İran’da yoksulluk: Kadınlar organlarını satıyor

Ortadoğu başta olmak üzere dünyanın pek çok coğrafyasında derinleşen yoksulluk ve ekonomik kriz en başta kadınları cenderesi altına alıyor.

İran’da Aile Danışmanı Kaziweh Gholari Anamaghi  JİNHA’dan Mojgan Kermanshani’nin sorularını yanıtladı.

Yoksulluk dünyanın önemli krizlerinden biri. Ekonomik anlamdaki haliyle yıpratıcı olduğu kadar hanelere, topluma ve birincil olarak da kadınlara “en şiddetli” yansımasını bulan yoksulluk, sapmalara kadar götürebiliyor içerisinde yaşadığımız toplumları.

Özellikle kadın yoksulluğu, toplumsal eşitsizlik, cinsiyet ve ayrımcılığın bir sonucu olarak ortaya çıkan toplumsal konulardan biri ve kadınların, özellikle de hane halklarının başını çeken kadınların geçim kaynaklarında ve gelirlerinde etkili. Gelir uçurumu arttıkça, yoksulluk derinleştikçe toplumsal kriz ve kadın sorununda da derinleşme paralel gidiyor. Özellikle kadın yoksulluğu ve buna İran toplumu çerçevesinden göz atmamızı sağlayacak bir görüşü paylaşıyoruz. Aile Danışmanı Kaziweh Gholari Anamaghi, İran toplumunda kadın yoksulluğunu anlattı.

*Toplum bilimcilere göre son on yıl zarfında kadın yoksulluğunun derinleştiği analizi yapılıyor. Özellikle İran toplumu açısından bakacak olursanız bu konu hakkında neler düşünüyorsunuz, paylaşabilir misiniz?

Aslında uluslararası toplumların tanımlarına göre belirlenmiş bir yoksulluk tablosu var fakat bunu kendi yaşadığımız toplumlara uydurabilme konusunda elbette sonuç alamayacağımız hususlarda var. Temel ihtiyaçlar olan yiyecek, giyecek, eğitim, ev, konut vs… İran’da elde edilen mevcut istatistikler bize halkımızın yüzde 65’inin yoksulluk sınırının altında olduğunu söylüyor. İran halkı ailelerine konut, giyim ve temel gıdayı tahsis edebilecek ekonomik feraha sahip değil. Nispi yoksulluk diye bir tanımlama da söz konusu. Buna göre 30 Bin Dolar ile 15 bin Dolar sınırının atında para kazanıyorsanız bu kişiye “fakir” denir. BM’ye göre 18 Bin Doların altında yıllık geliriniz varsa “fakirsiniz”dir.

Dünya ölçeklerine uymayan bir yoksulluk tablosu İran’da söz konusudur. Ülkenin yarıdan fazlası zaten uluslararası istatistiklere göre yoksulluk sınırının altında yaşamlarını sürdürüyor. Kadın yoksulluğu konusunda dünyanın da aslında tespiti bu yönlüdür. Yani kadınların erkeklerden daha yoksul halde olduğu ve bu oranın daha yüksek olduğu tahmin ediliyor. Yalnız İran’da kadın yoksulluğu üzerine bir istatistik söz konusu değil.

İran toplumu başta olmak üzere Ortadoğu’da göreli yoksulluğun kadınlar üzerinde etkisinin daha derin olduğunu söylemek yanlış olmaz. Yoksulluktan nasibini alan özellikle kapalı toplumlarda kadınlar önde gelir. İran’da boşanmış bir kadını ele alalım işsizse baba evine döner ve burada da yoksulluk tablosunda değişme söz konusu olmaz. Temel haklarından dahi mahrum edilen bir kesimden bahsediyoruz zaten bu başlı başına göz önünde bulundurulmalıdır. Kız çocuklarının okutulmaması, okutulsa dahi iş imkanlarının eşit düzeyde olmaması gibi faktörleri de göz önünde bulundurmak gerekiyor.

*Sözü eğitimden açtınız peki buradan devam edecek olursak temel eğitimden mahrum bırakılmış, “vasıfsız” olarak tabir edilen kesimdeki yoksulluk ile ilgili neler söyleyebilirsiniz? İran toplumunu ne kadar etkiliyor?

Eğitim elbette kadınların yoksullaşmasında bir faktör, önemli bir faktördür. Kadınların meslek sahibi olmaları kadın yoksulluğunun önüne geçebilecek önemli bir etmen ve belirleyici. Kadınlar mesleklerden birinde belirli bir eğitime veya beceriye sahip değilse, İran’ın ataerkil toplumunda birçok sorunla karşı karşıya kalırlar. Vasıfsız, eğitimsiz düzeyde işçi sıfatıyla çalışan kadınları düşünün işverenleri işçi azaltmaya yeltendiklerinde ilk vazgeçilen kadınlar oluyor; bu bakış açısı hem kapitalizmin ruhunda hem de İran toplumunun ataerkil zihniyetinde de var. Vasıfsız olarak çalıştırılan işçi kadınlar elbette yegane bir ucuz işgücü olarak görülüyor.

*İran’da kadınların artan yoksulluk karşısında organlarını sattıkları belirtiliyor. Yaygın olarak satışı yapılan kadınların saçları vitrinlerde boy boy gösteriliyor. Bunları nasıl değerlendiriliyorsunuz? Bu tür toplumsal sorunlar için ne gibi çözüm yolları öneriyorsunuz?

Çözüm elbette nihayetinde sistemin değişmesinde kendisini gizliyor. Toplumunda tüm dokularına kadar sızmış bir ataerkil yapı ve ekonomik olarak sömürüsünü sürdüren kapitalizm söz konusu. Bu iki zihniyetin değişmesi gerekiyor. Üstelik İran’da bu iki sistem arasında sıkışıp kalıyorsunuz ayrıca İran İslam Rejimi baskısını da unutmamak gerekiyor. Sistem içerisinde ise bu krizi kesinlikle yatırımların arttırılması, kadın politikalarının gözden geçirilmesi ve iş sahalarının açılması, eğitim sahalarının katılımcı hale getirilmesi şeklinde olmalıdır.

Kadınların mevcut sistemde tek katılım biçimleri fiziksel olarak olabiliyor. Kadınlar ellerindeki tek kendilerine ait olan yani bedenleri ile yaşamlarını idame ettirmeye çalışıyorlar. Saç basit bir örnek ancak çok yaygın. Organ satışı ise tehlikeli olduğu kadar yaygın. Kadınlar organ satış çeteleri tarafından çok kolay biçimde kandırılıyorlar. Hayatına refah ve yaşanılır bir düzey kazandırmak isteyen İranlı kadınlar maalesef parçalanmış bedenleri ile yaşamlarına devam etmek zorunda bırakılıyor. Konuya sağlıktan, toplum sorunlarına komplike bakmak gerekiyor. İran İslam Cumhuriyeti kadınlara cinsiyet ayrımcı bir politika izliyor ve ekonomik baskı yapıyor.

*Yardım çalışmaları nasıl? Özellikle devlet kurumlarının yardım çalışmalarının rolünü nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce kadınlara yardım edebilir ve yaraları sarabilirler mi?

İran’ın başkenti Tahran’a bakalım, kentin büyük bir kısmı askeri güçler tarafından kullanılıyor halk için değil. Bu bile aslında bariz bir örnek olarak önümüzde duruyor. Yardım kuruluşlarının rolü önemli ve gereklidir. Fakat İran rejimi tarafından önemsenmeyen bir çalışmanın başında da yardım-destek çalışmaları gelmektedir. Halkın olanın halka verilmesi gerekliliği unutulmamalıdır.

Kimi yardım kuruluşları ve çalışmaları söz konusudur ancak İranlı kadınları aşağılayan, önemsemeyen ve bunu kimlikleri parçalayarak yapılması kabul edilmemelidir. Birde yardıma-desteğe muhtaç olan İranlı kadınlar bu tür aşağılamalar nedeniyle yoksulluğun pençesinde daha çok ızdırap çekmektedir. Ancak unutulmamalıdır ki bugün İran’da yoksulluk, zamlarla daha da derinleşiyor. Üç kişilik bir ailenin olması gereken geliri 3 Milyon İran Tomanı dahi taban ihtiyaçları karşılamaya yeterli gelmemektedir, yetkililerin derhal tedbir alması gerekir.

Hanelerde derinleşen yoksulluk derinleşen bir toplumsal kriz oluşturuyor ve şu anda şiddetin olmadığı yoksul bir hane göstermek neredeyse zordur. Kadınlar ve çocuklar hanelerdeki yoksulluğun ceremesini çekenler oluyor. Şiddetle büyüyen çocuklar yaşamlarının tümünde şiddet döngüsü ile yaşayıp durmak zorunda bırakılıyor…

 

/jinhaagency.com/