Foza Yusif: Çözümün adresi Özerk Yönetim’dir

PYD Eşbaşkanlık Konseyi Üyesi Foza Yusif, 2011 öncesi başlayan ve sonrasında çatışmalara evrilen Suriye sorununun büyümesinin nedeni olarak Şam hükümeti ve uluslararası güçleri gösterdi ve ayrıca çözümün tek adresinin Özerk Yönetim olduğuna işaret etti.

2011 öncesi ve sonrası Suriye’de yaşananlar, Suriye krizi denilen durum nedir? Kimler krizin derinleşmesine yol açtı, çözüm için kimler ne çaba gösterdi? Demokratik Birlik Partisi (PYD) Eşbaşkanlık Konseyi Üyesi Foza Yusif, Suriye sorunu ve detaylarına ilişkin ANF’nin sorularını yanıtladı.

‘Suriye sorunu, Suriye krizi’ vb. kelimelerle ifade edilen durum nedir?

Suriye sorunu denilen durum demokratik bir sistemin, kişisel, dini ve kadın haklarının olmayışıdır. Bu bölgedeki tüm devletlerin sorunudur. Böylesi bir sistemin olmayışı siyasi ve ekonomik birçok sorunun önünü açtı. Bu da toplumsal krizlere neden oldu. Ortadoğu’daki ulus devlet gerçekliği, I. Dünya Savaşı’ndan sonra savaşı kazanan egemen güçler ırkçılık, dincilik ve cinsiyetçilik üzerine ülkeler kurdu. Bu ulus devletlerden biri de, bu savaşta parçalanan Suriye’ydi. Suriye devleti de aynı duruma düştü. Çünkü Suriye’de ulus devlete dayandı. Aynı şekilde Kürtler, Ermeniler, Süryaniler vb. Suriye’de yaşayan halk bileşenleri inkâr edildi. Bu zamanla büyük baskıların yanı sıra siyasi ve dini olarak da sorunlara yol açtı. Geçtiğimiz süreç boyunca bu yaşananlardan ötürü toplumda ve özellikle de Suriye halkları içerisinde büyük huzursuzluk ortaya çıktı. Suriye genelinde olumlu ve olumsuz durumlar, Suriye toplumu içerisinde demokratik olmayan bu sisteme karşı rahatsızlıklar 2011 hareketliliğinin başlamasına sebep oldu. Dolayısıyla Suriye’nin temel sorununun ulus devlet meselesi, demokratik sistemin olmama meselesi olduğu söylenebilir.

TÜM HALKLARI KAPSAYACAK BİR SİSTEM KURULMASI TALEBİ VARDI

Bu durumun başlangıç tarihi olarak 2011 yılına işaret ediliyor. Öncesinde Suriye sorunu yok muydu?

2011 öncesi de sorunlar vardı. Örneğin 2004 yılında Rojavayê Kurdistan’da çıkartılan ırkçı siyaset. Yine birçok bölgede ortaya çıkartılan radikal gruplar da dini politikaların bir nedeniydi. Ciddi cinsiyetçilik sorunları vardı. 2011 yılında yaşanan durum Ortadoğu’nun tamamında ulus devletin iflas etmesiyle ortaya çıktı. Bu süreç Arap baharı olarak başladı. Suriye’de de ulus devletin iflası açıkça ortaya çıktı. Ulus devlet artık kendini yürütemiyor, değişim ve dönüşümlerle yeni bir sistemin kurulmasına ihtiyaç duyuluyor. Çünkü büyük bir tıkanıklık yaşanıyordu. Sadece Kürtler için değil tüm Suriye halkları için büyük tıkanıklık yaşanıyordu. İlginç olan da bu hareketliliğin Deraa’da başlamasıydı. Bu Suriye sorununun artık tahammül edilemeyecek boyuta ulaştığını gösteriyor. Bu doğrultuda 2011 halk hareketi ve başkaldırı ortaya çıktı.

Bu iki yönüyle ele alınabilir. İç yön olarak bu başkaldırı başladığını halkın rahatsızlıkları temelinde yaşandı. Halkın birçok talebi vardı. Esas talep eşitlikti. Bunun için de sistemin değiştirilmesi gerekiyor. Yine diyaloglar için istekler vardı. Çünkü büyük bir fakirlik, adaletsizlik vardı. Özgürlük yoktu, büyük baskı vardı. Her bölgede istihbarat ve güvenlik sistemi vardı. Kürt bölgelerinde Kürt kimliği inkâr ediliyor, ekonomik ve demokrasi sorunları vardı. Arap alanlarında demokrasi, ekonomik ve toplumsal sorunlar çok fazlaydı. Toplumsal kimlikleri inkâr ediliyordu. Tüm bunlar bir araya getirildiğinde halkın tüm Suriye halklarının haklarını kapsayacak bir sistemin kurulması talebi vardı.

TAHRİBATLARIN ARDINDAN YARALI BİR TOPLUM ORTAYA ÇIKTI

2011’den bu yana yaşananların ortaya çıkardığı tahribat nedir?

Kriz 12 yılda çok büyük acılara ve yıkımlara neden oldu. Milyonlarca insan göç etti, yüz binlerce insan öldürüldü ve yüz binlercesi yaralandı. Suriye’nin altyapısında büyük yıkımlar meydana geldi ve bazı kentler tamamen imha oldu. DAİŞ savaşı ve Suriye sorununun uzaması Suriyelileri olumsuz etkileri ve yerlerinden göç etmesine neden oldu. Yine yoksulluk bunu daha da artırdı. Suriye’de yaşayan halkların yarısından fazlası yoksulluk içindedir. Aynı şekilde bilim ve eğitim alanlarında da büyük tahribat yarattı. Tüm bu tahribatlar yaralı bir toplum ortaya çıkarmıştır. 12 yıldır bu sorunlarla yaşıyorlar ve tüm bunlar daha büyük krizlere yol açıyor.

MERKEZİ HÜKÜMET VE ULUSLARARASI GÜÇLER ÇÖZÜM İRADESİ ORTAYA ÇIKARMADI

Kimler ve hangi güçler bu duruma müdahil oldu? Dış müdahalelere neden olan durum neydi?

Suriye hükümeti bu konuya ilişkin barışçıl, demokratik ve diyalog yöntemi izleseydi durum farklı olabilirdi. Dış güçlerin müdahalesi de hükümetin halk hareketlerine dönük şiddetli tutumu sonucu gelişti. Dış müdahalelerin yaşanmasıyla herkes kendi çıkarlarına göre müdahalede bulundu. Türkiye’nin müdahalesi Cebhet El Nusra ve diğer gruplarla oldu. DAİŞ’in ardından koalisyon güçlerinin müdahalesi oldu. 2015 sonrası Rusya’nın müdahalesi oldu. 2014-2015 sonrası Suriye sorunu net bir şekilde iç sorun durumundan çıkarak bölgesel ve uluslararası bir sorun haline geldi. Çünkü Suriye’de birçok güç konumlanıyor, büyük çatışmalarla birlikte güçlerinin dahil olmasıyla bölgesel ve uluslararası sorun haline geldi. Her güç, kendi çıkarlarına göre Suriye’deki güçlere perspektif vermek istedi. Destekler birbirlerine girmelerine yol açtı ve bunlar Suriye krizinin daha uzun ve ağır bir yola soktu.

Bu krizin iki tarafı var. Birincisi, Suriye için hiçbir çözüm iradesi koymayan Şam hükümet güçleri ve Suriye içerisinde bulunan güçler. Şam yönetimi her zaman çözümden kaçmıştır ve kendilerini muhalif olarak tanımlayan güçler tüm ağırlığını dış güçlere vermiştir. Ve dış güçlerin inisiyatifi altına girdiler. Ortaya çıkan Suriye koalisyonu, muhalif güçler, Ceyşul Hur ve çete grupların çoğu dışarı çıktı ve kişisel politikaların peşine takıldılar. Suriye krizinin demokratik çözümü için en çok Kuzey ve Doğu Suriye’deki güçler çabaladı. Ancak bu her zaman kulak ardı edildi, görmezden gelindi. Suriye’nin tartışıldığı hiçbir uluslararası platforma dahil edilmedi. Bu da çözüm için Suriye gücü ve iradesinin ortaya çıkmamasına neden oldu.

İkinci taraf ise Suriye dosyasını kendi menfaatleri için kullanan uluslararası güçlerdir. Krizi krizle çözmek istediler. Suriye sorununda uluslararası ve yerel güçlere büyük sorumluluk düşüyor. Cenevre’de yapılan müzakereler doğru stratejide olmadığı için çöktü. Astana da çözmedi, Soçi de… Birçok girişim gelişti, ancak uluslararası güçlerin menfaatleri nedeniyle Suriye krizinin çözülmesini istemediler ve süresini uzattılar. Bunlar Suriye’yi bugün böyle bir durumla karşı karşıya bıraktı. Suriye’deki aktörler ve mevcut iradesizlik yüzünden çözüm iradesi ortaya çıkmadı. Diğeri ise uluslararası güçlerin rolüydü, Suriye’de daha fazla kargaşa yaratmak istediler.

ÖZERK YÖNETİM GELİŞMİŞ BİR YÖNETİM MODELİ ORTAYA ÇIKARDI

Özerk Yönetim sorunun çözümüne dönük tam anlamıyla nasıl katıldı ve katkı sundu?

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi çözüm inisiyatifi geliştirdi. Bugünkü siyasi durumda çözüm projesini tekrar sunmak istemiştir. Çünkü Özerk Yönetim bugün Suriye’de önemli bir güçtür. Suriye halklarının yüzde 30’u Özerk Yönetim çatısı altında yönetilmektedir. Bir çözüm projesine sahip oldukları gibi aynı zamanda siyasi irade ve askeri irade olarak da kendilerini öne çıkardı. Bu nedenle Özerk Yönetim inisiyatifi önemlidir. Özerk Yönetim sadece Kuzey ve Doğu Suriye halkına karşı değil, tüm Suriye halkına karşı sorumlu olduğunu bir kez daha ifade etmiştir. Ayrıca kendilerinin de Suriye topraklarından yaşadığını belirtmek istediler. Suriye sorununun çözme noktasında iradelerini öne çıkartıyorlar.

Özerk Yönetim gelişmiş bir yönetim modeli ortaya çıkardı. Ancak bu her zaman kulak ardı edildi, görmezden gelindi. Burada Özerk Yönetim olmadan bir çözümün başarılı olamayacağı apaçık ortadadır. Özerk Yönetim tüm Suriye halklarına yanıt olabilecek tek modeldir. Arap ülkeleri için de önemli bir rol oynamaktadır. Çünkü şimdiye kadar bu konuda yapılan tüm girişimler ve faaliyetler nedeniyle özerk yönetim Astana ve Soçi’de yapılan hatalara bir daha düşürmemesi noktasında uyarmıştır.

 

/Mustafa Çoban-ANF- Hasêkê/