BM Kadın Birimi’nden Ekonomik Dönüşüm İçin Yeni Bir Feminist Yol Haritası

UN Kadın Birimi, pandemi sürecinden ve önceki krizlerden alınan dersler ışığında ekonomik iyileşme ve dönüşüm için feminist bir plan yayınladı: “COVID-19’un Ötesinde: Sürdürülebilirlik ve Sosyal Adalet için Feminist Bir Plan.”

Dünyanın, geçmişin hatalarını ikiye katlamak ya da işleri farklı yapma fırsatını değerlendirmek arasında seçim yapmakla karşı karşıya olduğu bir zamanda, BM’nin yayınladığı yeni rapor toplumsal cinsiyet eşitliğini, çevresel sürdürülebilirliği ve sosyal adaleti küresel kalkınma çabalarının merkezine koymak için bir vizyon ve somut yollar sunuyor.

Rapor, COVID-19 pandemisinin önceden var olan cinsiyet eşitsizliklerini nasıl daha da derinleştirdiğini  ve zaten kırılgan olan küresel bakım ekonomisinde zayıflıkları ortaya koyduğunu ayrıntılarıyla anlatıyor. Küresel olarak, 2019 ve 2020’de 54 milyon kadın işini kaybetti ve erkeklere göre üç kat daha fazla ücretsiz bakım işi üstlendiler. Kadınlar çevresel yıkımdan orantısız bir şekilde etkilenirken, aynı zamanda iklim değişikliğini ele almak için politika ve finansman konusunda karar verici mekanizmaların dışında bırakılıyor. 2021’in sonunda erkekler işlerine geri dönecek ancak istihdamda hala 13 milyon daha az kadın olacak.

Birbirine bağlı bu üç alan, yani iş, bakım ve iklim krizi sistematik olarak cinsiyet eşitliğini derinleştiriyor ve insanların ve gezegenin hayatta kalmasını tehdit ediyor, ancak yine de gidişatı değiştirmek için bir fırsat var.

“Herkes için sürdürülebilirlik ve sosyal adalet sağlayan yeni bir sosyal sözleşmeye duyulan ihtiyaç hiç bu kadar net olmamıştı. Ekonomik güvensizlik, çevresel yıkım ve dışlayıcı politikaların kısır döngüsünü kırmak ve daha yaşanılır, daha eşitlikçi ve sürdürülebilir bir dünya inşa etmek için ‘nesiller boyu’ bir fırsatımız var. Bugünün raporu, toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadın hakları konusunda kaybedilen zemini geri alırken bunun nasıl yapılacağına dair bir yol haritası sunuyor” dedi.

Kanada ve Arjantin gibi ülkelerde olduğu gibi, iş yaratmak ve ücretsiz bakım verenlere desteği artırmak için kaliteli bakım hizmetlerinin genişletilmesi gibi yöntemlerle bakım ekonomisine ve sosyal altyapıya yatırım yapmak. Bakım hizmetlerine yapılan kamu yatırımları, inşaat yatırımlarından yüzde 40-60 daha fazla iş yaratabilir. Brezilya ve Güney Afrika gibi ülkelerde, özellikle kayıt dışı çalışan kadınlar için nakit transferleri pandemi sonrasında uygulamaya kondu.

Yenilenebilir enerji gibi alanlarda 24 milyona kadar yeni yeşil iş yaratabilecek, çevresel sürdürülebilirliğe geçiş potansiyelinden yararlanmak. Kadınlar, gerekli eğitimi almak ve becerileri geliştirmek de dahil olmak üzere, bu fırsatlardan adil bir şekilde yararlanma fırsatına sahip olmalıdır.

Hükümet, sivil toplum, özel sektörde kadın liderliğini teşvik etmek. Dünya genelinde sağlık çalışanlarının yüzde 70’ini oluşturan kadınların COVID-19 müdahalesinin ön saflarında yer almalarına rağmen, şu anda dünya çapında salgın politikalarını  koordine eden görev güçlerinde koltukların sadece yüzde 24’üne sahipler.

Kadın örgütlerine sağlanan fonların artırılması. Kadın örgütleri ne yazık ki yetersiz finanse ediliyor. 2018-19’da kadın hakları örgütleri, toplumsal cinsiyet eşitliğine tahsis edilen tüm OECD-DAC yardımlarının yalnızca yüzde 1’ini aldı ve bu, toplam yardımın yalnızca küçük bir kısmına tekabül ediyor.

Raporda, bu önlemleri finanse etmek için makroekonomik politikalara acilen ihtiyaç duyulduğu, tarihsel olarak dışlanmış grupların seslerini yükseltilmesi ve toplumsal cinsiyetin ana akımlaştırılmasını sağlamak için güç ilişkilerinde bir değişim yaşanmasının da aynı derecede önemli olacağı ifade ediliyor.

Rapora buradan ulaşabilirsiniz.

/eka/