Afganistan Devrimci Kadınlar Birliği: İranlı kadınların zaferi bizi de etkileyecek

50 yıldır Afganistan’da kadınların hakları için mücadele eden Afganistan Devrimci Kadınlar Birliği (RAWA), Taliban’ın ülkeyi ele geçirmesinin ardından kadınlara getirilen kısıtlamaların yarattığı riskleri, Afgan kadınların mücadelesini ve İran’daki protestoların ülkedeki yankılarını Ekmek ve Gül’e anlattı.

Geçtiğimiz Ağustos ayında Taliban Afganistan’ın yönetimini ele geçirdiği günden bu yana, kadınlar aşama aşama pek çok haktan mahrum edildi: İşten çıkarıldılar, kamusal alanlara, parklara girişleri yasaklandı, ortaokul ve liseye gitmelerine izin verilmedi, burka giymeye zorlandılar, yanlarında erkek olmadan seyahat edemez hale geldiler, toplu taşıma araçlarını kullanmalarına da izin verilmiyor. Son olarak da bu hafta kadınların üniversiteye gitmesi yasaklandı. Hak ihlallerine her gün bir yenisi eklenirken kadınlar umudunu korumak giderek daha fazla zorlansa da da hayatlarının ellerinden alınmasına sessiz kalmıyorlar.

1972’den bu yana kadınların hakları için mücadelesi eden Afganistan Devrimci Kadınlar Birliği (RAWA), Taliban’ın ülkeyi ele geçirmesinin ardından kadınlara getirilen kısıtlamaların yarattığı riskleri, Afgan kadınların mücadelesini Ekmek ve Gül’e anlattı.

RAWA’dan Mariam, Afganistan’da kızların okula gitmesine izin verilmemesinin kız çocukları ve kadınlar için sonuçlarını şöyle özetledi:

“Genç kızları çok tehlikeli bir gelecek bekliyor. Evden dışarı çıkamadıkları ve kendilerini güvende hissetmedikleri için genç kızlarda birçok psikolojik sorun şimdiden başladı. Gerçekleştirmek istedikleri tüm hayaller -avukat, doktor, bilim insanı olmak- hepsi Taliban’ın iktidar olması ile gitti. Çok geri kalmış, yoksun bir ulus olarak yalnız kalacağız. En önemli risk, gelecekte Taliban’a karşı ya da farklı rejimlerin işkencelerine ve acımasızlıklarına, kadına yönelik ayrımcılığa karşı muhalefetin olmaması. Eğer bir kadın eğitimli değilse, haklarını nasıl bilebilir? Haklarını nasıl savunabilirler?” Kalkınma, istikrar, barış kadınların rolüyle gelebilir. Bu sadece toplumdaki fiziksel görünümleri değil, aynı zamanda eğitimli, açık fikirli, erkekler gibi aktif olmalarıyla olabilir.”

‘Kadınlar daha güçlü’

Miriam tüm bu tabloya rağmen, Afganistan’daki kadınların baskı altında bile kadınlar örgütlenebildiklerini ve hakları için bir mücadelenin parçası olabildiklerini ancak bunun Taliban’a karşı örgütlü, kitlesel bir hareket olarak görülemeyeceğini anlatıyor:

“Genel olarak konuşmak gerekirse, bugünlerde Afganistan’da Taliban’a karşı çok güçlü bir mücadele yok maalesef. Taliban’a karşı örgütlü, kitlesel bir hareket gerçekleşmiyor. Çoğunlukla kadınların protestoları kendi kendine örgütlenen ve kendi kendine başlayan tepkilerden oluşuyor. Kesinlikle kadınlar daha fazla sıkıntı çektikleri için daha güçlüler, bu yüzden Taliban’a karşı direnişleri ve tepkileri de daha güçlü.

Kadınların direnişi sadece protesto ve gösteri şeklinde değil. Aynı zamanda gizli ev dersleri düzenliyorlar, kadınlar için iş olanakları organize ediyorlar, hatta başka direniş biçimleri de var. Başkent Kabil’de Taliban tarafından ilan edilen kurallara uymamaya çalışan pek çok kadın görebilirsiniz. Örneğin siyah renk giymiyorlar. Ya da Taliban’ın emrettiği uzun elbiseleri giymiyorlar. Taksiye binmeye nazaran daha yüksek bir ücret ödemeleri gerekse de toplu taşıma araçlarını kullanmaya çalışıyorlar. Pek çok kadın çok riskli olmasına ve işten ayrılmaları için uyarılmalarına ve tehdit edilmelerine rağmen işlerini bırakmıyor. İşlerini sürdürüyorlar çünkü “Bu bizim hayatımız ve en azından bunu yapabiliriz” diye düşünüyorlar.”

‘İranlı kadınlardan öğreneceklerimiz var’

İran’daki protestoların Afgan kadınlara cesaret ve ilham verdiğini anlatan Miriam, İran’daki zaferin Afganistan üzerinde derin bir etkisi olacağını söylüyor:

“Her zaman kadınların adalet ve eşit haklar için verdiği mücadelenin, ülkemizden uzakta gerçekleşiyor olsa bile dünyanın her yeriyle bağlantılı olduğunu düşündük. Ama İran bize çok yakın. Kadınların sokaklara döküldüğünü ve İran İslam rejimine ve baskıya karşı sloganlar attığını görmek kalplerimize dokunuyor. Aynı dili, aynı duyguları ve köktendinci ve dinci rejim deneyimini paylaşan bir komşu olarak İran’da kadınların çok daha fazla ilerleme kaydettiğini, örgütlendiklerini, iyi eğitim aldıklarını ve bir şekilde siyasete derinden dahil olduklarını görüyoruz.

İranlı kız kardeşlerimizden, Kürt kız kardeşlerimizden bir şeyler öğrenmemiz gerektiğine inanıyoruz. İran’daki ayaklanmalarla dayanışma amacıyla Kabil’deki İran Büyükelçiliği önünde gerçekleştirdiğimiz gösteride ana slogan “Bugün İran’da olan yarın Afganistan’da olmalı” idi. Bu gerçekten cesaret verici bir şey ve bu mücadelenin başarıya ulaşmasını yürekten diliyoruz. İran’daki zaferin Afganistan üzerinde derin bir etkisi olacak. Sadece bizi duygusal olarak daha güçlü kılmakla kalmayacak, aynı zamanda tarihsel olarak da bizim için çok önemli bir ders olacak. İran rejiminin Taliban gibi bazı köktendincilere verdiği mevcut desteği kesinlikle kesecektir. Köktendinciliği sona erdirebilir ve dünyaya, özellikle de Afganistan halkına güven verebiliriz. Köktendincilik, eğer insanlar birleşir, ayaklanır ve köktendinciliğe karşı çıkarsa yenilebilir.”

Kaynak: Ekmek ve Gül