Foza Yûsif: Kongreya Star kadın rönesansına öncülük etti

Kongreya Star’ın 16. kuruluş yıldönümüne ilişkin değerlendirmelerde bulunan Foza Yûsif,  Kongreya Star’ın kadın rönesansına öncülük ettiğini söyledi.

 

PYD Eş Başkanlık Konseyi Üyesi Foza Yusif, Kuzey ve Doğu Suriye’deki kadınların örgütlenmesi ve işgal edilen bölgelerde işgalcilerin işlediği insanlığa karşı işlenen suçlara ilişkin AHNA’nın sorularını yanıtladı.

Kongreya Star 16. yılını geride bıraktı. Siz bölgedeki kadınları örgütlemenin önemini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Öncelikle Kongreya Star’ın kuruluş yıldönümünde tüm Kürt kadınlarını, Suriyeli kadınları ve özgürlük isteyen kadınları tebrik ediyorum. Kongreya Star, kadın özgürlüğü mücadelesinde,  Kürt kadınlarının kimliğinin dünya genelinde tanınmasında, Kürt kadınının örgütlenmesi ve özgürleştirilmesinde çok önemli bir rol oynadı. Kongreya Star aynı zamanda özgürlük bilincini inşa etmede, özgürlük mücadelesini büyütmede ve Özerk Yönetim’in inşasında da kilit rol oynadı.

Bugün kadınların yüzde 50’si Özerk Yönetim, yüzde 50’si eş başkanlık sisteminde yer alıyor ve YPJ’nin yanında her türlü işgale karşı direniyorsa bu Kongreya Star’ın büyük mücadelesiyle bağlantılıdır. YPJ’ye destek veren en önemli güç Kongreya Star idi. Kongreya Star kadın Rönesans’ına öncülük etti.

Dünya kadınları üzerinde nasıl bir etkisi oldu?

Kürt kadınları şüphesiz Kongreya Star ve YPJ’nin kimliği ile tüm dünyada özgür kadının rengini ortaya çıkardı. Kadınlar,  Rojava’nın kimliği haline geldi. Bu çok önemli bir kazanım.  Kadının başarısı dünyadaki bütün kadınlara moral ve maneviyat ile birlikte kadının özgürlük gücü üzerinde etkisi oldu. Kürdistan’daki kadın özgürlük hareketi ve Rojava Kürdistan’ında atılan adımlar tüm kadınlara direnişin ilhamı oldu.

Kadın kurtuluş hareketi bir kez daha dünyayı canlandırdı. Rojava ve Kuzey ve Doğu Suriye’deki kadınların mevcut durumu, demokratikleşme açısından çok önemli bir durum ve herkesin dikkatini çekiyor. Dünyadaki kadın kazanımları arasında ilk sıradadır. Çünkü buradaki kadın özgürlüğü mücadelesi tüm dünyaya ışık tutmuş ve tüm dünyaya özgürlük müjdesidir.

Bölgede büyük bir mücadele yaşanıyor bunun yanında da kadın katliamları ve intiharları devam ediyor.  Bu olayları nasıl değerlendiriyorsunuz? 

Şüphesiz son yıllarda kadın hakları konusunda birçok devrimsel değişiklik oldu.  Fakat hala sorunlarımız çok ciddi. Hala topraklarımızda kadınlar katlediliyor, intihara sürükleniyor ve şiddet uygulanıyor. Kadın örgütleri olarak bütün kadınlara ulaşamadık, hala bütün kadınlar için bazı çözümlerden yoksun kaldık.  Hem Kongreya Star hem de tüm kadın örgütlerinin toplumdaki kadın sorunlarına, aile sorunlarına tekrardan güçlü bir şekilde değinmeli. Biz de bu sorunları çözüme kavuşturmak için mücadeleyi yükselteceğiz.

‘2021 YILINDA TÜM KADINLARI ÖZGÜRLÜK BİLİNCİNE KAVUŞTURACAĞIZ’

Kadınlara yönelik egemenlik ve şiddet yeni bir durum değil, uzun bir tarihi vardır ve birkaç yıl içinde çözülemez.  Fakat bizim ısrarlı ve kararlı bir şekilde mücadelemizi büyütmemiz ve kadınları çaresiz bırakmamamız gerekiyor. Bütün kadınlara ulaşmalı ve örgütlülüğümüzü her yere yaymalıyız. 2021 yılı Kongreya Star ve Kuzey ve Doğu Suriye’deki bütün kadın örgütleri için yeni bir özgürlük hamlesi yılıdır.  Biz de özgürlüğün kadın devrimi kapsamında ilerleyeceğiz ve kadınları özgürlük bilincine kavuşturacağız.

Partiler de ayrıca sorumluluk almalı. Toplumsal sorunlar çok ciddi eğer kadınları irade sahibi yapamazsak demokratik bir siyaset yürütemeyiz. Toplumumuzda kadınlar hala öldürülüyorsa, bilinçli değişim ve dönüşüm rolünü oynamamış siyasi güçlere büyük sorumluluk düşüyor. Her zaman kadın özgürlüğünün tüm toplumsal özgürlüklerin temeli olduğunu söylüyoruz. Siyasi partiler olarak kendimizi bundan uzak tutamayız.  Bunun için siyasi partiler de yer alan kadınlar ve kendilerini toplumun lideri olarak görenlerin de kadın konusunda sorumluluk alması ve kadına yönelik bu eylemlerin son bulması için herkesin üzerine düşeni yapması gerekiyor.

Öte yandan savaş aile içinde önemli bir çatışma nedenidir. Göç ve ekonomik krizin de büyük bir etkisi var. Ekonomik krizin yarattığı sorunlar aile içinde kadınları daha fazla etkiliyor. Erkekler bu sorunlar karşısında öfkesini kadından çıkarıyor. Koronavirüs’ün de etkisi büyüktü ve bu da büyük sorunlara neden oldu. Bu süreçte ilişkilerde sorun olduğunda gerginlikler daha fazla derinleşir. Bunun gibi bir sürü durum olayların yaşanmasına neden oldu. Tabi biz bunları bahane yapamayız. Yönetimin, örgütlerin, partilerin, kadın örgütlerinin özgürlük bilincini her kadına ve erkeğe kavuşturması gerekiyor. Çünkü toplumların en büyük sorunu bilinç sorunudur.

Bu mevcut durum bizi olaylara eleştirel yaklaşmamızı sağladı.  Bu olayları önlemek için rolümüzü üstlendik mi? Tüm toplumsal güçler,  kendilerini topluma karşı sorumlu hisseden siyasi güçler bu olayları durdurmak için ne kadar rol aldığımızı soruyor? 2021 yılı bir eleştiri süreci olarak başlatılmalı.

Türk devletinin işgali altındaki 3 bölgede özellikle kadınlar çok ciddi ağır şiddet görüyor. Çok fazla vahşet fotoğraf ve görüntüsü yayıldı ancak dünyada hiçbir tavır gösterilmedi. Bu konu hakkına neler söylemek istersiniz?

Başlangıçtan bu yana bu bölgelerde özel bir siyaset yürütüldü. Bu siyaseti sadece Türk devletine bağlayamayız.  Efrîn, Serêkaniyê ve Girê Spî’de yaşanan katliamlara bütün dünya sessiz kaldı. Bu zamana kadar gösterilen tüm çabalara rağmen kadın örgütleri, insan hakları örgütleri ve Birleşmiş Milletler (BM)  bu alanlara ulaşamadı. Kadınların kaçırılması ve kadınlara yönelik şiddet, DAİŞ’in Şengal’de kadınlara uyguladığı ideolojinin aynısıdır. Bugün bunlar Efrîn’de de yaşanıyor.

İnsan hakları örgütleri, Birleşmiş Milletler ve kadın örgütlerinin hemen müdahale etmesi ve oradaki durumu belgelemesi gerekiyor.  Türk devleti bugün hem Kürtlere hem de kadınlara soykırım uyguluyor. Türk devletinin yaptığı uygulamalar faşizmin en üst düzeyidir ve yargılanması gerekir.

Türk devletinin yaptığı vahşete sessiz kalan ve rolünü üstlenmeyen örgütler de bu suçlara ortaktır. Gidip orada gözlem yapmak ve orada ne olup bittiğini dünyaya duyurmak onların görevidir. Türk devleti ve çetelerine gerekli baskı yapılmazsa, halkımıza karşı işlenen bu suç devam eder. Bölgemizi işgal eden ve orada terörist eylemleri gerçekleştirenler, terör örgütleri listesine alınmalı ve hesap sorulmalıdır. Hevrîn Xelef’in katilleri Efrîn’de bulundu. Bu çetelere bazı eylemleri gerçekleştirmeleri için büyük güç veriyor.

BM TARAFINDAN İŞGAL EDİLEN BÖLGELERDE ÖZEL BİR KOMİTE KURULMALI

Çağrımız, işgal altındaki topraklardaki durumu izlemek, buralarda olup bitenlere bakmak, suçluları bulmak ve bu bölgelere gitmek için derhal ortak bir komite kurulmasıdır.  Bu nedenle, kısa bir süre içerisinde Birleşmiş Milletler tarafından  özel bir komite kurulmalı, bu komite işgal edilen bölgelere gitmeli ve oradaki demografinin nasıl değiştiğini, kadınların neyle karşı karşıya olduğunu, halkımızın nasıl katledildiğini görmesi ve duyurması lazım.

Devletlerle bu konu hakkında herhangi bir görüşmeniz var mı?

Bu konuyu tüm toplantılarımızda ele aldık. Esas gündemimiz bu. Ama şu ana kadar Türk devletinin uygulamalarına karşı sessizlik hakim.

Toplantı yaptığınız tarafların bu konuyla ilgili yanıtı nedir?

“Gelişmeleri takip ediyoruz, onlara karşıyız” deniliyor, fakat bu tür eylemleri engellemek için pratik ve mantıklı hiçbir adım atılmadı.

Efrîn’de kadınların sık sık kaçırılıp birçok ülkede satıldığı haberlerini geçiyoruz. Bu zamana kadar binden fazla Efrînli kadın kaçırıldı. Son zamanlarda Efrînli kadınların Libyalı çetelere satıldığı ortaya çıktı, bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu Türk devletinin yaptığı ilk işgal ve saldırı değil. Türk devleti şehitlerin bedeni ile oynuyor, siyasetçileri tutuklayıp zindana atıyor. Barîn ve Ekîn pratiğinde bu durumu görebiliriz. Kürt kadınlarının iradesini kırmak için her türlü yolu deniyor. Bu haberleri biz de takip ediyoruz, bu uygulamaların gerçekliğine ulaşmaya çalışıyoruz. Kadınlara yönelik bu eylemlerin kadın örgütleri ve Birleşmiş Milletler Kadın Komisyonu tarafından araştırılması gerekiyor. Bu komitenin Libya’da satılan kadınları takip etmesi ve Türk devletinin işgal ettiği bölgelerdeki politikaları izlemesi gerekiyor. Bu özgürlüğe, kadının iradesine ve Kürt halkına karşı büyük bir suçtur. Kadın örgütlerine, sessiz kalmamaları ve bu uygulamalara karşı karşıya kalan kadınlara sahip çıkma çağrısı yapıyoruz.

/ANHA/