Buldan: İstanbul Sözleşmesini feshetme kadınlara karşı işlenmiş bir suçtur

HDP Kadın Meclisi, İstanbul Sözleşmesi ve kadın kazanımlarına yönelik saldırılar ve örgütlenme başta olmak üzere yeni dönem politik mücadele hattını belirlemek üzere parti genel merkezinde toplandı.

Toplantının açılış konuşmasını yapan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, şunları söyledi: 

Kadın Meclisimizi Kasım ayı itibariyle toplamış bulunmaktayız. Kadın Meclisi ve kadınlar olarak bir araya geldiğimiz her bir kadın toplantımız, bütün moral ve coşkumuzla gerçekleştirdiğimiz her bir buluşmamız kadın hareketinin, mücadele ve çalışmalarında kararlı bir şekilde ilerlediğinin bir ifadesidir aynı zamanda. Dolayısıyla biz her kadın buluşmamızdan ötürü heyecan duyuyoruz ve bu güçlü birliktelikten güç alıyoruz. Emeği geçen tüm arkadaşların emeğine, azmine sağlık diyorum.

Kadınların yürüyüşü bu ülkede demokratik iktidarı mutlaka kuracaktır 

Başta Kadın Meclisimiz olmak üzere ülkede kadın mücadelesi için emek veren, mücadele yürüten her bir kadın yapısı ve kadın örgütlenmesi bu ülkede değişimin, eşit yaşamın, demokrasinin ve adaletin iktidara giden yollarını döşemektedir. Şu anki demokratik muhalefetin en güçlü kesimini oluşturan biz kadınların yürüyüşü, kadınların eşitlikçi demokratik iktidarını bu ülkede mutlaka kuracaktır. Bunu hep birlikte ülkenin doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine bütün kadınlarla el ele verdiğimiz çalışmalarla ve mücadelelerle başaracağız. Biz kadınlar ortak ve eşit yaşamın sıcak iklimiyle bu ülkeyi kuşatacağız. Buna dair oldukça inançlıyız, kararlıyız.

Partimiz 4 Kasım Darbesi karşısında güçlenerek yoluna devam etti 

İçerisinde bulunduğumuz ay partimize ve birlikte siyaset yürüttüğümüz arkadaşlarımıza yönelik 4 Kasım siyasi darbesinin gerçekleşmesinin 5’inci yıl dönümü. Eşitlikçi, demokratik siyasetimizin güçlü yükselişi karşısında demokratik ve hukuki yollardan mücadelemizi geriletemeyen AKP iktidarı, Eş Genel Başkanlarımız Sevgili Yüksekdağ ve Sevgili Demirtaş başta olmak üzere 11 milletvekili arkadaşımızı tutuklayarak partimize dönük bir darbe girişimi başlattı. Açık bir şekilde, hukuk dışı her türlü yöntemle partimize yöneldiler. Bu tutuklamalarla beraber partimize ve bileşenlerimize dönük operasyonlarda 10 binin üzerinde arkadaşımız gözaltına alınıp tutuklandı bu 5 yıllık süre içerisinde. Belediyelerimize kayyım gaspıyla el koyarak, belediye eşbaşkanı arkadaşlarımızı görevlerinden uzaklaştırarak tutukladılar. Bütün bunlarla mücadelemizi tasfiye etmek en temel amaçlarıydı. Ancak tarihte eşi görülmemiş baskılara maruz bırakılmış mücadele geleneğimiz bu darbe karşısında da güçlenerek yoluna devam etti. Ve büyüyerek yolumuza devam ediyoruz.

HDP bu ülkede iktidara aday kadın ve halk partisidir

Bizler için aslolan yolumuzdur. O yolda devam eden onurlu yürüyüştür. 5 yıldır arkadaşlarımız içeride ve sürgünde, bizler dışarıda inanç ve mücadele birliğimizle büyük yürüyüşümüze devam ediyoruz. Bu yolun sonu özgürlüğe, halkların eşitlikçi ve demokratik adil iktidarına her zaman olduğundan çok daha yakındır. Bunu hepimiz çok iyi biliyoruz. HDP artık bu ülkede siyasete yön veren, değişim gücü konumuna gelmiş, bu ülkeyi yönetmeye aday bir halk partisidir, kadın partisidir.

Bu darbenin failleri, başrol oyuncuları ise kendi çöküşleri ile baş başa kalmışlardır. Barış siyasetinden, diyalogdan, çözümden yüz çevirip hukuksuz bir darbeyle bizi geriletmeye çalışanların kendisi yok oluşun son eşiğine geldi. Her anlamda tükendiler, bittiler, çöktüler. Şu anda ülkeyi değil, tamamen kendi çıkar ve rantlarını yönetiyorlar. Halkı neden oldukları çoklu krizlerle baş başa bırakıp, halkın bu krizlerin altında ezilişini yalanlarla örtbas etmeye çalışıyorlar. Ortaya koydukları ekonomik sefalet ortamını “Avrupa, Amerika saadetimize şaşırıyor” yalanlarıyla utanmadan silikleştirmeye çalışıyorlar.

Partimize yönelik darbeyle gasp, yolsuzluk ve talanı amaçladılar

Sefalet ücretlerine mahkum ettikleri binlerce işçiyi, emekçiyi, emekliyi “evini az ısıt, az ye” telkinleriyle sefalete alıştırmaya çalışıyorlar. Peki ya kayyımları? Gaspçı kayyımları bütün belediyelerimizde, Sayıştay raporlarıyla da belgelendiği üzere yolsuzluk, vurgun ve yağmalarını yönetiyorlar. İşte onların partimize darbe yaparken amaçladıkları buydu. Bizim onurlu demokratik siyasetimizi önlerinde engel olmaktan çıkarıp çürümüş siyasetleriyle ülkeyi rahat bir şekilde yağmalamaktır. Bu talan ve yağma siyasetleriyle, çözüm siyasetimize karşın ortaya koydukları kutuplaştırıcı, ayrımcı kaos siyasetleriyle ülkede bugün sosyal, toplumsal, ekonomik çöküşü ortaya koydular.

Kadınlar ekonomik olarak bu ülkenin en çok yoksullaşan kesimidir

Başta kadınlar olmak üzere toplumun tamamını bir şiddet sarmalının içine hapsettiler. Bugün itibariyle açlık sınırı 3 bin 628 lira iken yoksulluk sınırı10 bin TL’nin üzerine çıkmıştır. TÜİK’in yalanlarını bir kenara bırakırsak gerçek enflasyon % 50’ye dayanmış durumdadır. Halkı açlığa ve yoksulluğa mahkum eden AKP iktidarı, en çok da kadınların bu ağır koşullar altında ezilmesine, zarar görmesine olanak sunmuştur. Güvencesiz işlerde emeği sömürülen kadınlar ekonomik olarak bu ülkenin en çok kaybeden, en çok yoksullaşan kesimidir. Bunu bizler, özellikle de çalışmalarıyla toplumun bütün kesiminden kadınlarla temas halinde olan Kadın Meclisimiz, sizler çok iyi bilirsiniz.

İstanbul Sözleşmesini feshetmek AKP Genel Başkanı tarafından kadınlara karşı işlenmiş bir suçtur

Yine ekonomik ve sosyal olarak kadını erkeğe bağımlı tutmaya çalışan AKP zihniyeti, kadının yaşam güvenliğini de aynı şekilde erkeğe bağımlı tutmaktadır. Her gün ama her gün korumamaktan, önlememekten, erkek yargı kararlarından dolayı kadınlar katledilmektedir.

Çünkü bu iktidarın kafasında İstanbul Sözleşmesi gibi kadının yaşam hakkını dert edinen, kadının yaşam hakkını koruyup geliştirmeyi hedefleyen bir düşünce sistemi yoktur. Kadınların yaşam güvenliğini sağlamayı hedefleyen İstanbul Sözleşmesini uygulamak yerine feshetmek en üst makamdan, bizzat AKP Genel Başkanı tarafından kadınlara karşı işlenmiş bir suçtur.

AKP Genel Başkanı şimdi de çıkmış İstanbul Sözleşmesini, yani kendi yaşam hakkını, hukukunu savunan kadınlar için sapkın deme cüretini göstermiştir. İşte faşizm, işte tekçilik, işte kadına yönelen eril şiddet tam olarak budur; kadınları susturmak için haklarını savunan kadınları yaftalamak, kadınlara hakaret etmektir. Bütün kadınlar adına buradan kendisine sesleniyorum. Hiçbir kadının onurlu duruşuna ve tavrına hakaret etme hakkınız yoktur. Özellikle bu ülkeyi yöneten cumhurbaşkanına bunu söylüyorum. Hiçbir kadını yaftalayamazsınız, karalayamazsınız! Nasıl ki zorbalığınız, baskılarınız kadınları durduramadıysa hakaretleriniz de kadınları durduramayacak. Her yerde her koşulda haklarımızı savunacağı. Sizin ve siyasi anlayışınızın kadına yönelik şiddeti teşvik eden dilinizle mücadele etmeye devam edeceğiz.

25 Kasım haftasında eylemlerimizle kadına yönelik şiddete hayır diyeceğiz

Bildiğiniz üzere, içerisinde bulunduğumuz ay aynı zamanda 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü’dür. Biz hep olduğu gibi bu ayda eylem ve etkinliklerimizle yurdumuz ve bütün dünya kadınları ile birlikte kadına yönelik şiddete hayır diyeceğiz. 25 Kasım haftası dolayısıyla parlamentoda kadın grubumuzu toplayacağız. Grup kürsümüzden kadınların sözünü söyleyeceğiz, hakkını savunacağız. Diktatörlüğe karşı verilen bir kadın mücadelesi sonucu sembolleşen 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü, bugün demokratik kadın mücadelesi yürüten biz kadınların mücadelesinde hala devam etmektedir.

Şu açıktır ki bu iktidar ilk seçimlerde yıkılıp giderken arkasında bırakacağı en büyük enkaz kadına yönelik suçlar olacaktır. İşte biz kadınlar bütün bu suçların hesabını mutlaka ama mutlaka adalet önünde ve ilk seçimlerde bu iktidardan soracağız. Kadınlar için ölümcül sonuçları olan bütün bu erkek politikalara karşı kadınların yaşamı ve yaşatmayı esas alan, barışçıl, eşitlikçi demokratik iktidarını mutlaka kuracağız. İstanbul Sözleşmesini etkin bir şekilde uygulayacağız. Kadının haklarıyla, eşit ve hür bir şekilde yaşamasının olanaklarını hep birlikte mutlaka sağlayacağız…