Welide Boti: 8 Mart mücadele ve direnişin günüdür

Kongra Star Koordinasyonu’ndan Welide Boti, “8 Mart mücadele ve direnişin günüdür. Her günümüz direniş, her günümüz 8 Mart’tır. Bu ruhla alanlarda olacağız” dedi.

Kongra Star Koordinasyon Üyesi Welide Boti, soykırım, asimilasyon, göçertme ve demografik değişime karşı her gün alanlarda haykıracaklarını belirterek, saldırılar ne denli şiddetli olursa mücadelenin de o denli yükseleceğini söyledi.

Kongra Star Koordinasyon Üyesi Welide Boti, 8 Mart vesilesiyle ANF’nin sorularını yanıtladı.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a dönük mutlak tecrit devam ediyor. Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanması için geçen bir yılda nasıl bir mücadele yürüttünüz?

Özgürlük Zamanı hamlesine öncülük ettik. Bu hamlenin 2. konağı 2022’de başladı ve bu eylemlerimizi daha güçlü kıldık. Bu hamle ve eylemlerle amacımız, Önderliğin fikir ve felsefesini herkese ulaştırmaktı. Önderliğin yazdıklarının halka ulaştırılmasını görev olarak bildik. Bir yıl içerisinde yürütülen çalışmalarımız, son kongremizde değerlendirildi ve Önder Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanması komitesinin kurulma kararına gidildi. Bölgede olan inisiyatiflerin yanı sıra böylesi bir komiteye ihtiyaç olduğunun kanısına vardık. Bu komiteyle hem Önderliğin fikir ve felsefesi dünyaya yayılacak hem de Önderliğe dönük uygulanan hak ihlalleri taşırılacak. Önderliğin fiziki özgürlüğünü sağlayamadık ve hala da tecrit ağır bir şekilde devam ediyor. Önder Abdullah Öcalan’a Özgürlük Komitesi aracılığıyla hak ihlalleri belgelenecek ve ilgili kurum ve kuruluşlara gönderilecek.

Rojava’da kadın hareketi, 8 Mart 2022’den beri siyasi, toplumsal, eğitim, ekoloji ve diplomatik alanda nasıl bir gelişme sağladı?

Diplomasi komitemiz, dünyaya açılabilmek için önemli çalışmalar yürüttü. Birçok inisiyatif kuruldu. İnisiyatiflerin başında ‘İşgale ve Soykırıma Hayır’ ve ‘Kadınlar Rojava’yı Savunuyor’ geliyordu. Şu ana kadar ‘Kadınlar Rojava’yı Savunuyor’ 30 ülkede örgütlendi. Ayrıca Kongra Star-Avrupa da konferansını gerçekleştirdi ve önemli adımlar atıldı. Avrupa’daki kadınlara ulaşma, kitleyi örgütlemede büyük bir misyon kazandı. Afganistan, Filistin, Batı Sahra, Güney ve Kuzey Afrika ile Tunus’taki kadınlarla görüşmeler yapıldı, heyetlerimiz bu ülkelere gitti. Tunus, Lübnan ve Berlin’deki konferanslara katılımımız oldu. Tunus’ta 4-10 Eylül’de düzenlenen 2. Uluslararası Kadın Konferansı’na Lübnan’da gerçekleşen ‘Ortak Yaşama ve Eşit Yurttaşlığa Doğru’ şiarıyla Kürt-Lübnan ortak konferansa, 22 Ocak’ta Ürdün’de gerçekleşen Arap-Kürt; Diyalog Ortak Geleceğin Yoludur şiarıyla düzenlenen konferansa katılım sağlandı. Diplomasi komitemiz tarafından öncülük yapılan ve Lübnan, Filistin, Irak, Libya, Yemen, Mısır ve Suriyeli kadınların yer aldığı Abdullah Öcalan’a Özgürlük İnisiyatifi (NUN), 4 Haziran’da Lübnan’da kuruluşunu ilan etti.

ORTAK AKLA DAYALI MÜCADELE

Dünya kadınlarının birliğinin sağlanması ve kolektif bir mücadele örülmesi için kadınlara ulaşmak, ortak akla dayalı mücadeleyi geliştirmek ilk hedefimizdi. Önemli sonuçlar elde ettiğimizi düşünüyoruz. Taliban, Afganistan’ı ele geçirdiğinde Afganlı kadınların çağrıları bize ulaştı. Seslerine ses olmak istedik. Afganistan’da yürütülen sistemin kırılması için Afgan kadınlarla ortak platformlarımız oldu. Ciddi destekler sunuldu. Sistem kırılamadı fakat mücadeleyi geliştirdi. Bu da önemli bir adımdır. Hangi ülkede, nerede olursa olsun bir kadın bile söz konusu olursa destek sunmaktan geri durmayacağız. Rojava Devrimi’yle yaşamsallaşan ‘Jin Jiyan Azadî’ sloganı için verilen mücadele bugün Rojhilatê Kurdistan ve İran’da yankılandı. Rojhilatlı kadınlara ulaşmak, mücadelelerine ses olmak için çabalarımız oldu.

KENDİNE YETERLİLİK ESAS ALINIYOR

Ekonomi boyutunda da kapsamlı çalışmalar yürütüldü. Kooperatif sistemin aktif olması ve kadınların kooperatiflerde yerini alması için projeler genişletildi. Kendine yeterlilik anlayışıyla ele alınan projelerde çiftçilik, hayvancılık, el sanatları, vb. projeler yapıldı. Kadınların kendi emekleriyle sonuç alması için böylesi projeler oluşturuluyor. Sürekli ambargo ve saldırı altında olduğumuz için belirlenen projeler sağlıklı bir şekilde yaşama uyarlanamazsa da dışa olan bağımlılığı azaltmak için projelerimiz devam edecek. Özgün projeler dışında da genel belirlenen projelerinin çoğunda kadınlar yer alıyor ve projelere öncülük ediyor. Özellikle su ve elektrik sorunun çözüme kavuşması için oluşturulan projelerde kadınlar da yer alıyor.

YOĞUN EĞİTİM FAALİYETLERİ

Toplumun eğitilmesi, bilinçlendirilmesi için görev ve sorumluluklarımızı yerine getirmeye çalıştık. Erkek egemen zihniyeti, yapılandırılan aile sistemini kırmak, alternatif olarak demokratik ve özgürlükçü bir aile sistemi oluşturmak için eğitimlerimize aralıksız bir şekilde devam ettik. Toplum içerisinde demokratik yaşamın inşası için temel ihtiyaç eğitim. Temel akademilerin yanı sıra komün, meclis ve kantonlarda seminer düzenlendi. Bunların yanında yoğunlaşma devrelerimiz vardı. Eğitim sadece kadınlar için değil. Sadece kadınların eğitilmesi, bilinçlendirilmesi söz konusu değildir. Kadınların yanında toplum ve özellikle erkeklerin eğitimlerden geçmesi ve demokratik, eşit ve özgür yaşamın anlamına kavuşması gerekiyor. Erkekler için de bu yıl içerisinde dört eğitim devresi açtık. Erkeklerin de yoğun ilgisiyle bu akademileri tamamladık. 2023 yılı hedeflerimizin arasından sadece erkeklerin eğitim görmesi için temel bir akademi açma hedefimiz var. Belirlenen devrelerden ziyade artık süreklileşecek ve sadece erkeklerin olacağı bir akademi açma erkek egemen zihniyetin kırılması, demokratik ve kadın özgürlüğüne dayanan paradigmanın sağlanması için önemli bir adım daha olacak.

EKOLOJİ DE İHMAL EDİLMEDİ

Doğanın korunması için de birçok faaliyet yürüttük. Sağlıklı bir toplumun yaratılmasında ekolojinin önemine hem eğitimlerle hem de pratik faaliyetlerimizle dikkat çektik. Ekoloji Komitemiz, geçen yıl kuruldu. İstenilen düzeyde çalışmalar yürütülmemiş olsa da doğa kıyımlarına dikkat çekildi. Çevrenin yeşil alanlara bürünmesi için birçok projenin startı verildi. Başta ağaç dikimi olmak üzere var olan ağaçları koruma, sulama vb. faaliyetler üzerinde duruldu. Özellikle ekoloji nedir ve ekolojinin insan hayatındaki önemine ilişkin birçok seminer ve panel düzenlendi.

Türk devleti tarafından işgal edilen Efrîn, Serêkaniyê ve Girê Spî’de binlerce kadın yaşıyor. Bu bölgelerde kadına dönük şiddet, tecavüz ve katliamlar sistematik bir şekilde sürüyor. İşgal altındaki kadınların zorluklarına nasıl dikkat çektiniz?

İşgal altındaki bölgelerde yaşayan kadınlara ulaşmak, bu kadınların sesleri olmak için plan ve programlarımızda her zaman yer ayırdık. Türk devleti ve çeteleri tarafından kadına dönük işlenen hak ihlallerini belgelemek için çaba harcadık ve bu belgeler ilgili kurum ve kuruluşlara gönderildi. Ayrıca yapılan birçok eylemimizde bu bölgelerde kadına dönük uygulanan şiddet, tecavüz, kaçırma ve katliamlarla dünyaya duyurmaya çalıştık. İşgal altında yaşayan kadınların acısı büyük. Bölgede var olan sistem, Türk devleti ve güdümündeki çetelerinin sistemi. Kadınlar burada rahat bir şekilde nefes alamıyor. İşgal altındaki bölgelerde kadınların sesi olabilmek için de mücadelemiz devam edecek.

Rojava kadın kitlesinin önemli bir bölümü Türk devletinin Rojava topraklarını işgali sonucu uzun bir süredir kamplarda yaşamak zorunda bırakıldı. Kamplarda yaşayan kadınların örgütlenmesi ne düzeydedir?

Kamplarda yaşayan kadınların koşulları da temel çalışmalarımızdan biriydi. Kuzey-Doğu Suriye’de evlerinde yaşayan kadınlar nasıl örgütleniyorsa, nasıl bu kadınlara ulaşmak için gece gündüz çalışıyorsak kamplarda yaşayan kadınların örgütlenmesi, yaşamlarını idame etmeleri için aynı tarzda mücadelemize ara vermeden devam ediyoruz. Eğitimden ekonomiye, sağlıktan diplomasiye hangi konuda ihtiyaç varsa bu doğrultuda çalışmalar yürütülüyor. Kampta yaşayan birçok kadın kooperatif projelerimizde yer alıyor ve kendi emekleriyle yaşamlarını sürdürmeye çalışıyorlar. Her bir kampta Kongra Star’ı temsil eden üyelerimiz var ve bire bir bu kamplardaki kadınlarla yakından ilgileniyor. Kampların da bir eğitim sistemi var. Tabii bunlar yeterli değil. Koşulları uygun olan kadınlar akademilere de dahil oluyor. Tabii ev ve kamp yaşamı birbirinden çok farklı. Toprağından göç etmenin psikolojisi de ayrı bir konu. Bu konuda kadınlara her zaman destek sunuluyor. Özellikle maruz kaldıkları hak ihlalleri birebir belgelenerek uluslararası kurum ve kuruluşlara gönderiliyor.

Bin kadının katılımıyla 15 Ocak’ta kongreniz gerçekleşti. Yeni bir yol haritası belirlediniz. 2023 yılında mücadele düzeyeniz nasıl olacak?

Rojava Devrimi’yle toplumu bilinçlendirmek, demokratik, ekolojik ve kadın özgürlüğüne dayanan Önder Apo’nun paradigmasını toplumumuza ve dünyaya ulaştırmak için mücadelemiz geçen bir yıla göre daha farklı boyutlara taşınacak. Kadınlara ilham veren ve ‘Jin Jiyan Azadî’ sloganının mimarı olan Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünün sağlanması önceliğimiz. Demokratik, özgürlükçü, ekolojist bir toplum inşa edilmesinde öncülüğümüzün farkındayız ve bu öncülük misyonuna göre hayatın her alanına serpiştireceğiz. Afganistan’dan Afrika’ya, Tunus’tan Lübnan’a ve Avrupa’ya kadar kadınların sesi olmak için mücadelemizi taçlandıracağız. Soykırım, asimilasyon, göçertme ve demografi değişime karşı her gün alanlarda haykıracağız ve saldırılar ne denli şiddetli olursa mücadelemizde o denli yükselecektir.

8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne az kaldı. Bu yılki 8 Mart için nasıl bir program belirlediniz?

Uzun bir süredir çalışma yürütmekteydik fakat 6 Şubat’ta Mereş merkezli gerçekleşen depremlerin ardından belirlenen programda bir değişime gittik. Kuzey-Doğu Suriye’de her yıl 8 Mart coşkulu bir şekilde karşılanıyordu. 8 Mart günü mücadele ve direniş günüdür. Bölgedeki kadınlar için zaten her gün 8 Mart günü, direniş ve mücadele günüdür. Her günümüz mücadeleyle dolu geçiyor ve biz kadınlar için her gün 8 Mart’tır. Her yıl kutlamalarla karşılanan 8 Mart günü depremden dolayı farklı boyutlarda ele alınacak. 1-8 Mart arasında belirlenen programın sloganı ise ‘Jin Jiyan Azadî ile Kadın Devrimi’ne Doğru’ olacak. Çünkü Rojava Devrimi’yle Kadın Devrimi yaratıldı fakat bu devrim sonlanmış değil, önümüzde daha uzun bir yol var ve mücadelemiz hala devam ediyor. Bu program dahilinde seminer, panel ve akademilerin startı verilecek. Ayrıca Kuzey-Doğu Suriye halkları organize edilen görkemli yürüyüşle kendi yöresel kıyafetleriyle 8 Mart’ı karşılayacak.

Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle dünya kadınlarına ulaştırmak istediğiniz mesajınız var mı?

Her bir günümüz 8 Mart’tır, mücadele ve direniş günüdür. Her bir kadın bunun bilincine varmalı. Kadınlar, kadının iradesini yok etmek ve varlığına son vermek isteyen ataerkil zihniyete karşı tek yumruk, tek ses mücadelesini yükseltmeli. Demokratik, eşit, özgürlükçü bir topluma ulaşana kadar kadınlar meydanlardan geri çekilmemeli, iktidar zihniyetine karşı ileriye doğru mücadelesini büyütmeli. Toplumsallığa dönük saldırılara karşı bir olunmalı, her gününü mücadele gününe çevirmeli ve 8 Mart’ta da alanlara akmalı.

 

/ANF/