TJA: İnsan hakları mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz

İnsan Hakları Haftası’na ilişkin yazılı açıklama yayınlayan TJA, “Verdiğimiz mücadele insan olmakta ve de insan kalabilmekte ısrar mücadelesidir. Haklarımızın bir haftayla hatırlanacağı bir zaman diliminden ziyade haklarımızın hayata karışacağı, özgür yaşamın hakikatle buluşacağı bütüncül bir yaklaşım olması gerekendir” dedi.
Tevgera Jinên Azad (TJA), İnsan Hakları Haftası’na ilişkin yazılı açıklama yayınladı. Açıklamada, insanın kendi anlam hakikatine varmasıyla toplumsal bilincin oluştuğuna değinilerek, “Böylece benliğinde kendini inşa süreci başlatmış olur. Bu bilinç ile eylem arasındaki sıkı bağ ile ilişkilidir zira bilinen ne ise eylenen de odur” denildi.
‘Sömürü sistemi sürdürülmektedir’
“Tüm tarihsel süreçlerde insanın kendi olma serüveni incelendiğinde milyarlarca yılın insanda bir birikim ve de aşkın bir oluş halini taşıdığı aşikârdır” ifadelerinin yer aldığı açıklamada, gelinen aşamada çağın gerçekliğinin insanın kendinde taşıdığı hakikate ayna tuttuğuna işaret edildi. Açıklamada, “Nitekim tarihsel toplumsal süreç içerisinde 5 bin yıllık uygarlığın sömürü düzeninin ulus devletle cisimleşen tekli merkeziyetçi uygulamalarıyla farklılıkların tehdit olarak algılandığı inkar ve imha siyasetiyle soykırımların geliştirildiği zamanları yaşıyoruz. Devletin kök hücresinin olduğu Ortadoğu coğrafyası bugün de ulus devlet kötülüğü eliyle halkların, inançların, kültürlerin inkarı ve imhasıyla kan deryasına ve gözyaşına mahkum edilerek erkek egemen sistem sömürü düzenini sürdürmektedir” diye belirtildi.
Açıklamanın devamında şu ifadeler yer aldı:
“Şimdi de 3. Dünya Savaşı’nın yoğunlaştığı Kürdistan gerçeğinde Kürt kimliğinin inkârı ve imhası üzerinden soykırım sürdürülmektir. Erkek egemen zihniyetin gübreliğinde boy veren DAİŞ zihniyetinin tezahürü olan mevcut iktidar Kürdistan’da özel savaş politikalarıyla kolluk güçlerinin eliyle kadın kırımını toplum kırım olarak geliştirmektedir. Kürdistan’da yürütülen kirli savaşta başta kimyasal silah kullanmak suretiyle işgal saldırılarıyla Kürtler topraklarından göçertilerek demografyası değiştirilerek her türlü katliam geliştirilerek insanlık suçu işlenmeye devam edilmektedir. AKP-MHP iktidarıyla zirveleşen faşizm bir bütünen Kürt kimliğine doğasına savaş halini almıştır. Baskı ve zor aygıtıyla iktidarını ayakta tutmak için temel hak ve özgürlükler yok sayılarak toplum büyük bir kapatılmaya alınmıştır. Yine kadına yönelik taciz tecavüz saldırıları sıradanlaşarak kadın katliamları cezasız kılınarak temel hak ve özgürlükler yok sayılarak tam bir faşizm yaşatılmaktadır.
Etkisiz kılınmak isteniyoruz
Tüm bu saldırılar ve baskılar İmralı işkence sistemi üzerinden rıza üretilerek buradan tüm cezaevlerine ve topluma yayılmaktadır. İnsan olmanın farkını kadın kimliğiyle, ulusal kimliğiyle, çocuk, gençlik, inanç, kültür kimliğiyle taşıyan herkes yoğun bir saldırı ve derin bir kapatılmanın tehdidiyle her gün her biçimde yaşamaktadır. Kadınlar olarak örgütlü mücadelemiz ve kimliğimiz hedeflenerek her güne işkenceli gözaltılarla uyanarak ve torba dosyalar oluşturularak, bin bir emekle kazandığımız haklar yok sayılarak Nazi toplama kampına dönüşen zindanlara konularak etkisiz kılınmak isteniyoruz. Tüm dünyada 1948’den itibaren 10-17 Aralık İnsan Hakları Haftası vesilesiyle belirli çağrılar yapılmaktadır. Ancak yaşadığımız coğrafya her yıl binlerce cinsel, fiziksel, duygusal, ekonomik, psikolojik, kültürel saldırının liste başı olduğu açığa çıkan verilerle görülmektedir.
Afaki cezalarla yıldırılmaya çalışıyor
Tüm bu yaşananlar karşısında duran, ahlaki ve politik mücadele veren ve bunun siyasetini yürüten Kürt kadınları ve Kürt halkı dilinin, siyasetinin inkarını devletin yönelimleriyle, sürgünde, cezaevinde, mahkeme salonlarında en yoğun haliyle bugün de yaşamaktadır. Özellikle Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan’la yürütülen görüşmelerin bitirilmesiyle beraber yoğunlaşan savaş atmosferi nedeniyle politika üreten, siyaset yapan başta kadınlar olmak üzere özgürlük ve demokrasi mücadelesini veren herkes erkek yargı şiddetiyle afaki cezalarla yıldırılmaya çalışılıyor. Bu çerçevede TJA Dönem Sözcümüz Ayşe Gökkan’a 30 yıl, Leyla Güven arkadaşımıza 22 yılı aşkın ceza verildi.
İnsan kalma mücadelesi
Biliyoruz ki insan hakları kendinde onuru, adaleti, eşitliği barındıran bir kapsama sahiptir. Bu noktada yinelemekten asla çekinmediğimiz temel hak ve özgürlük mücadelemizi vererek direnişimizi yükselteceğimizi ve hayatlarımızdan asla vazgeçmeyeceğimizi ifade ediyoruz. Verdiğimiz mücadele insan olmakta ve de insan kalabilmekte ısrar mücadelesidir. Haklarımızın bir haftayla hatırlanacağı bir zaman diliminden ziyade haklarımızın hayata karışacağı, özgür yaşamın hakikatle buluşacağı bütüncül bir yaklaşım olması gerekendir. Bu çerçevede TJA olarak insanın haklarıyla insan olduğu gerçeğinden ve de insan kalma mücadelemizden vazgeçmiyoruz. Kadınlar olarak tüm baskı ve yönelimlere karşı kadın dayanışmasını büyüterek ‘birlikte daha güçlü’ mücadele perspektifiyle ortaklaşarak yolumuza devam edeceğimizi yineliyoruz.”
/Jinnews/