Newroz Cizre: Suretin ölümsüzlüğün gerçek adıdır Leyla… 

Zaman sensiz yorgun, zaman sensiz soğuk kış günleri, zaman sensiz durgun, cansız Leyla. Sensiz geçen zamana, birlikte yaşadığımız anılara sıkı sıkı sarılarak bir an bile bırakmadan meydan okuyorum. Ne de çok şey varmış, bir yüreğin kaldıramayacağı sırlar, acılar, özlemler … Yaşanmış gerçeğin dili lal, bakan gözler kör olmuş bu çağda. Çok sevdiğin, yüzlerce kez birlikte dinlediğimiz Dengbej Şakıro’nun Dewer Delal parçasıyla acı tarihimizi, ülkemin ulaşılmaz sevdalarını, zamansız gidişlerin dengbej ile bütünleşmiş hikâyelerini hafızamızdan silinemez duygularını ruhumda şimdiye taşıyarak ölümsüzleştiriyorum yaşadıklarımızı.

Günlerdir beynimi, ruhumu, yüreğimi ve duygularımı halen gitmeni kabullenmediğim bu zamanı arkamdan sürükleyerek kendimi 23 Haziran’a hazırlıyorum. Saniyelerin, dakikaların, saatlerin, günlerin, ayların ve şimdi de bizden ayrılışının üçüncü yılına girerken, gidişini düşündüğümde asırlık tarih kadar birikmiş özlemler yer çekiminin merkezine yönelmiş bir bıçak gibi yüreğimi kanatıyor. Söylerken, yazarken bile dayanılmaz bir acı beni içine çekiyor, gözyaşlarımın her damlası ruhumdaki ince ama katlanılmaz büyük acılarla kanayan yüreğimde atom altı parçacıklarıma kadar sarsıyor beni. Leyla ve yüzlerce bilge kadın yoldaşımın, dostlarımın ve canlarımın son nefesine kadar kötü, çirkin, adaletsiz ve baskıcı olan her şeye karşı duran duruşlarından korktular, ölüm dışında hayatın hiçbir nimetinden pay alamayan vahşi düşmanlarca vuruldular, ancak bu zalimler özgürlüğün çoğullaşan toplumsal gerçekliğini bilmeyecek kadar gerçekler karşısında kördürler.

21. yüzyılda Zilanlardan, Semalara, Gulanlardan Leylalara Raperinlerden Berivanlara binlerce güzel kadın kadın özgürlük devrimini yerelden evrensele insanlık ve toplumsal değerleriyle buluşturarak özgür, eşit, adil ve insanca yaşamı mümkün kıldılar. Bilge kadınlar şahadetleriyle başağı olgunlaştıran haziran güneşi olup bizlere yokluk içinde varlığı, yalana karşı bilgeliği, çirkine karşı güzelliği sundular. Yaşam felsefesiyle tarih çarkını çeviren kadının Zilan gerçeğinde dile gelen anlamlı bir yaşamın ve büyük bir mücadelenin sahibi olmak istediler. Bize savaşmak dışında var olma şansı tanımayan düşmanda kendini patlatan fedai çizgisini çok çarpıcı ifadeye kavuşturdular.

Sema Yüce’de dile gelen, Türk devletinin zindan vahşetine teslim alma politikalarına karşı yer yüzünde nasıl iki güneş olmaz ise biz kadınlar için de özgürlük dışında bir yaşam seçeneği ve yolunun olmayacağını haykırdılar. Özgürlüğün ve bilgeliğin önce kişinin kendisinde öz irade ile sistemden radikal kopuşla mümkün olacağını belirttiler. Köleliği insanlığın her hücresine kanser hücreleri gibi bulaştıran, gerçek kurtuluşun küllerinden yeniden yaratılmak olduğunu bedenini ateşe vererek kadın özgürlük mücadelesinin karakterini belirlediler ölümsüz şehit yoldaşlarımız.

23 Haziran akşamı hainler, güneş olmuş bilgeliğin güzellik olduğunu kendisinde somutlaştıran Leyla’yı aramızdan alarak bizi bitireceklerini ve yarınsız, güneşsiz bırakacaklarını sandılar. Leyla nasıl ki yüreğinde milyonların katlanılmaz acısını, sorumluluğunu ve davasını taşıyarak en imkansızı bile ısrarcı, inatçı ve kararlı dağ kadını erdemli duruşuyla sadece mücadele gerekçesine dönüştürmeyi başardıysa bizim de aynı zamanda milyonlarca kadının, gencin, çocuğun ve özgür kadın mücadelesi veren, demokrat, çevreci ve toplumsal değerleriyle yaşayan milyonların mücadelesinde Leyla’yı ve şehitlerimizi yaşayarak yaşatmak tek amacımız olacaktır. Dört parçaya bölünmüş, dağılmış başkalaşıma uğratılmış, varlığı, kültürü, dili, ulusal kimliği inkar edilen bir halk olmanın utancını taşıyan Leyla, ben de bu insanlık ailesinin bir ferdiyim diyerek başladı. Leyla’nın hikayesi de Kürdistan’ın binlerce yiğit en güzel kadın ve erkeğin direniş hikayesidir.

Leyla haksızlığı, yok sayılmayı, ötekileştirilmeyi, dışlanmış halk ve kadın gerçeğini o hassas ve narin yüreğine yedirmeyecek kadar onurlu, iradeli ve asaletli duruşuyla, haksızlığa karşı duruşuyla amansız bir savaşçıydı ama aynı zamanda bir karıncayı incitmeyecek kadar merhametli ve yufka yürekliydi. Her bilge kadın ve insan gibi insan sevgisi, insana değer verme, başkasını kendisinden bir parça olarak hissetme Leyla’nın yaşam felsefesiydi. Önderlikten aldığı bilgeliği, felsefeyi, kadın kurtuluş ideolojik çizgi esaslarını anlayarak, kavrayarak içselleştirmiş ve hakikat aşkı ile iktidarcı zalim ve zorba düzenle hesaplaşmak için savaştı , bilgeliğin güzellik anlamı Leyla insanca bir yaşam adil, eşit, ahlaki ve güzelliğin tüm farklılıklarını kucaklayarak her insanı kendisinden bir parça görerek, hakikatin gözüyle kadın yüreğinde hissederek yaşadı her anı.

Özgür yaşam en güçsüz kendinden vazgeçmiş insanlarda bile Leyla hevalin sıcacık ana şefkati tadındaki içten samimi sevgisi, kilidini kaybetmiş yürekleri açarak hayatın anlam deryasında güzelliği insanda belirginleştirmeyi, kendisinde yarattığı güzellikleri başka yüreklerdeki güzellikler ile buluşturarak çoğaldı.2010’da Zağrosların Şekif Dağı eteğinde önderliğin özgürlük sosyolojisi kitabı yeni elimize ulaşmıştı, Ş. Zilan özgür kadın akademisinde birlikte aynı devrede Tanrıçaların mekanında kaybettiğimiz tarihimizi xwedawend kültürüyle kendi kendimizi yeniden doğurmanın yeni yöntemi olan jineoloji kavramını duyduğunda Leyla şahin olup kanatlanmış, alnı yıldızları değmiş, özgürlük anının kendin olma heyecan ve mutluluğu gözlerinde hakikat ışığını derin anlamlı sözler ile her tartışmanın serkeşliğinde Leyla’ya geçmişti.

Leyla dokunduğu her yürekte filizlenerek özgürlük nehri olup hepimizin yüreğinde umutları ve güzelliği yarattı. Serhat’tan başlayan yolculuğunda Ağrı’nın isyankar, asi, cesur, direnişçi ve yaşamın hakikat arayıcısı Leyla gittiği her yerde özgürlük tohumları saçtı kalbi olan her insana. Yüreği çıplak ve yalın olmalı insanın, yüreği kirlerden arındırmak, bilinci doğma ve kalıplardan kurtarmak büyük bir zihinsel mücadele işi derdin ya Leyla örtülü, gölgeli, saklı olan ne varsa çirkinlik olduğu, yalan ve kir koktuğunu derin yaşam felsefenle çok iyi biliyordun. Güzel yaşamı, güzel kadını, güzel insanı, güzel dünyayı çocuk hayallerinle düşüncelerini harmanlayarak zihnindeki bilgelikle yaşam enerjisi olur, tüm duvarları yıkarak, kendin olma dünyana yol alırdın, çevrene yol gösterirdin. Zikir edemeyen güzelliği hissedemez ve ne olduğunu da anlayamaz.

Hissetmeden söylenecek her söz yalana yol vermektir. Senin her akşam yıldızların altında uzanırken saatlerin nasıl geçtiğini fark etmediğimiz tartışmalarımızı, ölümsüzleşen o anları anlatırken, gecenin sessizliğini ağız dolusu kahkahalarımızla parçalayan, rüzgarla savrulan sesimizin, özgür duygu patlamasın verdiği huzuru ne çok özledim.

Her sabah kuşların ötüşünde güneşin üşümüş bedenlerimize verdiği sıcaklık ile yeni güne enerjik başlamak için her gerillanın nice tarih yazan anılarına mekânlık eden patikalarda yürüyüş yaparak yaşam- ölüm, Varlık- yokluk- madde- maneviyat- doğa-Evren sevgi- nefret ve bitmez çaprazlı sorular ile insanı ve bizde dile gelen her şeyi yeniden keşfe çıkardık. Seninle felsefe , devlet okullarında bilinçli çarpıtılan yaşamdan kopuk,sıkıcı ve değer ifade etmeyen kavramlardan ibaret değildi. Yaşama yolculuktu. Güzel olanı aramak bulmak ve hissetmekti. Farklı farklı Ççiçeklerin her bir özüne bir kelebeğin dokunuşu misali, varlığın güzel olan ne varsa yaşamı doğuran kadın olduğunu kendinde gerçekleştirdin Leyla, bir ateş böceği gibi karanlığı yırtan aydınlık olmak, bir taşın sertliğinde yaşam duruşu olmak ve gökyüzünün maviliğinde sevdayı bir şemsiye misali dünyaya sarmaktı amacın.

Son vedalaşmamızdan sonra bana yazdığın her sözü yaşam kılavuzu değerindeki mektubunda “Dağların Leyla sı olarak ilerledim böyle var oldum” demiştin. Kendini hep özümüzün, köklerimizin dayandığı varlığımızın toplumsallaştığı dağların Leylası olarak buldun, yarattın ve oluşturdun, doğal kadın olmanın özgürlük olduğunu kendinde somutlaştırdın. Kobane’ ye giderken “Devrime borcumu ödemeye gidiyorum, Kobane olması anlamlıdır, tarihi direnişe layık olmaya çalışacağım. Rojhılat’ın eşsiz güzelliğini Kobane nin büyük direnişiyle buluşturacağım” diye yazmıştın. Kobane’de eşsiz büyük emeklerin ile, özgürlük bilincini binlerce kadın ve erkeği eğiterek her yürekte özgürlük ruhunu canlandırdın.

Kobane’de 21. yüzyılın onurlu direnişini demokratik, özgür kadın ve ekolojik toplum paradigmasının inşasını örgütleyerek borcunu fazlasıyla ödedin. Doğru olanı her koşulda savunan, yanlışlar ve haksızlıklar karşısındaki duruşun ile özgür kadın hareketimizin ilk kadın öncüsü Sara yoldaşın tanımı kadın devrimimizin tüm öncülerini en iyi anlatan Hep kavgaydı yaşamım bilen anlayan özgürlük yolunda yol alan kadın için toplam yaşamımızın özetini ve adını koyan bir tanımdır. Kadınların özgür yaşamının hakikat aşkıyla mücadele ile örüleceğini, ötesinin yaşamın inkarı ve yaşama ihanet olduğunu kıblemiz olan şehit yoldaşlarımızın gerçeğinden öğrendik. Leyla, Zilan, Sema, Berçem, Zinlerin yaşamını kavgaya adayan bu güzel yiğit özgür kadının ardılları olarak kavgamıza daha fazla anlam yükleyerek yitik zamanların birbirine yabancılaşmış birbirini tanımayan anlamayan toplum bireylerini bir yürek dünyasında kadın devrimiyle Ortadoğu’nun Rönesans’ını gerçekleştirmek tek yaşam amacımızdır.

İnsanlığın yok oluş uçurumlarına sürüklendiği bu sisteme karşı, kadınları, halkları birleştiren, anlaştıran ve farkındalığın muhteşem güzelliği ile örgütleyen şehit yoldaşlarımızın sonsuz emekleri yaşamla kadını buluşturdu. Bunu nasıl kendimizde başardıysak ısrarcı büyük kararlılığımızla bize ölüm, acı ve işkence dışında yaşama seçeneği tanımayan zorba, zalim, vahşi adaletsiz düzeni değiştireceğiz, toplumsal gücümüzü örgütlü güçlü mücadeleye çevirmek şehitlere verdiğimiz sözün namus, onur borcudur. Tüm kadınları halkları bir yürekte toplayan gücümüzden korkan eril aklın savaş tanrılarına karşı, özgürlüğün çağlayan güzelliğin sadeliğiyle, doğallığın öznel hakikatiyle buluşan Leylaların, Zilanların Tanrıçalaşan öznel çizgisinin çetin mücadele gerçekliğini yaşamın en ince kılcal damarlarına kadar hissettiren şehit gerçekliğini yaşamımızın her alanında başarmak dışında bir yolumuz olmadığını bilerek yaşamalıyız. Bunun dışında yaşamak, nefes almak, yerinde durmak haramdır bize.

Leylam benim canıma can benim

Kalbime kan benim

Lal olmuş acıma saz benim

Mutluluğuma mekân benim

Hayatıma anlam benim

Sevdama cesaret benim

Karanlığıma mum ışığım benim

Sende kaldı tüm yüreğim

Senden geçmez hiçbir anım benim

Dokunduğum her çiçeğe ruhum benim

Baharıma düşen yağmurum benim

Zamanıma ölümsüzlük katan tanrıçam benim

Sabırsızlığıma oldun sabrım benim

Seni anlatır tüm şarkılarım

Şiir tadında yaşamı ördün göz bebeğim benim

Evrene anlam katan paralel hakikatin

Her yıldıza dokunan aşk kelebeğim

Yolumu aydınlatır yolun

Nirvana’ya ulaşır sende gezen çocukluk hayallerim

Sana dair ne varsa yaşam kokar sevda çağlar

Suretin ölümsüzlüğün gerçek adıdır Leyla.