçi ve ırkçı ideolojileri rejimi yani tek adamı ayakta tutmaya devam etmektedir. Ekonomik kriz, yoksulluk, mülteci -göçmen olma hali, doğru çözümlenmediğinde iktidarın “kahramanlık” hikayeleri başkalarının hayatlarını yok etme üzerine kuruludur. Bu yönüyle barış siyasetinin dilini toplumsallaştırmak, kadınların hayatlarını, yaşam biçimlerini ve kazanımlarını korumaktır. Farklılıkların bizi parçalı /ötekileştiren değil bir direniş birliğine bizleri götüreceği ve çokluğun varlığının demokratik bir toplumda mümkün olabileceğinin siyaseti herkes için adalet, özgür ve eşit bir yaşamın olanaklarını sunabilmektir. En çok da biz kadınlar farklılıkların içinde varolan bir barış siyasetine ihtiyaç duymaktayız. Bunun mücadelesini büyütmek, bu yüzyılın kadın direniş gerçekliği ve tarihsel deneyimlerinin mirasıdır.
2022 yılı siyasette -zamanında olacaksa- 2023 seçim yılının hazırlık yılı. Mevcut rejim gidebilir ama yerine erkek egemen bir ittifak siyaseti, kadın kırımının, yoksulluğun, adaletsizliğin ve savaşın devam ettiği bir yönetim aklının sürdürmesi demektir. 2022 hepimiz için zor geçecek ama umudumuz kadınların siyaseti dönüştürücü gücündedir. Bu umut, eylemi ve örgütlülüğü olan bir umuttur. Biz kadınlar kendimizi daha çok anlatacağımız, birbirimizi anlayacağımız dayanışmalarda buluşmalıyız. Tekçi, erkek egemen iktidar ve sermayeye karşı örgütlülüğümüzü büyüteceğimiz, bizden çalınanları geri alacağımız ve öznelliklerimizi koruyacağımız bir siyaseti birlikte örmenin yılındayız. Evet, baskılar sistematik ama direnişimiz de özgür ve eşit bir sistemi inşa edecek bir inanca sahip.
/
Jinnews/