Tarihe damgasını vuran 10 korkusuz siyahi kadın savaşçı

Tarih boyunca, başarı kazanmış çok sayıda kadın var. Ancak erkek egemen bir dünyaya karşı savaşan bu kadın savaşçılar daha baskın ve güçlüydü. Tarihe damgasını vuran savaşçı kadınlar, anne, kız kardeş ve bazen de eştiler. Kılıç ve silahlarını kuşandılar,  savaştılar ve hükümdarlıklarla uğraştılar.

Bu korkusuz kadın savaşçıların her biri tarih üzerinde silinmez bir iz bıraktı. Yorulmadan savaşan ve bazı durumlarda eşitliği sağlamak, köleliği, ayrımcılığı ve ırkçılığı sona erdirmek için çaba sarf etmek için hayatlarını kaybeden bu gizli kahramanları bilmek, hatırlamak için zaman ayıralım:

 Ndaté Yalla Mbodj

Kendisinden büyük kız kardeşi Ndjeumbeut Mbodj’nin babaları Kral Amar Fatim Borso Mbodj ölümünden sonra Waalo Krallığı’nın kraliçesi oldu ama kız kardeşinin ölümünden sonra 1 Ekim 1846 tarihinde, Prenses Ndaté Yalla Mbodj, Waalo (Şimdiki Senegal bölgesi) Krallığı’nın kraliçesi oldu.  Kraliçe Ndaté Yalla Mbodj halkını topraklarını almak ve krallığı tamamen sömürgeleştirmek isteyen Morolar, Fransız ve Araplardan korumaya kararlıydı ve bu yüzden savaş sırasında ordusuna önderlik etti.

Hem erkek hem de kadınlardan oluşan ordusuyla hem Morolar hem de Fransızlara karşı birçok başarılı savaşa önderlik etti. Savaşa gitmeden önce, kraliçe ordusuna şöyle ünlü bir konuşma yaptı:

“Bugün, fatihler tarafından istila edildik. Ordumuz kargaşa içinde. Waalo’nun cesur savaşçıları düşman mermileriyle şehit düşüyorlar. Biliyorum istilacılar bizde daha güçlü, ama Waalo’yu yabancı ellere bırakmalı mıyız? Bu ülke hepimizin!”

Kraliçe’nin cesur ordusu Fransızlarla boy ölçüşemedi ve kraliçe ilk savaşını kaybetti. Fransızlara sızmak ve onları yenmek için ordusuna önderlik etti ve böylece 20. yüzyıla kadar devam eden Senegal Direniş Savaşını başlattı. Kraliçe Ndat, Morolar ve Araplarla savaştı ve savaşları Senegambiya Konfederasyon’un kurulmasına yol açtı. Kraliçe Fransızlar tarafından yakalandı ve Senegal’in kuzeyinde olan Ndimb’ta sürgüne gönderildi. Kraliçe 1860 yılında ölene kadar sürgünde yaşadı.  Fransız sömürgeciliğine karşı savaştı.

 Kraliçe Nzinga

Njinga Mbande veya Ana de Sousa Nzinga Mbande olarak bilinen Ndongo Kraliçesi Nzinga, Atlantik Köle ticaretinin hızlandığı ve Portekiz’in 1583’te Angola’yı kademeli olarak kontrol ettiği bir dönemde doğdu. Yerel kabilelerin şeflerin çoğu Portekizlilere, köle baskınlarında veya toprak ele geçirmelerinde yardım etse de, kraliçe yardımda bulunmadı. Bunun yerine askeri bir stratejist ve savaşçı oldu. Portekizli’yi Ngoleme’de ve daha sonra Kombi Muharebesinde mağlup etti.

Daha sonra, kraliçe ve Portekizliler bir barış anlaşması imzaladılar ve kraliçe toprakları herkesin eşit yaşadığı özgür bir ülke ilan etti. Köle ticareti ile mücadelesinde cesaret ve kahramanlığıyla ünlendi. Kraliçe ayrıca eskiden köle olanlara kucak açtı ve halkını baskıdan korudu. 1663’teki ölümüne kadar, halkına şefkat gösterdi ve olağanüstü liderlik nitelikleri nedeniyle sonsuza dek övgüyle anıldı.

 Nehanda Nyakasikana

Nehanda Nyakasikana, 19. yüzyılda şimdi Zimbabwe olan yerde İngiliz sömürgecileriyle mücadeleye öncülük eden bir Shona ruhu (güçlü ve saygın atalarının ruhu) aracıydı. Adını, ona sahip olan ruhtan aldı ve halkı arasında büyük statü kazandı. Shona halkının manevi, politik ve askeri lideri oldu. Nyakasikana, halkını, İngiliz Güney Afrika Şirketi’nin sömürgeleştirmesine karşı ayaklanmaya önderlik etmeye ikna etti. Birinci Chimurenga veya İkinci Matabele Savaşı’nda önemli bir rol oynadı.

1897 yılında Nyakasikana yakalandı ve cinayetle suçlandı. Yerel Komiser Pollard’ın başının kesilmesi emirini vermekle suçlandı ve daha sonra bu suçtan asıldı. Nyakasikana 1960’larda ve 1970’lerde ulusal kurtuluş mücadelesinin bir temsilcisi oldu.

 Kraliçe Nanny

Batı Afrika ülkesi olan Gana’da, Ashanti kabilesinde doğan Kraliçe Nanny, Jamaika’ya köle olarak getirildi ve 17. yüzyılın sonları ve 18. yüzyılın başlarında bir Maroon lideri oldu. Dört erkek kardeşi ve birkaç kişiyle birlikte kölelikten kaçan Nanny, Jamaika’nın ormanlarında yaşadı.

Jamaika’nın Doğu tarafında, Nanny kasabası olarak bilinen Mavi Dağlarda bir köy kurdu.

1720’de, kestane yerleşiminin lideri olarak Nanny, İngilizleri arasındaki sürekli gerginlik nedeniyle Marron savaşçılarını gerilla savaşı sanatında eğitti. İngiliz kuvvetleri Jamaika’da balta değmemiş ormanlara saldırdı ve kanlı savaşlardan biri sırasında Nanny öldürüldü. Savaş, bir Maroon lideri ve Nanny’nin kardeşi olan Cudjoe’nin, 1739’da İngilizlerle barış antlaşması imzalayana kadar devam etti. Maroonlara yerleşmeleri için beş yüz dönüm arazi verildi; burası Yeni Nanny Kenti olarak tanındı.

Direniş ve köleliğin kaldırılması çalışmaları için kurulan Gilder Lehrman Merkezi’nin logosunun yanı sıra, Nanny’nin fotoğrafı Jamaika’da 500 Jamaika doları banknotlarında kullanılıyor.

 Sanité Bélair

Haiti Devrimi sırasında, önce çavuş olarak savaşan, sonra da teğmen rütbesini kazanan az sayıdaki kadın askerden biriydi. Sanité “kaplan” Bélair devrimci ve özgürlük savaşçısıydı. 1781 yılında Suzanne Bélair adıyla, şimdi L’Artibonite olarak bilinen Verrettes’te doğdu. Bélair, kocası Charles ile birlikte köleleştirilmiş L’Artibonite nüfusunun efendilerine karşı ayaklanmaya öncülük etti. Sanité ve Charles, 1802’de kurşuna dizilerek idam edildiler. Acımasızca ölümlerine rağmen, Bélairler, Haiti Devrimi’nde önemli figürler olarak takdir ediliyorlar.

 Muhumuza

Muhumuza adlı bir kadının liderliğindeki önemli bir anti-sömürge direniş hareketi. 20. yüzyılın başlarında güneybatı Uganda’da gerçekleşti. Muhumuza, Afrika tarihindeki en muhteşem savaşçı kraliçelerinden biri olarak görülüyor.

Alman sömürgelerle ittifak yapan gaspçı Mwame Musinga’yı kabul etmeyi reddeden bir kabile şefiydi. 1911 yılında Muhumuza “Avrupalıları kovacağını” ilan etti. Aylar içinde askeri bir direniş başlattı ve hayatının geri kalanını önce Almanların ve sonra da İngilizlerin emriyle gözaltında geçirdi (1912-1945). Muhumuza, 1850’den 1950’ye kadar Ruanda ve Uganda’da etkili olan Doğu Afrika Nyabingi inanışının ilk asi rahibesi oldu.

 Amanirenas

Amanirenas, günümüzde Sudan’da olan Kush Meroitik Krallığının ikinci kraliçesiydi. Tam adı ve unvanı Amnirense qore li kdwe li idi. M.Ö. 40-10 yılları arasında hüküm sürdü. Kocası, İmparator Teriqetas’ın ölümünden sonra, Kraliçe Aminarenas krallığı devraldı ve halkını özenle yönetti. M.Ö. 24 yılında oğlu Prens Akinidad ile birlikte, Kraliçe Amanirenas, Mısır’da Romalılarla savaşmak için 30.000 askerden oluşan bir orduyu yönetti. Saldırı Romalıları krallıktan uzaklaştırmak ve onları Mısır’ın Aswan şehrinden atmak için yapılmıştı. Ordusunun Roma ordusuyla karşılaştırıldığında ne kadar küçük olduğunu bilen Kraliçe Amanirenas ve ordusu habersiz Romalılara saldırdı.

Kraliçe Amanirenas üç büyük Roma kentini ele geçirdi, İmparator Augustus’un birçok heykelini yıktı ama Roma İmparatorluğu kısa bir süre sonra kentlerini geri kazandı, Kush’u işgal etti ve bir çok kişiyi köle olarak sattı, ancak bu Kraliçe Amanirenas’ı n gözünü korkutmadı. Kushite ve Roma ordusu, üç yıl boyunca yorulmadan savaştı. Savaşlardan birinde, kraliçe bir Romalı asker tarafından yaralandı ve bir gözünü kaybetti. İyileştikten sonra, kraliçe ordusuna Romalılara karşı birçok savaşta önderlik etti. Üç yıl süren savaşın ardından, iki taraf Kushitlerin lehine bir barış antlaşması imzalamaya karar verdiler.

 Kraliçe Amina

On altıncı yüzyılda Afrika’dan çıkan en büyük savaşçılardan biri Zazzau Kraliçesi Amina idi. Bugün Nijerya’nın kuzeyindeki Zaria olarak bilinen Zazzau kentinde 1533 yılında doğan Amina, Zazzau ordusunun askerleri ile çalışırken savaş becerileri kazandı. Bakwa’nın 1566’da ölümü üzerine, Zazzau’nun egemenliği o günlerde geleneksel olarak küçük kardeşi Karama’ya kaldı. Tahtta geçen on yıldan sonra, Karama öldü ve liderlik görevi Kraliçe Amina’ya kaldı.

Sahra bölgesinde Zazzau ve diğer Hausa tüccarları için güvenli geçişi sağlayan, kuzeydeki Kwarafa ve güneydeki Nupe bölgelerini ele geçiren başarılı bir savaşçı oldu. Demir kask ve zincir posta da dâhil olmak üzere Hausaland’da savaş amacıyla metal zırh kullanımını icat etti ve ayrıca Zazzau ve askeri kampları çevresinde surlar inşa etti, bazıları bugün bile ayakta duruyor. 20.000’in üzerinde piyadeyle sayısız savaşa öncülük etti.

Cesareti ve başarıları için, Nijerya’da Lagos Ulusal Sanat Tiyatrosu’nda bir heykeli yapıldı ve Nijerya’daki çeşitli eğitim kurumları onun adını taşıyor.

 Lozikeyi Dlodlo

Zimbabwe’nin Bağımsızlık Savaşı’nın ilk savaşı olarak kabul edilen Kızıl Balta Savaşı ve İlk Chimurenga olarak da bilinen ikinci Anglo-Matabele savaşının lideri ve ilham kaynağıydı. 1855 yılında Ngokho Dlodlo adıyla doğan Lozikeyi, Kral’ın destek üssünü güçlendirmek için Kral Lobengula ile evlendi. Kral Lobengula kaybolduğunda, Kraliçe Lozikeyi Ndebele’nin fiili lideri oldu. İkiz kardeşi Muntuwani ile birlikte Kral’ın ordusundan sorumluydu.

Kocasının 1893’teki ilk Anglo-Matabele savaşında kullanmadığı silahı kullanarak 1896 savaşına yeterli mühimmat sağladı. Ailesi Ndebele savaşçılarının gücünün dolunay boyunca en üst seviyede olduğuna inanan İziyanga olarak bilinen geleneksel şifacılardı. Bu bilgi ile savaşçılar ilk saldırıyı 29 Mart 1896 gecesi dolunay sırasında yaptılar. Savaş, iki tarafın müzakere etmeye karar verdiği 1896 Ağustosuna kadar sürdü. Kraliçe Lozikeyi, Ndebele özerkliğinin geri kazanılmasını ve daha fazla ölümün önlenmesini denetleyen iki müzakereye rehberlik etti.

 Sarraounia Mangou

Sarraounia (bir kabile kadın şefi veya bir kadın yöneticinin soyunu gösteren bir unvan), 19. yüzyılın sonlarında Nijer Cumhuriyeti’nde hüküm süren Hausa’nın bir alt grubu olan Azna Kraliçesi idi. Panter gibi sarı gözleri vardı bu yüzden panter babasının ölümünden sonra 20 yaşında kraliçe olan Sarraounia Azna’nın sembolü oldu. Büyücü güçlere sahip olduğu söylenen Sarraounia, Fransız işgalinden önce halkı adına savaşlarda savaştı. Önce köyüne baskın yapmaya çalışan Tuareglileri, ardından Azna’yı İslamlaştırmaya çalışan Fulanileri kovdu. Daha sonra 1899 yılında Lougou Muharebesi’nde Voulet-Chanoine Misyonu Fransız sömürge birlikleriyle savaşmak için halkını ve kaynaklarını harekete geçirdi. 1899’da Lougou Savaşı olarak bilinen Voulet-Chanoine Misyonu en güçlü güç ile karşılaştı ve savaşta birkaç askerini kaybetti.

Sarraounia ve halkı tarihçilerin deyimiyle Azna’nın üstün bir düşmanla karşı karşıya kaldıklarında kendilerini savundukları neredeyse aşılmaz bir çalı olarak her gece Fransızlara baskınlar düzenlediler ve baskınlardan sonra hemen çalıların arasından gözden kayboluyorlardı. Saldırılar sonunda sona erdi ve üç ay içinde keşif komutanları Voulet ve Chanoine Fransa’dan gelen emirlere uymayı reddettikleri için kendi askerleri tarafından öldürüldü. Fakat çoğu kişi hala ölümlerini Sarraounia’nın büyülü kahramanlığına bağlıyor.

 Çeviri: NuJINHA

 Kaynak: face2faceafrica