TJK-E: 12 Kasım’da herkes hayatı durdurarak eyleme katılmalıdır

“21. yüzyılın en büyük vahşeti” nedeniyle Düsseldorf’ta bir kez daha uluslararası kurumları acilen görevlerini yerine getirmeye çağıracaklarını belirten TJK-E, “12 Kasım’da kimse okula, işe gitmemeli, bu onur mücadelesinde yerini almalıdır” dedi.

Kürdistanlılar ve dostları, Türk devletinin Kürdistan Özgürlük Gerillası’na yönelik kimyasal ve yasaklı silahlarla saldırılarına karşı uluslararası kurumları acilen harekete geçirmek amacıyla 12 Kasım Cumartesi günü Almanya’nın Düsseldorf kentinde Avrupa merkezli bir yürüyüş organize ediyor. 12 Kasım’ı Avrupa’da Kimyasal Silahlara Karşı Ulusal Grev Günü ilan ettiklerini hatırlatan Avrupa Kürt Kadın Hareketi (TJK-E), insanlıktan yana olan herkesi 21. yüzyılın en büyük vahşetine karşı seferberlik ruhuyla tek ses, tek yürek olmaya çağırdı.

TJK-E açıklamasının tamamı şöyle:

21. YÜZYILIN EN BÜYÜK VAHŞETİ

“Yıllardır Kürt halkına ve Kürdistan Özgürlük gerillasına yönelik hiçbir kural tanımadan savaş yürüten faşist Türk devleti, son iki yıldır uluslararası alanda yasaklı kimyasal silahlar kullanmaktadır. Bugün tüm dünyanın gözleri önünde 21. yüzyılın en büyük vahşeti yaşanmaktadır.

Faşist Türk devleti, Lozan Antlaşmasının 100. yıl dönümünde Kürt soykırımını tamamlamaya kilitlenmiş durumdadır. Kürt halkının direnişçi kesimlerine karşı bu nedenle tarihi bir intikam savaşı yürütmektedir. Son olarak şehit düşen 17 savaşçı gibi, özgürlük saflarında buluşan on binlerce yiğit Kürt evladı bu parçalanmayı fiiliyatta boşa çıkarmış, Bakur’dan Başûr’a Rojava’dan Rojhilat’a ruhta, duyguda birliği yaratmıştır. Bugün Kürt siyasi partilerine düşen görev, küçük hesapları bırakmak, Lozan’ın 100. yılına cevaben yan yana omuz omuza durmak; bu yiğit Kürt evlatlarının onurlu yürüyüşünün izinden gitmek, “gerilla onurumuzdur” demektir.

İŞGALCİYLE AYNI SAFTA DURAN KDP’Yİ TEŞHİR ETMEK DE ULUSAL BİR GÖREV

Şunu da belirtmek isteriz ki, aylar önce kimyasal saldırılara karşı gerillayı koruyacak olan gaz maskelerine el koyan, bu insanlık suçunu incelemek isteyen heyetleri engelleyen, işgalciyle aynı safta duran KDP’yi teşhir etmek de bir ulusal görevdir.

OPCW VE BM GİBİ KURUMLAR YAPTIRIMA GİTMELİDİR

Bu vahşete karşı Kimyasal Silahları Yasaklama Örgütü (OPCW) ve Birleşmiş Milletler gibi kurumlar acilen harekete geçmeli, Türk devletine karşı yaptırıma gitmelidir. Geçtiğimiz günlerde bölgeye giderek incelemelerde bulunan ve kamuoyuna raporlarını açıklayan Nükleer savaşın önlenmesi için uluslararası hekimler heyeti IPPNW’nin inceleme talebine kulak verilmelidir.

AVRUPALI DEVLETLER BU SUÇA ORTAKTIR

Bugüne kadar politik hesap ve çıkarlarıyla hareket eden, yüz yıldır Kürtleri inkar ve imha sisteminin sürmesine arka çıkan Avrupalı devletler de bu suça ortaktır. Bir halkın özgürlük mücadelesini yürüten PKK’yi terör listesine alarak, dolayısıyla ‘ona karşı her türlü yöntemi uygulayabilirsiniz’ diyerek kimyasal kullanımını meşru gören, aylar önce bu saldırıların önüne geçmek gibi en insani taleplerle Medya Savunma Alanları’na gitmek isteyen heyetleri kriminalize ederek engelleyen ve saldırıların şiddetlenmesine davetiye çıkaran Avrupa devletleri de suçludur. Bu imha ve inkar siyaseti, Kürtleri soykırım politikası devam ettiği müddetçe, bu ateşi harladığınız müddetçe sadece o topraklar değil, dünyanın hiçbir köşesi refah, özgürlükler diyarı olmayacaktır. İnsan yaşamını kutsal sayan sağlık örgütleri, bağımsız kuruluşlar ve hekimleri de bu insanlık suçuna karşı durmaya çağırıyoruz. Yine en temel hak olan yaşam hakkının ihlali sadece sözleşmelerle, kağıt üzerinde dile gelen bir hak olamaz. Türkiye başta olmak üzere, Güney Kürdistan ve Avrupa’daki tüm hukukçuları da meslek onuruna layık bir tutum takınmaya davet ediyoruz.

‘BAŞKA BİR DÜNYA MÜMKÜN DİYENLERE BİR SALDIRIDIR

Kürtler 50 yıldır kesintisiz bir özgürlük mücadelesi veriyor. Sadece mücadele etmekle de kalmıyor; demokratik ekolojik kadın özgürlükçü paradigma ile alternatif bir sistemi inşa ederek tüm dünya halklarına model oluşturuyor. Bugün özgürlük gerillasına dönük saldırılar, işte bu paradigmaya, halkların ‘başka bir dünya mümkün’ iddiasına bir saldırı, bu alternatifi ortadan kaldırmaya dönük bir saldırıdır. Demokratik, özgür bir yaşam isteyen tüm kesimlere saldırıdır, evrenseldir. Dolayısıyla buna karşı mücadele de evrensel olmak durumundadır.

Kürt özgürlük hareketi büyük bedeller ödeyerek, ama her zaman yaşadığı acıları daha güçlü çıkışlara, daha fazla mücadeleye dönüştürme iradesini göstererek bugünlere geldi. Kürt halkı ve kadınları 50 yıl boyunca kendi öz gücüne, iradesine, örgütlülüğüne inanarak yürüdü. Kazanımlarını da bu şekilde elde etti. Bugün TC faşizmini de, insanlık suçlarını da tüm dünyaya teşhir edecek birincil güç, Kürt halkının kendisidir.

12 KASIM’DA OKULA, İŞE GİTMEMELİ

TJK-E olarak, Kürt halkının ve kadınlarının bu tarihi sorumluluğun bilincinde olacağına inancımız tamdır. Bu temelde Avrupa’da yaşayan tüm halkımızı, Kürt kadınlarını, tüm kadın meclis, inisiyatif ve bileşenlerimizi seferberlik ruhuyla ayağa kalkmaya, kesintisiz eylemlerle bu insanlık suçunu teşhir etmeye çağırıyoruz. Bu temelde 12 Kasım’ı Avrupa’da Kimyasal Silahlara Karşı Ulusal Grev Günü ilan ettik. 12 Kasım Avrupa’da Kimyasal Silahlara Karşı Ulusal Grev Günü’nde Kürdistanlılar, kadınlar, gençler, yaşlılar, öğrenciler, esnaflar, inanç grupları, aydınlar, demokratlar, sosyalistler, muhalifler; insanlıktan yana olan herkesi seferberlik ruhuyla tek ses, tek yürek olmaya çağırıyoruz.

12 Kasım’da Düsseldorf’ta bir kez daha uluslar arası kurumları acilen insani, hukuki ve evrensel görevlerini yerine getirmeye çağıracağız. 12 Kasım’da kadınlar, halkımız, gençler ve dostlarımız okula, işe gitmemeli, hayatı durdurarak eyleme katılmalıdır, bu onur mücadelesinde yerini almalıdır.

/ANF/