Suzan Tatlı: Katil kim biliyor musunuz?

“Katil; bir kadın katledildiğinde çoğu zaman bunun  “aşk cinayeti” gibi korkunç bir şekilde algılanmasını sağlayarak haberi magazinleştiren erkek egemen haber dilinizdir de. Sırf tıklanma sayısını artırmak adına, heyecan ve merak uyandırmak için kullandığınız kelimelerin, kurduğunuz cümlelerin etik tüm değerlerden, vicdandan yoksun haber dilinizdir.” 
Koca bir kadın mezarlığına döndü ülke. Her gün en az bir kadının katledildiği haberi ile uyanıyoruz güne. Bazen de uyanamayacağımız gecelere uyuyoruz her şeyden bihaber…
Toplu değil teker teker gerçekleşen bir katliam bu… Kadın katliamı…
Öldürülmek için sadece kadın olmamız yetiyor biliyoruz. Gözlerini kırpmadan katlediyorlar bizleri üstelik. Gözlerini kırpmadan. Aklımızı, ruhumuzu, hayallerimizi, geleceğimizi paramparça etmek yetmiyor. Bedenlerimizi de paramparça ediyorlar. Yetmiyor buda,  yakıyorlar her bir parçamızı, tecavüz ediyorlar, dinmiyor öfkeleri, bitmiyor.
Sahi nedir bu kadar büyük nefretin, bu katmerli öfkenin sebebi?
Nedir biliyor musunuz? Her hücrenize dolup taşan, artık paçalarınızdan akan şu erk-ekliğinizdir en büyük sebep. Bu gücü ve cesareti egemen erkek ideolojinin üstün ve ayrıcalıklı cins tanımından, bunun pratiğinden, bunun tarihinden, erkliğinizden, erilliğinizden alıyorsunuz hep.
Katilsiniz ve biz sizi tanıyoruz. Duyun! katili tanıyoruz, biz  ka-ti-li  ta-nı-yo-ruz!.
Nereden mi tanıyoruz? 
Katili AKP-MHP ortaklığıyla İstanbul Sözleşmesi’ni reddeden akıldan tanıyoruz. Çünkü İstanbul sözleşmesi şiddeti tanımlarken belli bir “aile” formu içinde tanımlamıyor.”Aile” formundan bağımsız olarak tanımlıyor şiddeti. Çünkü katledilen kadınların çoğu eşleri ya da diğer en yakınları tarafından katlediliyor.
Uluslararası bir belge niteliğinde olan bu Sözleşme,  kadına yönelik şiddeti aile içi olsun, kamusal alan olsun, evli olsun ya da olmasın, kadınları hiç bir açıdan kategorize etmeden, şiddet gören her kadının yararlanabilmesi için şiddetin fiziksel, cinsel, duygusal, ekonomik olmak üzere her türünü kapsıyor ve karşı çıkıyor.
Ama elbette bu sözleşme reddedildi. Kocadır o, sever de döver de demiyor çünkü. Hatta malûm çoğu zaman gerektiğini düşünüp! Öldürüyor ya koca “karısını”, onu da demiyor. Kadını öldüresiye dövdüğünde, aman bırakın karı-koca arasına girilmez de demiyor mesela. Abi, baba olman da o hakkı vermiyor sana asla, şu ‘kutsal aile birliği!’ bozulmasın diye herhangi bir şey de demiyor, aile de demiyor evet, çünkü aile ya da herhangi bir kalıp, form şiddeti meşrulaştırmıyor.
Kadın kadındır diyor, kocasız babasız, abisiz de tek başına bir bireydir insandır diyor. Evet ne yazık ki bu yüzyılda bile hala kadının da insan olduğunu kabullendirme çabası!!
Bu yüzden geleneksel aile yapısını bozuyor ya!  İstanbul sözleşmesi, reddedilmeliydi bu yüzden. ‘Katil değil misiniz?’ şimdi siz bu sözleşmeyi reddederek,  kadınların katledilmesine göz göre göre göz yuman bu zihniyettir katiller.
Katil kim biliyor musunuz?
Katil; bir kadın katledildiğinde çoğu zaman bunun  “aşk cinayeti” gibi korkunç bir şekilde algılanmasını sağlayarak haberi magazinleştiren erkek egemen haber dilinizdir de. Sırf tıklanma sayısını artırmak adına, heyecan ve merak uyandırmak için kullandığınız kelimelerin, kurduğunuz cümlelerin etik tüm değerlerden, vicdandan yoksun haber dilinizdir. Katili masum gösteren, cinayeti romantize ederek şiddeti özendiren, her defasında yeniden yeniden üretilmesine sebep eril dilinizdir katil.
Maktulün ismini, fotoğrafını olduğu gibi kullanıp ama failin ismini kodlarken, fotoğrafını mozaiklerken, aslında katili daha az görünür kılan onu koruyan sahiplenmeci yanınızdır belki de kim bilir.
Katil;  kızın da o saatte ne işi varmış adamın yanında, e bak alkollüymüş birde deyip ama kendi erkek çocuklarını koçum, aslanım diye severek, çocuğu, kadını, hayvanı parçalasın diye herhalde, ortalığa salanlardır. Paşam diye şahlandırırken çocuklarını. Katil en çok bunlardır, katliama en çok azmettirenler bunlardır çünkü. Katil azmettirendir de.
Katil; kadının giyim kuşamıyla tecavüzü ilişkilendiren ve bunun tacize tecavüze davetiye çıkarttığını düşünerek,  şort giydi diye kadına şiddet uygulayan şişirilmiş, kof erkekliğiniz, kirli zihninizdir.
Siz katil kim biliyor musunuz?
Katil;  bizi dışarıda gündüz gözüyle dahi yürümekten korkar hale getiren, tenha sokaklarda pusu kurmuş şekilde beklediğiniz hissi yaratan, ensemizde o soğuk nefesinizi hissettiğimiz, koşar adımlarla hızlandıkça sokakta, daha hızlı adımlarla bize yaklaşıldığını hissettiğimizde, bizdeki o geçmeyen travmatik halin, yaratılan derin korkunun sahibi ahlak yoksunlarıdır.
Katil; bizi otobüste, sokakta, apartmanın asansöründe dahi taciz, tecavüz edilme tehdidi altında, varlık göstermek zorunda bırakan tecavüzcü sapık zihniyettir.
Katil; uğradığı taciz tecavüzle hayatlarının en karanlık en travmatik süreciyle baş edemeyen, sizin duymadığınız utancın ağırlığını taşıyamayan, çaresiz kalan kadınları intihara sürükleyen hastalıklı halinizdir.
Katil; “hayır” ın sadece hayır olduğunu anlamakta direnenlerdir. Katil bir parça hepimiziz belki, katil susanlardır biraz, görmezden gelenlerdir belki.
Katili tanıyoruz ve ifşa ediyoruz…
Katil kim biliyor musunuz?
Katil; devlet- mafya- uyuşturucu üçgeninde sırtını, devletin gücü sözü yetkin kademelerinde bulunanlara dayandıranların,  kadınları uyuşturucu batağına çekip, kadınları istediklerine peşkeş çeken bu güruha bu gücü verenler de değil midir?
Katil; bu kadınları katledenlerin işledikleri cinayete intihar süsü verilmiş adli tıp raporu hazırlayanlardır en çok.
Öyle bir cehenneme çevirdiniz ki bu dünyayı, neredeyse her kadın sıranın kendisine ne zaman geleceği korkusuyla yaşamaya başladı adeta. Kendisine tecavüz edenle karşılaşma korkusuyla mahkeme kapısında kalp krizi geçirip ölen küçücük çocuklara yaşatılanları cezasız bırakanlardır katiller.
Daha şimdi bu yazıyı kaleme alırken bile üç yaşındaki küçücük bebeğin istismar haberini okurken boğazımıza düğümlenen o koca yumrunun, bu öfkenin sebebidir katiller.
Ve daha sayamadığım kadar çoksunuz…
Ama ne kadar vahşileşirseniz de, ne kadar barbarlaşıp insanlıktan çıkarsanız da her şeye rağmen susmayacağız ve korkmayacağız sizden. Her hangi bir kadına, herhangi bir çocuğa yapılan herhangi bir şeyi kendimize yapılmış gibi hissedip, onun duyulmayan sesi, çığlığı olacağız olmaya devam edeceğiz.
Siz insanlığı öğrenene kadar biz susmayacağız birlikte yürüyeceğiz hep. Sizi her yerde, her zaman ifşa etmeye devam edeceğiz. Bir kişi daha eksilmemek için, hayatta kalmak ve yaşamak için direnmenin her yolunu deneyeceğiz. Biz kadınlar hep birlikte olmanın gücünü biliyoruz çünkü , biz birlikte güçlüyüz…

/Jin News/