Zilan Diyar: Jineoloji Kürt toplumunda kendi yatağını bulan bir nehir gibi ilerliyor

    

Jineoloji sosyal bilimlere bir zihniyet müdahalesi olma, sosyal bilimler arasında aradaki parçalılığı aşabilecek bir iddiayla ortaya çıktı. Bu açından neleri yaptı sorusundan ziyade, ‘Neleri nasıl düzeltmelidir?’ üzerinden ilerledi.

Yeni Özgür Politika’dan Rojbin Kurt, Jineoloji Dergisi Yayın Kurulu Üyesi Zilan Diyar ile Jineoloji’yi, yarattığı etkileri ve çalışmalarını konuştu…

2016 yılında yayına başlayan Jineoloji Dergisi, 2017 yılında Rojava’da kurulan Jineoloji Araştırma Merkezleri ve Jineoloji Fakültesi, 2018 yılında Belçika’da kurulan Jineoloji Merkezi’nin yanı sıra birçok alanda Jineoloji komiteleri, birimleri, atölyeleri olarak ağ örgütlenmesi de gerçekleştirildi. Ayrıca Jineoloji Dergisi, özgür yaşam alanı olarak Rojava’da Jinwar köyünün kuruluşunda, fikir aşamasından itibaren yer aldı. 2019 yılında Rojava’da enternasyonal devrimci Andrea Wollf’un adıyla Andrea Wollf Enstitüsü kurulmuş, böylece Avrupa, Latin Amerika, Asya başta olmak üzere dünya kadınları ve Jineoloji arasındaki bağ güçlendi.

Jineoloji’yi 5 yıldan bu yana Avrupa’da Jineoloji çalışmalarında aktif olarak yer alan Jineoloji Dergisi Yayın Kurulu Üyesi Zilan Diyar ile konuştuk. 

Uzun bir süredir Jineoloji alanında çalışma yürütüyorsunuz. Jineoloji biliminin kapsam alanı nedir? Topluma, mevcut bilime nasıl ve nereden bakıyor?

Bilimin mevcut tanımlamasının dışına çıktığımızda yani Jineolojik baktığımızda bu soru baştan geçersiz oluyor. Çünkü biz bilimin toplumu, toplumsal sorunları ele alış biçimine karşıyız. Toplumsal sorunları ele alırken, tanımlarken kapsama, dahil etme ve belli bir mesafede durarak toplumu tanımlamasına karşıyız. Topluma bir yerden bakmak demeyelim de buna toplumun bir parçası olmak diyelim. Adına konuştuğu toplumun varlığını, başkaldırısını, itirazını ve bilgisini sistemin çarkları içinde eriten mevcut bilime eleştirel bakıyor tabii ki.  Bilimsel olarak sunulan her bilgiyi, yöntemi ve analizin sonuna peşinen bir soru işareti koyuyor bir kere. Kadının bilgisi ve varlığı dahil mi buna, iktidarların mı, toplumun mu hizmetinde, Avrupa merkezli düşünme biçiminin sınırlarını aşabildi mi? Bu sorulardan kadın ve toplum lehine bir cevap alabilirse bilimin objektifliğini konuşabiliriz. Yani bir nevi itirazlarla oluşan bir bilim diyebiliriz Jineoloji için.

Bu ifade ettiğiniz yani Jineoloji’nin itirazlarını içeren alanlarda ne tür çalışmalar yürüttünüz? Çalışmalarınız şu an hangi aşamada?

Öncelikle bu bahsettiğimiz itirazları yüksek sesle dillendirmek ve bilimin sorunlu olan yapısının eleştirilmesini sağlamakla başladık işe. Jineoloji sosyal bilimlere bir zihniyet müdahalesi olma, sosyal bilimler arasında aradaki parçalılığı aşabilecek bir iddiayla ortaya çıktı. Bu açından neleri yaptı sorusundan ziyade, ‘Neleri nasıl düzeltmelidir?’ üzerinden ilerledi. Jineoloji Kürt toplumunun örgütlü olduğu her yerde kendi yatağını bulan bir nehir misali ilerledi. Örneğin Rojava’da devrimin dayanaklarını güçlendirmek için çalıştı ve çalışıyor. Bu ne anlama geliyor? Rojava’daki mevcut araç ve kurumların zihniyet alanında derinleşmesini sağlamaya çalışıyor. Yaklaşık altı yıldır verilen seminer, eğitimlerin sayısını tahmin etmek zor. Bunun yanında kendi kurumlarını da oluşturuyor. Rojava’da toplam yedi merkezde bulunan Jineoloji araştırma merkezleri, kadının kendi özgücüyle kurduğu sistemin adı olan Jinwar, bu yıl ilk mezunlarını veren Jineoloji Fakültesi ve kadın biliminin bir parçası olmak isteyen tüm kadınların çalışma yürüttüğü Andrea Wolf Enstitüsü kurumsal çerçeveyi oluşturuyor.

Bakur’da 8 Mart 2016’dan bu yana yayınlanan Jineoloji dergisini de kurumsal ve kuramsal bir çalışma olarak ele almak mümkün. Bugüne kadar 24. sayıya ulaşan dergi farklı konularda Jineoloji’nin perspektifini derinleştirmede önemli bir rol oynadı. Bunun dışında kadınların mücadelesini birebir etkileyen pandeminin yarattığı krizi  ele alan özel bir seçki ve 8 Mart dolayısıyla hazırlanan özel seçki, İngilizce, Soranca ve Arapça olarak hazırlanan özel seçki de bu çalışmanın bir parçası. 

Avrupa’da ise bir yandan Jineoloji’yi tanıtma ve derinleştirmeye dönük eğitim, seminer ve konferanslar, diğer yandan bu çalışmanın derinleştirilmesi için yürütülen kamplar var. Bir yenilik olarak yaptığımız kamplarda yürütülen tartışmaları broşür haline getiriyoruz. Bugüne kadar Almanya’da iki, Katalonya’da iki kampın broşürü yayınlandı. İtalya’da yaptığımız sekiz kamp ve ortaya çıkan sonuçlar da bir broşür olarak yayınlanacak.

Jineoloji bilimi çerçevesinde çok sayıda farklı halklardan kadınlarla buluşmalar gerçekleştirdiniz, birlikte çalışmalar yürüttünüz. Bu çalışmalarda kadınların Jineoloji’ye bakışı neydi? Nasıl karşıladılar?

Jineoloji’nin Kürt kadınlarına ve dünyanın herhangi bir coğrafyasındaki başka bir kadına kazandırdığı şey benzer. Varlık sorununu çözmek, kadın kimliğini tanımlamak. Bu anlamda en başta kendi varlık ve kimlik tanımlamalarını Jineoloji sayesinde yaptıklarını söyleyebiliriz. Bu durumda sadece Kürt halkıyla dayanışmanın ötesinde içinde kendilerini tanımlayabildiklerini, bir mücadele hattı örebildikleri bir çalışma olarak tanımlıyorlar. Diğer önemli bir nokta da kadın yoldaşlığındaki etik-estetik payını, yaşamla dair her şeyi bütünsel bir bakışla değerlendirebilmeleri, sistem dışında alternatifler bulmak için gereken yol ve yöntemi Jineoloji sayesinde bulduğunu söyleyen çok sayıda kadın var. Nihayetinde Jineoloji’nin ulaşmak istediği şey de bu. Kadınların varlık problemini çözmek, kadın eksenli bir yaşam kültürü oluşturmak. Bu açıdan ulaştığımız düzeyi önemli görüyorum. Tabii ki dünyada özgürlük arayışı olan tüm kadınları etkilediğimizi söylemiyoruz. Ancak bir profil çıkması açısından önemli.

Yaşadığınız ilginç bir anınız var mı?

Beni etkileyen iki olay oldu. Birincisi Sardegna adasında düzenlediğimiz bir seminerde yanıma gelen bir erkeğin Sakine Cansız arkadaşın İtalyanca’ya çevrilen “Hep Kavgaydı Yaşamım” kitabını bana imzalatmak istemesiydi. Ona kitabı ben yazmadım, dolayısıyla imzalamam mümkün değil’ dediğimde ‘biliyorum ama bir Kürt kadınının imzası olsun istiyorum’ cevabını vermişti. Bu olay beni etkiledi. Yaratılan değerlerdeki toplumsallık payının ne kadar derin olduğunu bir kez daha hissettim.

 Bir başka olayda merkezimize gelen İskoçya’daki Jineoloji grubuna verdiğimiz eğitim sırasında yaşandı. Uzun yıllar önce Sri Lanka’dan göç etmiş Tamilli bir kadın vardı grubun içinde. Deneyimlerimizi paylaştığımızda çok duygulandı. ‘Sizlerin yaşadıklarınızı toplumsal hafızanızda tutmanız beni çok etkiledi, yenilmeyen bir toplumsallık var’ dedi. O bu konuşmayı yapınca hepimiz duygulandık. Ama Sri Lanka deneyimini de yenilmiş bir hareket olarak değerlendirmemesi gerektiğini söyledik kendisine.

Şöyle çalışmanızı başından itibaren düşünecek olursanız, şimdiye kadar kaç seminer verdiniz? Kaç kadın hareketi, grubu ya da kurumuyla buluşmalar yaptınız?

Aslında biraz kibir olarak anlaşılabilir ama söylemek isterim. Bazen (özellikle hafta sonlarında) şöyle düşünüyorum. Şu anda Mallorca’da, Lyon’da, Berlin’de, Calabria’da ya da Galler’de biz konuşuluyoruz. Daha önce Kürtlerin adım bile atmadığı yerlerde Jineoloji dolayısıyla Kürt kadınlarının deneyimleri konuşuluyor. Bu insana mucizevi bir şey geliyor. Çoğu zaman anılarını okuduğum Emma Goldman aklıma geliyor. Kadın mücadelesini anlatmak için şehir şehir dolaşarak yaptığı seminerler. Bizler de böyle hareket ediyoruz. Sadece son bir yıl içinde yüzlerce seminer, eğitim ve konuşma yaptık. Çalışmalarımız başladığından bu yana yaptığımız seminer ve eğitimlerin sayısını hatırlamam mümkün değil. Çünkü bu çok kolektif bir çalışma. Sadece birkaç arkadaşımızın değil, Jineoloji’yle tanışan onun bir parçası haline gelen her arkadaşımız bu iddiayı topluma taşırmak için büyük bir enerji ve inançla çalışıyor. Bu nedenle temas kurduğu kadın hareketleri ve grupların sayısı da yüzleri aşıyor.

Yürüttüğünüz projeler içerisinde erkeklere de eğitimler veriyor musun? Veriyorsanız Jineoloji konusunda erkeklerden ne tür tepkiler alıyorsunuz? Erkekler nasıl bakıyor? Anlama ve konuya vakıf olma düzeyini nasıl buluyorsunuz?

Bazen karma ortamlarda da seminerler veriyoruz. Kürt toplumundan tutalım Avrupa’nın farklı ülkelerindeki halklara hatta Latin Amerika’ya kadar. Erkeklerin yaklaşımında da bir ilgi var kuşkusuz. Çünkü Jineoloji sadece patriyarkal sistemin eleştirisini yaparken erkeği salt bu sistemin kurucusu ve yürütücüsü olarak tanımlamıyor. Erkekliğin oluşumunda yitirilen yanları ve en önemli erkeklik kimliğinin de doğal olmadığını bilimsel bir temelde anlatıyor. Dilin bilimsel bir temele dayanması ve dönüşümü hedeflemesi ilgiyi, anlama çabasını artırıyor. Tek tük olsa da bu çalışmaya dahil olmak isteyen erkekler de oluyor! Katalonya’da bir grup erkek arkadaşla Katalonya Jineoloji komitesi üç günlük bir çalışma örgütledi. Almanya ve Hollanda’da yine bir grup enternasyonalist ile eğitimler yapıldı. Kürt toplumunda ise böyle bir talep ilk kez gençlik hareketinden geldi. Bunlar umut verici ama hala yetersiz. Erkeklerden böylesi talepler kadınlardaki kadar yoğun değil ancak Jineolojiyi tanıdıktan sonra dildeki bütünsellik, kapsayıcılık, etik-estetik yöntemler ve bilimsel temel erkekleri oldukça etkiliyor.

Jineoloji çalışmalarında ne tür zorluklarla karşılaşıyorsunuz ve bu zorlukları nasıl aşıyorsunuz? Aşamadığınız zorluklar var mı, varsa nelerdir, nasıl yaklaşıyorsunuz?

En büyük zorluklarımızdan birisi Kürt toplumunda kurumsal bir düzeye ulaşmış olan örgütlü yapılarında bu zihniyeti yaygınlaştıramamak. Jineoloji’nin açığa çıkardığı yol yöntem zenginliğini, zihniyet dönüşümünü konfederal sistemin tüm yapılarına yedirememek. Aşamadığımız zorlukların başında pratikte toplumdan gelen bu ilgiye cevap olmak adına önceliklerimizi doğru belirleyememek de bir handikap olarak karşımızda duruyor.

Şu an hangi projeler üzerinde çalışma yürütüyorsunuz?

Katılacağımız seminer ve konferansları saymazsak (rutin hale gelen çalışmalar) yaz aylarında Almanya’da biri genç kadınlarla olmak üzere iki kamp yapmayı planlıyoruz. Yine İtalya, Katalonya, Bask Ülkesi, İngiltere, İskoçya, Fransa ve Almanya’da Jineoloji ağı içinde çalışan kadınlarla birlikte geniş çaplı bir kamp düzenlemeyi hedefliyoruz. Jineoloji’ye Giriş Kitabı’nın Almanca çevirisi tamamlandı. Yıl sonuna kadar kitabı basmayı planlıyoruz. Ayrıca İspanyolca yayınlanan Mujer, Vida, Libertad kitabının ikinci cildi bu yıl içinde basılacak. Kitabın ilk cildinin İtalyancası geçtiğimiz günlerde okuyucuyla buluştu.  Bunun dışında Rojava’daki Jineoloji komitesinin yürüttüğü araştırma çalışmaları da önemli. 

Ve Jineoloji aracılığıyla tanıdığımız enternasyonal kadınların içinde yer alacağı kadın korosu çalışmamız da oldukça heyecan verici…

Zilan Diyar’a dair…

Zilan Diyar, 5 yıldan bu yana Avrupa’da jineoloji çalışmalarında aktif olarak yer alıyor. Jineoloji Dergisi Yayın Kurulu Üyesi olan Diyar, bugüne dek birçok Avrupa ülkesinde Jineoloji ve Kürt kadınını tanıtmak amacıyla seminer ve eğitimlere konuşmacı olarak katıldı. Aynı zamanda Medya Haber’de Jineoloji eksenli tartışma programı Jinerji adlı programın yapımı ve sunumunu üstleniyor. 

* * *

Jineoloji Araştırma Merkezi’ne üye olun

Avrupa’daki çalışmalarda Jineoloji Araştırma Merkezi de önemli bir yer tutuyor. Gazeteniz aracılığıyla kadınlara merkezimize üye olma çağrısı da yapalım. Bu merkezde küçük gruplar halinde eğitim ve hazırlanan materyallerin basım işlemini yürütüyoruz. Ayrıca üniversitelerde (Paris, Roma, Madrid, Darmstadt ve İngiltere’de) verdiğimiz seminerler, farklı öğrencilerin Kürt kadın hareketi ve Jineoloji üzerine hazırladığı tezler temelinde yaptıkları araştırmalara destek veriyoruz. 

* * *

Jineoloji’nin çıkışı ve ilerleyişi

Jineoloji, Kürtçe kadın (jin) ve Latince bilim (lojî) kelimeleriyle oluşturulan özgün bir kavramdır. Türkçe çevirisi “kadın bilimi”dir. İlk defa 2008 yılında PKK Lideri Abdullah Öcalan tarafından Özgürlük Sosyolojisi kitabında kullanılmıştır. Etimolojik kökeninde jin ve jiyan (yaşam) kelimelerini barındırması, Jineoloji kavramının, kadın, yaşam ve bilim arasındaki katmanlı ilişkiyi kapsadığını gösterir. Kavramsal olarak karşılığının “kadın bilimi” olmasıyla birlikte, kuramsal okumalarda “yaşam bilimi”, “toplum bilimi”, “eş yaşamın bilimi”, “demokratik modernitenin dayandığı bilgi yapılanmalarını açığa çıkaran bilim” şeklinde kapsamlı tanımlamaları da karşılamaktadır.

İlk adım 2011 yılında

Jineoloji 2011 yılından itibaren tartışılmaya başlandı. 2015 yılında gerçekleştirilen 1. Konferansında Jineoloji Akademisi’nin örgütlenmesi kararlaştırıldı. Kadınların bilgileriyle buluşmak amacıyla dünyanın birçok yerinde seminerlerden konferanslara, kamplardan atölyelere birçok çalışma yürütüldüğü gibi; Kürdistan’da, başta Rojava’da olmak üzere, sosyolojik analiz ve sözlü kültür çalışmaları yaptı, Akademi bünyesinde kadının hakikatini açığa çıkaran çalışmaları eksen alan araştırma merkezleri kuruldu. Akademilerde eğitimin yanı sıra, kadın varlığı, doğası, siyaseti, etik ve estetik anlayışı, ekonomisi, edebiyatı başta olmak üzere alternatif politikaların geliştirilebilmesi için çalışmalar yürütüyor. 

 

/Yeni Özgür Politika/