Yapay Zeka cinsiyet eşitsizliğini derinleştiriyor mu?

Toplumsal cinsiyet uçurumunu kapamak için yapay zekanın gücünden etkili bir şekilde faydalanılıyor mu, yoksa bu uçurumun devam etmesine, hatta daha da kötüsü derinleşmesine izin mi veriliyor?

UNESCO’nun, ‘Yapay Zeka ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği’ başlıklı raporu yapay zeka kullanımının kadınların profesyonel çalışma ortamları ve kariyerleri üzerindeki etkilerini irdeliyor.

Çeşitli araştırmalarda ortaya konulduğu üzere, cinsiyet kalıpları başta eğitim veri setlerinde olmak üzere birçok yapay zeka veri setinde yer alıyor. Dahası algoritmalar ve yapay zeka teknolojisi, mevcut eşitsizlikleri pekiştirme potansiyeline de sahip.

2019 tarihli UNESCO raporu, kadınların küresel olarak bilimsel Ar-Ge pozisyonlarındaki temsil oranının yalnızca %29, temel kullanımlar için dijital teknolojiden nasıl yararlanacaklarını bilme olasılıklarının erkeklere göre %25 daha düşük olduğunu ortaya koyuyor.

Yapay zeka alanında yayın yapan yazarlar arasındaki cinsiyet eşitsizliği de oldukça belirgin. Araştırmalar, önde gelen yapay zeka konferanslarındaki yazarların yalnızca %18’inin kadın olduğunu ve yapay zeka profesörlerinin yüzde 80’inden fazlasının erkek olduğunu ortaya koyuyor.

2019’da kadınların, dünyanın dört bir yanındaki zeka start-up’larında üst düzey pozisyonlarındaki temsil oranı yüzde 18’di. (Best & Modi, 2019). Dahası, yapay zeka becerilerine sahip kadınların üst düzey rollerde olma olasılığı erkeklere göre daha düşük. (Dünya Ekonomik Forumu, 2018).

University College Dublin’den Dr. Susan Leavy, yapay zeka teknolojilerinin tasarımına erkeklerin egemen olmasının cinsiyet eşitliği konusunda onlarca yıldır kaydedilen ilerlemeyi sessizce geri alabileceğini savunuyor. Leavy, makine zekasının öncelikle kendisine sunulan verileri gözlemleyerek öğrendiğini belirterek argümanını geliştiriyor. Bu veriler basmakalıp toplumsal cinsiyet kavramlarıyla birlikte örülüyor, dolayısıyla teknolojinin bu önyargıyı sürdürebileceği sonucuna varıyor.

Yapay zekanın kullanımı ve gelişimi olgunlaşmaya devam ettikçe, sormamız gereken en önemli soru şu:

Yarının işgücü piyasası kadınlar için nasıl olacak?

UNESCO, yapay zeka kullanımının kadınların profesyonel çalışma ortamları ve kariyerleri üzerindeki etkilerini inceleyen ‘Yapay Zeka ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği’ (Artificial Intelligence and Gender Equality) başlıklı bir rapor yayınladı.

Küresel olarak araştırmalar, işgücündeki kadınların daha az ücret aldığına, üst düzey pozisyonlarda yer alamadığına ve bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik (STEM) alanlarına daha az varlık gösterdiğine işaret ediyor.

Toplumsal cinsiyet uçurumunu kapamak için yapay zekanın gücünden etkili bir şekilde faydalanılıyor mu, yoksa bu uçurumun devam etmesine, hatta daha da kötüsü derinleşmesine izin mi veriliyor?

İşe almadan, iş koşullarına, kariyer planlamadan ve yetenek yönetimine kadar çalışan yaşam döngüsünün önemli aşamalarını yakından takip eden UNESCO raporu, cinsiyet ve yapay zeka ile ilgili konulara kapsamlı bir giriş niteliğinde.

Raporda öne çıkan bulgular şöyle:

1. Kadın çalışanlara yeni beceriler kazandırma ve becerilerini geliştirmek: Yapay zeka işgücü piyasasını değiştirmekte ve geleceğin çalışanlarından yeni beceriler talep etmektedir. Kadınların STEM ve yapay zeka alanındaki profesyonellere yönelik artan talebin dışında bırakılmaması çok önemlidir. Kadınların yeni beceriler kazanmalarını ve becerilerini geliştirmelerini destekleyen programlar, bu alanlara erişmelerine yardımcı olacaktır. Dijital beceriler, çalışanların uygulanmakta olan sistemleri anlamaları ve gerektiğinde endişelerini dile getirmeleri için de önemli olacaktır. Kadınların bu becerilere ve işlere erişimindeki mevcut boşluklar endişe vericidir ve toplumlar bu boşlukları kapatmak için çalışmalıdır. Bu da hükümetlerin, STK’ların, akademinin, sendikaların ve özel sektörün sorumluluğundadır.

2. STEM alanlarında kadınları teşvik etmek: Yapay zeka tasarımı ve geliştirilmesinde daha fazla kadının ön planda olması ileriye doğru atılmış önemli bir adım olacaktır. Yapay zeka ve teknolojik gelişimde daha fazla kadının liderlik etmesini sağlamak için hükümetler, kurumlar, kuruluşlar ve şirketler, özellikle kadınların ve kız çocuklarının STEM eğitimini desteklemelidir.

3. Bağlamsal ve kültürel çeşitliliğin hesaba katılması: Yapay zeka sistemlerinin farklı bağlamlarda ve ülkelerde farklı etkileri vardır. Farklı işgücü piyasaları, ekonomiler, kültürler ve toplumsal cinsiyet normları, çalışanların yapay zeka sistemlerini nasıl deneyimlediklerini şekillendirmektedir; bu da yapay tabanlı araçların ve teknolojilerin kadınların çalışma hayatlarını çeşitli şekillerde etkileyeceği anlamına gelmektedir. Bu bağlamsal ve kültürel çeşitlilikler, yapay sistemleri veya yapay zekaya yönelik politikalar tasarlanırken ve uygulanırken sistematik olarak ele alınmalıdır.

4. Çok paydaşlı yaklaşımlardan yararlanma: Hükümetler, özel sektör şirketleri, teknik gruplar ve akademi bu konularla ilgilenmeli ve yapay araçlarının ve sistemlerinin etkisi için sorumluluk almalıdır. Hükümetler, yapay zeka sistemlerinin savunmasız gruplar üzerindeki potansiyel etkisini dikkate alan politikalar oluşturmalı ve teşvik etmelidir. Kurum ve kuruluşlar, kadınlar için beceri eşitliği sağlayan çalışma ortamlarını desteklemede rol oynamalıdır.

5. Toplumsal cinsiyet stereotiplerinin şekillendirilmesi: Bu rapor, kadın emeğine ilişkin stereotipleri ve bunların yapay zeka sistemleri tarafından nasıl şekillendirilebileceğini ve kodlanabileceğini göstermektedir. Örneğin, sanal kişisel asistanlar, özellikle bakım ve yardım konusunda belirli toplumsal cinsiyet kalıplarını yeniden üretebilir. Kadınların işteki rolü ve genellikle ücretsiz ve eşit olmayan bir şekilde dağıtılan ev ve bakım sorumlulukları, kadınlar için çalışma ortamları yaratırken ve YZ teknolojilerini çevreleyen tasarım, politika ve uygulamada daha kapsamlı bir şekilde dikkate alınmalıdır.

6. Uygulamalı araştırmaların sürdürülmesi – Yapay zeka sistemlerinin genel olarak işi ve özellikle kadınların çalışma hayatlarını nasıl etkilediği ve belirli yapay zeka sistemlerinin yaygın kullanımının potansiyel toplumsal etkilerini anlamak için daha fazla uygulamalı araştırmaya ihtiyaç vardır. Örneğin, Bölüm 3, yapay zekanın işletildiği işe alım sistemleri kullanılmaya başlandığında erkeklerin ve kadınların iş fırsatları üzerindeki farklı etkilerini vurgulamakta ve kilit sorular cevapsız kalmaktadır. Bölüm 4, yapay zeka izleme sistemlerinin kadınların çalışma yaşamları ve terfi fırsatları üzerindeki etkisine ilişkin araştırma eksikliğini göstermektedir.

/Kaynak: UNESCO – SES/