Üç ayda bir çıkan Jineolojî dergisi özel sayıya hazırlanıyor

“Kültürel Kriz ve Krizden Çıkış Arayışları” konusu ile yeni sayısı çıkan Jineolojî dergisi bu sayısında kültürü bilimsel şekilde konu alan tartışmalara yer veriyor. Yeni sayıya dair önemli değerlendirmelerde bulunan Ruşen Seydaoğlu, pandemi sürecinin en çok kadınları etkilediğini söyleyerek, pandemi özel sayısı da çıkarmaya hazırlandıklarının bilgisini verdi.

Üç ayda bir çıkan bilim ve kuram dergisi Jineolojî’nin 22’nci sayısı “Kültürel Kriz ve Krizden Çıkış Arayışları” dosya konusu ile raflardaki yerini aldı. Her sayıda olduğu bu sayıda da kadınlar bilim tartışmaları yürüttü. Kültürün sanat, siyaset, anadil ve kadın ilişkileri üzerinden oluşum ve dönüşüm konularının yer aldığı dergide, toplum ve kültürler arasındaki bağa dikkat çekildi. Çıkan derginin içeriğini derginin yayın kurulu üyesi ve editörü Avukat Ruşen Seydaoğlu anlattı.

“Sorulara cevap olmaya çalıştık”

Yeni sayıda, “Kültür dediğimiz şey nedir. Anadil, siyaset ya da sanatla bağlantısı nedir?” gibi sorulara cevap olmaya çalıştıklarını kaydeden Ruşen Seydaoğlu, uzun zamandır içinde olunan kültürel krizi kadın eksenli bilim çerçevesinde değerlendirerek buna dair tartışmalar yürüttüklerini söyledi. Ruşen Seydaoğlu, “Kültür dediğimiz şey nedir. Dille, anadille, sanatla ya da siyasetle bağı nedir. Yine toplumlar kendini nasıl bunun üzerinden sürdürüyor. Kadın kültürü dediğimiz bir damar var. Bunca saldırıya rağmen nasıl oluyor da kendini bugüne kadar getirebiliyor. Dosyayı hazırlarken sorularımız bunlardı. Bu sayımızda bu sorulara cevap olmaya çalıştık. Tıpkı diğer sayılarda olduğu gibi toplumsal ihtiyaca bir cevap olabilmek için bu sayı ortaya çıktı” dedi.

“Amacımız bir kültür arkeolojisi oluşturmak”

Dergideki yazılar ve tartışma konuları ile bir kültür arkeolojisi oluşturmaya çalıştıklarını dile getiren Ruşen Seydaoğlu, derginin bu anlamda kendileri için çok verimli geçtiğine dikkat çekti. Sayılarında çok geniş bir çepere yer verdiklerini söyleyen Ruşen Seydaoğlu, toplumların kültür arasındaki bağını araştırarak halkların dil, hikâye ya da stranlarla kendi kültürlerini geleceğe taşıdıklarını ve kendilerinin de dergide bu perspektife yoğunlaştıklarını sözlerine ekledi.

“Bağların nasıl oluştuğunu araştırdık”

Ruşen Seydaoğlu konuşmasının devamında şunlara yer verdi: “Feminist çevreler kültür hareketi dünyadaki yerli halkların verdiği mücadele, anadil mücadelesi bunların tamamı kültüre dâhildir. Biz de bu bağların nasıl oluştuğunu araştırdık ve bu şekilde sayımız açığa çıktı. Çok geniş kapsamlı, bize bugüne kadar gelen mitolojik hikâyeler, destanlar, stranlar ya da şarkılar hepsi kendi döneminin hikâyesini anlatıyor. Ve bu hikâye içerisinde biz o dönemin kültürünü nasıl taşıdığını görüyoruz. Dünya üzerinde ya da Kürdistan’daki halklar, inanç grupları, kadınlar kendi kültürlerini nasıl oluşturdular ve taşıdılar. Bunlara yoğunlaşmaya çalıştık. Kültür dediğimiz şey toplumdan kopuk ve salt olumluya dair bir şey de değil. Özgürlükçü toplumsal hareketler içerisinde bir direniş kültürü olduğunu da gördük.”

“Dünyanın her yerinde merak uyandırıyor”

Kadın okuyucuların dergide kendilerini ve kendi tartışmalarını gördüklerini bu nedenle dergi içeriğine yoğun ilgi gösterdiklerine değinen Ruşen Seydaoğlu, “Dergi aslında besleme beslenme ilişkisi içerisinde devam ediyor. 6 yıldan sonra kemikleşmiş bir okuyucu kitlesi var. Bununla beraber dünyanın her yerinde de dergi ve içeriği inanılmaz merak uyandırıyor. Sadece bölge ekseninde değil bizler Latin Amerika’dan, Avrupa’dan jineolojî tartışmalarının sürdüğüne, bu çalışmaların da aslında dergiyi beslediğine tanıklık ettik. Yerelin güçlendiği tartışmayı enternasyonale taşımaya, enternasyonalin oluşturduğu tartışmayı da yerelde korumaya dair bir çizgi oluşturduk. Okuyucuların yorumları da biraz öyle. Kadınlar yazılarda tartıştıkları şeyleri görüyor” sözlerine yer verdi.

“Pandemi özel sayısı çıkarılacak”

Bundan sonraki sayıda gençlik dosyasının geleceğini söyleyen Ruşen Seydaoğlu, kendi sayı akışları dışında pandemide kadınların yaşadığı sorunlara dair pandemi özel sayısı çıkaracaklarının da bilgisini verdi. Ruşen Seydaoğlu, “Hepimizin bildiği gibi pandemi krizi en çok kadınları etkiledi, var olan çıkmazlar bu şekilde gün yüzüne çıktı. O nedenle pandemi özel sayısı çıkaracağız. Akabinde de cinsel politika sayımızla bu yılı bitirmeye çalışacağız” ifadelerinde bulundu.

Derginin yeni sayısında çıkan yazılar ve yazarlar ise şu şöyle:

*Hüsna Emek, Kültür İnsan Varoluşunun Özüdür

*Aynur Menteş, Kültür ve Sanatın Birbirini Tamamlaması

*Andrea Wolf Enstitüsü, Kökler ve Direnişler Üzerine; Kapitalist Modernitede Karşı Kültür ve

Metalaştırma

*Zilan Narin, Gözetleme Kulesinin Gölgesinde Kadın Dostluğuna Tünel Kazmak

*Barbara Pade, Anasoylu ve Yerli Topluluklarda İletişimin Kimi Yönleri

*Elif Gemicioğlu, Dil ve Kültür İlişkisi

*Ruken Ergüneş, Asimilasyondan Özel Savaş Politikalarına: Cumhuriyetin Cinsiyetçi Sömürge

*Rejimi ve Kürt Kadınların Direnişi

*Moyohuani D., Şehircilik ve İktidar Yapıları: Kapitalizm Yaşadığımız Yerleri Nasıl Değiştirdi

*Tebessüm Yılmaz, “Zalimin Zulmü Varsa…” Kürt Sineması, Hafıza ve Direniş

*Andrea Reinoso, Sömürge Savaşından Bedensel Direnişe

*Lotus Jiyanda, Botan, Garzan ve Behdinan’ın Manevi Kültürüne Sırtını Dayayan Bir Halkın

Kültürel Direnişi

*Elif Kaya, Devrimci Kültürle Kültürel Direnişin Karşılaşmaları

*Kültür Atölyesi, Kürt Kültürünün Kadınla Dirilişi ve Direnişi

*Xende Hemid, Kürt Müziği ve Sözlü Edebiyatında Kadının Sesi

*Gûlê Şadkam, Horasan Kürtlerinin Halk Kültüründe ve Yaşamında Kadınlar

*Rewşan’la Kadın ve Sanat Üzerine Söyleşi

*Süreyya Karacabey, Medea’nın Sesi

/Medine Mamedoğlu- Jinhaagency/